Albert Einstein dünyanın en büyük bilim insanlarından biridir, ancak mirası bilimin ötesine bile uzanır. Görüşleri bugün bile etkilidir ve inançları dünyanın dört bir yanından insanlara ilham vermektedir. Ancak Einstein aynı zamanda sıklıkla yanlış yorumlanmaktadır. Buna bir örnek “Tanrı zar atmaz” biçimindeki sözüdür.
Bu söz bir çoğumuz için tanıdık olsa da tam olarak ne demek istediğini anlamak zordur. Bir çok kişi bu sözü, Einstein’ın Tanrı’nın varlığına olan inancının neticesinde söylediğini düşünür. Ancak durum pek de böyle değildir. Einstein’ın Tanrı sözcüğünden kastı doğanın ve evrenin kendisidir.
Einstein’ın 4 Aralık 1926 tarihli arkadaşı ve meslektaşı Max Born’a yazdığı bir mektuptaki asıl ifade, onun dünya görüşünü açıklar. ““Kuantum fiziği kesinlikle etkileyici ama içimde bir ses asıl gerçeğin bu olmadığını söylüyor. Teori çok şey diyor ama bizi Tanrı’nın sırlarına yaklaştırmıyor. Ben şahsen O’nun zar atmadığından eminim. “
Einstein Neden Tanrı Zar Atmaz Dedi?
1905′ te Einstein, Max Planck ile birlikte fizik tarihindeki en büyük devrimsel teorilerden birini, daha sonra kuantum mekaniği olarak adlandırılacak olan kuantum fiziğini ortaya koydu. Einstein’ın 1921’deki Nobel Ödülü’nü takiben 1922’de Niels Bohr’un atomu yeniden revize eden teorisi Nobel kazandı. Bohr, aralarında Werner Heisenberg ve Erwin Schrodinger gibi bir grup genç bilim insanıyla, kuantum teorisini Einstein’ın bıraktığı yerden alıp geliştirmişlerdi.
Bohr ve arkadaşları kuantum üzerinde çalışırken iki şey ortaya çıktı. İlki, elektronlar gibi atom altı parçacıklar klasik fizik kurallarına göre öngörülemeyen şekillerde hareket ediyorlardı. Kuantum dünyası olasılıkçıydı. Biz yalnızca bir olasılıklar yelpazesi arasında bir olayın gerçekleşme olasılığını nasıl tahmin edeceğimizi biliyorduk.
Kuantum teorisi, içsel karmaşıklığı nedeniyle, basit neden ve sonuçla işleyen bir saat gibi işleyen evrenin resmine izin vermiyordu. Einstein tüm bunları son derece rahatsız edici buluyordu. Eğer kuantum mekanikçileri doğruysa ve tüm deneyler bunun böyle olduğunu söylüyorsa, Einstein fiziğin ve nedensellik konseptinin sonunun geldiğinden korktu.
Kuantum mekaniğinin temel ilkelerinden biri, bir parçacığın konumunu ve momentumunu aynı anda ölçemeyeceğimizi belirten Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi’dir. Birini ne kadar çok bilirseniz, diğeri hakkında o kadar az şey bilirsiniz.
Einstein temelde bir parçacığın özelliklerini kesin olarak ölçememeyi kabul etmek istemiyordu. Bu onun felsefesi ile tamamen tutarsızdı. Sonucunda da “Tanrının evrenle zar attığına inanamam” şeklindeki o ünlü sözünü söylemişti. Kısacası onun “Tanrı zar atmaz” ifadesi bir inancın değil, matematiğin daha katı olması ihtiyacının ifadesi idi.
Einstein’ın Tanrı, Evren, Bilim ve Din Hakkında Düşündükleri
Einstein, anlaşılması kolay olmayan, karmaşık görüşleri olan, karmaşık bir adamdı. Ancak onun Hristiyanlık, Musevilik veya herhangi bir dine yakınlık duyduğu inancı temelsizdir. Ancak bir ateist de değildi. Sadece farklı bir Tanrı inancı vardı.
Einstein’ınki dini değil felsefi bir Tanrı idi. Bunu Max Born’a yazdığı mektuptan üç yıl sonra Tanrı’ya inanıp inanmadığı sorulduğunda cevap olarak; “Ben Spinoza’nın, var olan her şeyin uyumunda kendisini gösteren Tanrı’sına inanıyorum. İnsanlığın kaderi ve ne yaptığıyla ilgilenen bir Tanrı’ya değil” diye dile getirecekti.
Baruch Spinoza, dünyanın en etkili filozoflarından biridir ve metafizik hakkındaki görüşleri bugüne kadar hararetli bir şekilde tartışılmaktadır. Spinoza, Tanrı’nın kişisel bir tezahür değil, tek bir varlık değil, uyumlu olan her şeyin bir tezahürü olduğunu öne sürdü.
Bir bakıma Tanrı doğa idi. Tanrı’yı evrenin güzelliğinin bir tezahürü olarak kabul ediyordu. Einstein’a göre, her bilimsel keşif, bu uyumu biraz daha ortaya çıkarmaktaydı. Fiziğe büyük katkıları, doğal dünyayı yöneten kesin matematiksel yasalara olan inancından geldi. Fakat Kuantum Teorisi bu algıyı yıkıyordu.
İki Ayrı Felsefenin Çatışması
Bohr ve Einstein kuantum mekaniğinin nasıl yorumlanacağı üzerine kıyasıya tartıştılar. Bu tartışma temelinde iki farklı felsefenin çatışmasıydı. Gerçekliğin doğası ve bunun bilimsel temsilinden ne bekleneceğine dair iki farklı görüşün savaşıydı.
Bu tartışma 1927’de başlasa ve başlatanlar artık aramızda olmasa da bugün çözümsüz bir biçimde tartışma var olmaya devam ediyor. Einstein’ın bunu da öngördüğünü söyleyebiliriz. Sonuçta 1954 Şubat ayında, ölmeden 14 ay önce Amerikalı fizikçi David Bohm’a gönderdiği mektupta şu sözleri sarf ediyordu. “Eğer dünyayı Tanrı yarattıysa, ilk amacı kesinlikle onu bizim için anlaşılır kılmak değildi.”
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Did Einstein believe in God?; yayınlanma tarihi: 17 Mart 2021; Kaynak site: Big Think. Bağlantı: Did Einstein believe in God?/
- What Einstein thought about God, the Universe, science and religion. Kaynak site: ZME Science. Yayınlanma tarihi: 28 Ocak 2021; bağlantı: What Einstein thought about God, the Universe, science and religion/
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi artırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak, bilimin bütünsel yapısı itibarıyla diğer bilim dallarıyla ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı, sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak, ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca, yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel
zihnimden içeri dalga dalga yolculuk …teşekkürler…size..