Dilimize yerleşmiş “harekette bereket vardır” biçiminde bir söylem vardır. Bu söylem “durmadan çalışılan yerde verim artar, bolluk olur.” anlamına gelir. Ancak bu düşünce biçimi bizlerin dönem dönem eylem önyargısı adı verilen bir düşünce hatası yapmasına da neden olur.

Futbol maçı izlemeyi seviyor ya da belki kendiniz de oynuyorsunuzdur. Futbol yalnızca oyuncular ve taraftarlar için değil, istatistikçiler için de ilgi çekici bir alandır. Şimdi, kendinizi bir futbol maçında kaleci olarak hayal edin. Rakip takım penaltı kazanmış ve topun başındaki oyuncu vuruş yapmak üzere. Çoğu kaleci gibi düşünüyorsanız, ya sağa ya da sola atlamanız gerektiğini hissediyorsunuzdur. Ancak istatistikler, yerinizde kalmanın topu kurtarma şansınızı artırdığını gösteriyor.
Peki, neden birçok kaleci hareketsiz kalmak yerine refleks olarak bir yöne atlamayı tercih eder? İşte burada eylem önyargısı devreye girer. Eylem önyargısı, bir şey yapmanın hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olduğuna dair içgüdüsel eğilimimizi ifade eder. Bazen en etkili strateji hareketsiz kalmak olsa bile, bir eylemde bulunmanın daha mantıklı olduğunu düşünürüz.
Bunun sosyal bir boyutu da vardır. Eğer bir kaleci topa doğru atlar ve gol olursa, insanlar onun “elinden gelenin en iyisini yaptığı” sonucuna varacaktır. Ancak olduğu yerde durur ve gol yerse, tepkiler “hiçbir şey yapmadı” eleştirisine dönüşecektir. İşin ilginç yanı, bazen başarıya ulaşmak için hareket etmek değil, bilinçli bir şekilde hareketsiz kalmak gerekir.
Eylem Önyargısı Nerelerde Karşımıza Çıkar?

Eylem önyargısı yalnızca futbol sahalarında değil, hayatın birçok alanında karşımıza çıkar. Örneğin, birine bir iş için yüksek bir ücret ödüyorsanız, o kişinin sürekli meşgul olması gerektiğini ve daha iyi bir performans sergileyeceğini düşünebilirsiniz. Benzer şekilde, eğer size iyi bir maaş ödeniyorsa, müşterilerinize veya yöneticilerinize ne kadar girişken ve proaktif olduğunuzu göstermek isteyebilirsiniz.
Bu düşünce biçimi sosyal ortamlarımızda da pekiştirilir. Örneğin, sınıf ortamında aktif olarak derse katılan öğrenciler genellikle sessiz kalanlardan daha fazla övgü alır. Bu durum, harekete geçme içgüdümüzü güçlendirerek bu davranışı tekrarlamamıza ve zamanla alışkanlık haline getirmemize neden olur.
Eylem önyargısı yeni bir kavram olmasa da, bilim insanları bu olgunun etkilerini ancak son yıllarda daha detaylı incelemeye başladı. Konu ilk olarak Anthony Patt ve Richard Zeckhauser tarafından 2000 yılında yayımlanan “Action Bias and Environmental Decisions” adlı makalede ele alınmıştır.
Araştırmalar, bu önyargının kökenine dair bazı ipuçları sunmaktadır. Bulgular, eyleme geçme eğiliminin insanın hayatta kalma içgüdüsüyle doğrudan bağlantılı olduğunu göstermektedir. Atalarımız, karşılaştıkları tehlikeler karşısında hızlı hareket etmek zorundaydı. Bu nedenle eyleme geçme eğilimimiz, genetik mirasımızın bir parçasıdır.

Ancak, modern toplumda bu dürtü eskisi kadar gerekli değildir. Günümüzde hayatta kalmak için ani ve refleksif hareketler yapmak çoğu durumda avantaj sağlamaz. Yine de, harekete geçenler hâlâ pasif kalanlara kıyasla daha fazla ödüllendirilmektedir. Bu nedenle futbolcular, istatistiklerin aksini göstermesine rağmen hâlâ sağa sola atlamaya devam eder.
Eylem Önyargısı Hatalı Kararlar Almamıza da Neden Olacaktır
Gördüğünüz gibi, çoğu zaman harekete geçmenin en iyi strateji olduğunu varsayarız. Ancak eylem önyargısı, bazı durumlarda yarardan çok zarar getirme potansiyeline sahiptir. Günlük hayatımızda farkında olmadan bu önyargıya sık sık kapılırız.
Örneğin, bir web sitesi yüklenirken beklenenden uzun sürerse, çoğu kişi sayfayı yenileyerek süreci hızlandırmaya çalışır. Ya da bir uygulama düzgün çalışmadığında, cihazı açıp kapatmayı deneriz. Aslında, bazen sadece biraz sabırlı olmak ve beklemek en iyi çözüm olabilir, ancak içgüdüsel olarak bir şeyler yapmamız gerektiğini hissederiz.

Daha somut bir örnek düşünelim. Dizüstü bilgisayarınıza bir bardak su döktünüz. İlk tepkiniz ne olur? Muhtemelen, bilgisayarınızın hâlâ çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için açma düğmesine basarsınız. Ancak bu hareket, suyun devreler içine daha fazla yayılmasına neden olarak hasarı artırabilir.
Bilgisayarı açmanın yanlış bir hamle olduğunu bilsek bile, eylemsiz kalmak yerine harekete geçmeye yönelik güçlü bir dürtü hissederiz. Oysa ki doğru strateji, bilgisayarı kapatıp tamamen kurumasını beklemek olacaktır.
Bu dürtü, büyük ölçüde kontrol ihtiyacımızdan kaynaklanır. Bir şeyler yapmak, olayları yönlendirebildiğimiz hissini verir. Buna karşılık, hiçbir şey yapmamak, çaresizlik veya kabullenme duygusuyla ilişkilendirildiğinden rahatsız edici gelebilir.
Sonuç olarak

Eylemsizliği seçmek, pes etmek anlamına gelmez. Aksine, bazen en bilinçli ve stratejik karar harekete geçmemektir. Bir durum karşısında kasıtlı olarak hiçbir şey yapmamaya karar vermek, sabır gerektiren bir beceridir ve ustalaşması zordur.
Öz kontrol, geliştirilebilen bir yetenektir. Ne kadar çok bilinçli olarak üzerinde çalışırsak, hızlı hareket etme dürtüsünü kontrol etme konusunda o kadar güçlü hale geliriz. Bazı durumlarda, eylem değil, bilinçli bir bekleyiş daha büyük bir kazanım getirebilir.
Yazının devamında bir başka düşünce hatası hakkında bilgi almak isterseniz. Status Quo Bias (Statüko Önyargısı) Nedir? Neden Her Şeyi Olduğu Gibi Bırakma Eğilimindeyiz?
- Why do we prefer doing something to doing nothing?. Kaynak site: The Decisionlab. Bağlantı: Why do we prefer doing something to doing nothing?
- Bar-Eli, M., Azar, O.H., Ritov, I., Keidar-Levin, Y., and Schein, G. (2007). “Action bias among elite soccer goalkeepers: The case of penalty kicks.” Journal of Economic Psychology. 28(5), 606-621. DOI: 10.1016/j.joep.2006.12.001
- Patt, A, and Zeckhauser, R. (2000). “Action Bias and Environmental Decisions”. Journal of Risk and Uncertainty. 21(1), 45-72.
- Zeelenberg, M., van den Bos, K., van Dijk, E., and Pieters, R. (2002). “The Inaction Effect in the Psychology of Regret”. Journal of Personality and Social Psychology. 82(3), 314-327. DOI: 10.1037//0022-3514.82.3.314
- Odean, T. (1998). Volume, Volatility, Price, and Profit When Traders Are. Above Average. The Journal of Finance. 53(6), 1887-1934. DOI: 10.1111/0022-1082.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel