Astronomi

Evrenin Merkezi Neresi? Ya da Evrenin Bir Merkezi Var mı?

Günlük hayatta deneyimlediğimiz birçok şeyin bir merkezi vardır. Peki ama evreninin bir merkezi var mı? Eğer varsa bu merkezde tam olarak ne var?

Evrenin Merkezi Neresi? Ya da Evrenin Bir Merkezi Var mı?

Mesela Güneş Sistemi’nin merkezi Güneş’tir. Ancak atalarımız pek de böyle düşünmüyordu. Çünkü Güneş’in ve diğer gezegenlerin Dünya’nın ihtiyaçlarına göre orada olduğunu ve etrafında döndüğünü düşünüyorlardı. Bilimsel gelişmeler sonucunda bugün bu görüşün doğru olmadığını biliyoruz.

Daha iyi teleskoplar geliştirdikçe bir galaksinin içinde yaşadığımızı fark ettik. Ve galaksimizin merkezinde de süper kütleli bir kara delik olduğunu keşfettik. Fakat aynı zamanda Samanyolu galaksisi de evrendeki birçok galaksiden sadece birisidir. O halde evrenin merkezi neresidir? Ya da evrenin bir merkezi var mıdır?

Bu sorulara cevap verebilmek için Büyük Patlama teorisine değinmemiz gerekiyor. Çünkü şu anki kozmolojik anlayışımıza göre evrenin bir merkezi yoktur. Evrenin merkezi aslında her yerdir. “Ama bu nasıl olur?” diyorsanız gelin birlikte anlayama çalışalım.

Birçoğumuz Büyük Patlamayı Biraz Yanlış Anlıyoruz

Büyük Patlama, evrenin başladığı ana verdiğimiz isimdir. Bu fikri hepimiz iyi biliyoruz aslında ama ufak bir yanılgıya düşebiliyoruz. Büyük Patlama ismindeki “patlama” kelimesidir bizi yanıltan. Çünkü bu kelime evrenin sonsuz tekillikten bir anda tıpkı bir havai fişek veya bombanın patlaması gibi bir patlama sonrasında oluştuğunu düşündürtebiliyor. Bu da şöyle bir soruya yol açıyor: Büyük Patlama nerede oldu?

Büyük Patlama teorisini tanımlayan teori, Einstein’ın Genel Görelilik teorisidir. Einstein bu teorisinde bize kütleçekiminin uzayın eğilip bükülmesinden kaynaklı oluştuğunu söyler. Mesela bir yıldızın veya gezegenin yakınında uzay-zaman dokusu bükülmüştür. Eğer uzayda hiçbir cisim yoksa uzay dümdüzdür. Yani teoriye göre uzay, sıkıştırılabilen ve gerilebilen bir şeydir.

Evrenin Merkezi Neresi? Ya da Evrenin Bir Merkezi Var mı?
Einstein’ın Genel Görelilik teorisine göre yıldızlar gibi gök cisimleri uzay-zaman dokusunu büker.

İşte bu esneme ve sıkıştırma bizi Büyük Patlama’nın esasında ne olduğu fikrine götürüyor. Patlamadan kastımız bir bombanın patlamasından çok aslında uzayın hızlı ve 3 boyutlu bir şekilde genişlemesidir. Bunu daha iyi anlamak için bir analojiye başvurabiliriz.

İstediğiniz kadar uzayıp kısalabilen bir lastik bandınız olduğunu hayal edin. Bu lastik bandın kendisi uzayı temsil ediyor. Şimdi hayalinizde bu lastik bandı evrenin bir ucundan diğer ucuna kadar gerin. Sonra bir kalem alın ve lastik bandın üzerine galaksilerin konumunu temsil edecek şekilde işaretler koyun.

Lastik bandı yavaş yavaş kısaltmaya başladığınızda ne olur? İşaret koyduğunuz yerler birbirine yaklaşmaya başlar. Ancak fark ettiyseniz bu yakınlaşma noktalar hareket ettiği için olmaz. Uzayın kendisi büzüldüğü için olur. Şimdiyse işi iyice abartalım ve lastik bandımızı hayalimizde atom altı boyutlara kadar kısaltalım. Yine işaretlediğimiz noktalar birbirine yaklaşacaktır. Ancak lastik banda göre işaretlediğimiz noktaların yerleri hala aynıdır.

Büyük Patlamada İse Olay Bu Örnektekinin Tam Tersidir

Yukarıdaki lastik bant örneği evrenin genişlemesini anlamak açısından iyi bir örnektir. Fakat Büyük Patlama’da durum bunun tam tersi şekilde gelişecektir. Sonsuz derecede küçülmüş lastik bant, evrenin ilk durumunu temsil etmektedir. Daha sonra sebebini bilmediğimiz bir şey bu lastik bandın gerilmesine sebep oldu. Ve bu da evrenin genişlemesini yani teorinin ismindeki patlama kelimesini temsil etmektedir.

Evrenin Merkezi Neresi? Ya da Evrenin Bir Merkezi Var mı?
Evrenin genişlemesi 13.8 milyar yıl önce başladı ve hala da devam ediyor. Evrenimizin bir merkezi yok. Her yer merkezdir çünkü her yerdeki her şey bir anda her şeyden uzaklaşmaktadır. Ancak Evren sadece genişlemiyor. Aynı zamanda hızlanıyor yani daha hızlı genişliyor. Her geçen an, “karanlık enerji” olarak adlandırılan, bilinmeyen, itici, bir güç, Evrenin dokusunu geriyor.

Peki bu örnekler evrenin merkezinin neresi olduğunu öğrenmemize nasıl yardımcı olacak? Bunun için yine lastik bandımıza dönelim. Bu sefer lastik bandımız çok çok daha esnek. O yüzden bandımızı gözlemlenebilir evrenin de dışına kadar hatta tüm evrenin kendisi kadar uzatalım. O kadar uzak yerler var ki onları göremiyoruz bile. Çünkü o yerlerden gelen ışık henüz bize ulaşamadı. Ve gerçekten de bilimsel kanıtlar evrenin sonsuz olduğu yönündedir.

Örneğin Samanyolu’na en yakın galaksi olan Andromeda’dan yola çıkan ışık, 25 milyon yıl sonra bize ulaşıyor. Bu mesafe, onu diğer sarmal galaksilerle ilgili çıkarımlar yapabileceğimiz gözlemler için uygun bir hedef haline getiriyor. Son yıllarda bilim insanları, Andromeda Galaksisi’ndeki kara delikler, yıldızlar ve diğer cisimler üzerinde detaylı çalışmalar yapmaktalar.

Eğer evren gerçekten de sonsuzda o halde lastik bandımızın sağ-sol doğrultusunda sonsuz olduğunu kabul edebiliriz. Şimdi lastik bandın üzerinden rastgele bir nokta seçelim. Bu noktaya göre bandımız sağ-sol ekseninde sonsuza kadar uzanır. Aynı şey bir başka nokta seçtiğimizde de geçerli olacaktır. Yani seçtiğimiz herhangi bir nokta sağa ve sola eşit sonsuz bir mesafede olacaktır.

Sonsuzluk ve bandın esnekliğini düşündüğümüzdeyse ekstra garip durumlarla karşılaşırız. Lastik bant sonsuz olduğundan bandı iki katı uzunluğa çıkacak kadar uzatsak da boyunu yarıya düşürsek de lastik bant hala sonsuz olacaktır. Ve bu fikirleri birleştirdiğimizde evren için benzersiz bir merkezin olmadığını görürüz. Çünkü tüm konumlar merkez olarak adlandırılabilecek bir konumdadır. Hatta evrenin merkezine kendinizi koyabilirsiniz. Tabi sizin merkez olduğunuz kadar diğer her şeyin ama her şeyin de merkez olduğunu unutmadan…

Peki Ya Evren Sonsuz Değilse?

Bilim insanları tüm evrenin gözlemlenebilir evrenin hacminin en az 125 milyon katı olduğundan eminler. Bu nedenle evren eğer sonluysa bile merkezinin gözlemlenebilir evrende olması biraz zordur. Ve mevcut kanıtların da evrenin sonsuz olduğunu gösterdiğini de unutmamak gerekir.

Gözlemlenebilir evren 93 milyar ışık yılı genişliğindedir. İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi sarı okla gösterilen bölgededir.

O halde sonuç nedir? Öncelikle Büyük Patlama’yı sonsuz küçük noktadan bomba gibi patlayan bir şey olarak düşünmememiz gerekiyor. Bunun yerine teoriyi tüm noktaların eşit geçerliliğe sahip merkez olarak kabul edilebileceği uzayın hızlı bir genişlemesi olarak düşünmeliyiz. Ve tüm evrenin kendisi sonsuz olduğu için evren bir şeyin içine genişlemez. Zaten her şey odur ve onun dışında bir şey yoktur.


Kaynaklar ve İleri Okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

İlgili Yazılar

Bir Yorum

  1. Merhaba, makale için çok teşekkürler. İlgi çekici bilgiler vermişsiniz. Ben son cümlenizi hatalı buldum. Bu kadar kesin ifade etmek mümkün değildir. “Yok olduğunu kabul ediyoruz.” demeniz gerekirdi. Mesela bize göre de vardır. Bu evren 1. Kat göktür. Bunun üzerine soğan gibi 6 tane daha sarılmıştır. Nasıl eminiz bundan? Haberi getirenden dolayı habere güvenilir. Teşekkürler, iyi çalışmalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir