Günlük Hayatın Felsefesi

Spinoza’nın Tanrısı Nasıldı Ve Einstein Neden Ona İnandı?

Bir çok insan zekalarıyla toplumda kendilerinden söz ettiren, tarihe damga vurmuş kişilerin dini inançlarını ve felsefi fikirlerini merak eder. Şüphesiz bu kişilerin başında da Einstein gelir. Aslında Einstein tam olarak neye inandığını 1929’da, Herbert Goldestein’a yazdığı bir mektupta kaleme almıştı. Kendisi mektubunda inandığı şeyin Spinoza’nın Tanrısı’ olduğunu yazıyordu.

Başka bir konuşmasından da Spinoza’nın fikirlerinden büyülendiğini” söyleyecekti. Hatta bu fikirleri, Einstein’ın fizikteki fikirlerini de etkilemişti.

Spinoza'nın Tanrısı Nasıldı Ve Einstein Neden Ona İnandı?

Eğer felsefe ile yakından ilgilenen bir kişiyseniz Einstein’ın bu sözlerinden belli bir anlam çıkarmış olmalısınız. Ancak bir çok kişi için Einstein’ın inandığı Spinoza’nın Tanrısı fikri kafa karıştırıcıdır. Bu fikri anlayabilmemiz için öncelikle Baruch Spinoza’yı kısaca tanımanız gerekecektir.

Baruch Spinoza Kimdir?

1632’de Amsterdam’da mütevazı bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Baruch Spinoza, 17. yüzyıl Hollanda ve Avrupa Aydınlanmasının kilit isimlerinden biri olarak bilinmektedir. Genç bir adam iken gelecek vaat eden bir din alimi olarak kabul edilmişti. Ancak kısa sürede radikal ve alışılmışın dışında görüşleri nedeniyle kendisini kilisenin dışında bulacaktı. 1656’da Amsterdam hahamları Spinoza’yı aforoz etti.

Spinoza'nın Tanrısı Nasıldı Ve Einstein Neden Ona İnandı?
Baruch Spinoza (1632-77) Spinoza; doğa, zihin ve Tanrı’nın tek bir tözün boyutları olduğunu öne süren oldukça bağımsız bir düşünürdü.

Hayatının geri kalanını, isimsiz olarak yayınlanan felsefi tezler yazarak ve dönemin aydınlarıyla gizlice mektup alışverişinde bulunarak sürdürmek zorunda kalacaktı. Bu süreçte Spinoza 1674 yılında yasaklanacak olan ve hakkında yayınlandığı günden beri çok tartışılan, Teolojik­ Politik İnceleme isimli kitabını yayınlayacaktı. Hollanda’nın çeşitli yerlerinde geçimini özel felsefe dersleri ve cam taşlamacılığı ile sağlayarak kanaatkar bir biçimde sürdüren filozof 1677’de 44 yaşında hayatını kaybetti.

Filozoflar genellikle geometrinin dikkatli man­tıksal adımlar yoluyla, kararlaştırılan başlan­gıç noktalarından şaşırtıcı sonuçlara doğru gitme biçimine hayranlık duyar. Eğer aksiyom­lar doğruysa, sonuçlar da doğru olmak zorun­dadır. Bu türden geometrik akıl yürütme hem Rene Descartes’a hem de Thomas Hobbes’a esin kaynağı olmuştur.

Spinoza sadece geometriye hayranlık duy­mamış, felsefeyi sanki geometriymiş gibi yaz­mıştı. Bunun en güzel örneği felsefi görüşlerini anlattığı, güvenliğini düşünerek ölümünden sonra yayınlanmasını istediği Ethica isimli kitabı idi.

Spinoza'nın Tanrısı Nasıldı Ve Einstein Neden Ona İnandı?
Öklid’in Ele­manlar isimli geo­metri kitabına benzer şekilde Spinoza da tanımları listeleyerek ve önermeleri saptayarak başlar. Bunlardan, teoremlerin her biri bir öncekine bağlı olarak türetir ve kanıtlar.

Ethica adlı kitabındaki kanıtlar geomet­rik kanıtlara benzer ve aksiyomlar ile tanımları içerir. Ancak buradaki kanıtlar üçgenle­rin açıları ve çemberlerin çapları gibi konularla uğraşmak yerine Tanrı, doğa, özgürlük ve duy­gular hakkındadır.

Hatta Spinoza daha da ileri gider ve kanıtlarının sonuna Q.E.D. yazar. Bilindiği gibi bu açıklamaya daha çok matematik kitaplarında rastlanır. Açılımı “quod erat demonstratum” olan Q.E.D. “gösterilmek istenen buydu” anlamına gelir.

Spinoza’nın Tanrı Anlayışı Nasıldı?

Spinoza'nın Tanrısı Nasıldı Ve Einstein Neden Ona İnandı?
Dinlerin çoğu Tanrının dünyanın dışında bir yerde, belki de cennette olduğunu öğretir. Baruch Spinoza ise Tanrı ve doğanın aynı şey olduğunu söyledi. Tanrının her şey olduğu inancı, bir çeşit panteizmdi. Spinoza’nın başı­na epeyi iş açan radikal bir fikirdi bu. Spinoza, Tanrı ile ilgili görüşlerini Etika isimli eserinde kaleme aldı.

Spinoza, Tanrıbilimsel Politik lnceleme isimli kitabında Tanrı’nın doğa ve do­ğanın Tanrı olduğu, Tanrı’nın insani özelliklere sahip olduğunu farz etmenin yanlış olduğu yolundaki inançlarını betimlemeye başlar. Ethica’da ise Tanrı ve doğa üzerine görüşlerini daha bir genişletir.

Spinoza’ya göre evrende var olan her şey, doğanın (dolayısıyla da Tanrı’nın) bir parçasıdır ve doğadaki her şey, aynı temel yasaları izler. Kendisinin bu fikri bir çeşit panteizm olarak bilinmektedir.

Spinoza, Ethica’nın ikinci kısmında, doğaya ve insanların kökenine odaklanır. Spinoza’nın savına göre, insanların farkında oldukları Tanrı’ya ait iki nitelik, düşünce ve uzamdır. Düşünce biçimleri ya da görünümleri fikirleri kapsarken, uzam biçimleri fiziksel cisimle­ri kapsar ve bu ikisi ayrı özler olarak hareket eder. Düşünce ve uzam Tanrı’nın nitelikleri olduğu için, kişinin doğayı ve Tanrı’yı anlayabilmesinin iki yolunu oluşturur.

Spinoza’ya göre, tüm nesneler, hayvan, sebze ya da mineral olsun bir zihniyete sahiptirler. Bedenleri de zihinsellikleri de dünyanın tüm fiziksel ve zihinsel vasıflarından daha büyük olan Tanrı’nın bir
parçasıdır. Spinoza için Tanrı gerçekliğin temelini oluşturan “madde” dir.

Spinoza'nın Tanrısı Nasıldı Ve Einstein Neden Ona İnandı?
Barend Graat tarafından yapılan Baruch de Spinoza olduğu düşünülen Bir Adamın Portresi, 1666

Evren devasa bir sistemdir ve her şey bu sistemin içinde birbiriyle uyumludur. Bu uyumu kavramanın en iyi yolu ise düşüncenin gücüdür. Bu düzenli uyumda kendisini belli eden Tanrı aslında doğanın kendisidir.

Gördüğünüz gibi Spino­za’nın Tanrı kavramı, şefkat, bilgelik ve ahlaki motivasyon gibi insani niteliklere sahip olma eğiliminde olan geleneksel dinlerin Tanrı kavramına oldukça uzaktır. Onun için ölümden sonra ölümsüzlük yalnızca yeniden tek bir madde­ye dönüşmedir ve Tanrı’nın mucizeler gerçekleştirmesine ge­rek yoktur.

Spinoza’nın Tanrı Görüşü Einstein’ı da Etkileyecekti

Yukarıda kısaca özetlediğimiz ve temelinde anlaşılması oldukça zor olan görüşler nedeniyle, daha sonra gelen birçok düşünür Spinoza’yı bir ateist olarak kabul edecekti. Oysa ki kendisi yaşasaydı, bunu kesinlikle reddederdi. Spinoza’ya göre, her doğru düşünce Tanrı’daki düşüncedir. Tanrı’yı düşünmekse Tanrı’nın gerekli­liğini düşünmek ve kendini bunun bir parçası olarak anlamaktır. Bu noktada düşünce ve varoluş birdir.

Spinoza’nın Lahey’deki Mezarı,

Spinoza tipik bir filozoftu. Tartışılmaya herkesin duymaya hazır olmadığı fikirler öne sürmeye ve görüşlerini argümanla savunma­ya hazırdı. Çalışmalarına kimi zaman şiddetle karşı çıkılsa da Spinoza yazdıkları ilerleyen süreçte, okuyan­ları etkilemeye devam edecekti. Yazının başında aktardığımız Albert Einstein da bu kişilerden biri idi.

Einstein Tanrı kelimesini bir çok defa kullanmıştır. Bunlardan en ünlüsü de “muhtemel “Tanrı zar atmaz” biçimindeki söylemidir. Ancak o Tanrı derken, filozof Baruch Spinoza’nın tanımladığı Tanrı’yı kastediyordu. Spinoza, doğa ile eşanlamlı olan Tanrı’nın değişmez ve ebedi olduğunu, şansa yer bırakmadığını iddia etmişti. Spinoza ile aynı fikirde olan Einstein, doğanın mekanizmalarını yöneten değişmez kuralları aradı.

Einstein’ın inançları, panteist bir evrenin nedensellik üzerine işlediği ve kuantum mekaniğinin işlemediği bir dünyayı yansıtıyordu. Bu nedenle de kuantum teorisyenleri Niels Bohr ve Max Born’u “Zar oynayan bir Tanrı”ya inanmakla suçlayacaktı. Detaylarına bu yazıda göz atabilirsiniz: Einstein Tanrı Zar Atmaz Derken Aslında Ne Söylemek İstiyordu?


Kaynaklar ve İleri Okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir