Göbekli Tepe’nin keşfi, Neolitik medeniyetlere dair anlayışımızı değiştirdi. Belki de bu sadece başlangıçtı. Dünyanın ilk takvimi Göbekli Tepe’de bir sütun üzerinde duruyor da olabilir.
Tarih öncesi döneme ait popüler anlatılarda, medeniyet doğrusal bir şekilde ortaya çıkmıştır. Atalarımız küçük, göçebe gruplar halinde yaşayan avcı-toplayıcılardır. Daha sonra çiftçiliği keşfederler ve hayvanları evcilleştirirler. Çok geçmeden karmaşık toplumlara ve modern ulus-devletin başlangıcına doğru ilerlerler. Sosyal hiyerarşiler daha karmaşık hale gelir ve medeniyet gelişir.
Ancak dünyanın bilinen en eski tapınağı olan Göbekli Tepe bize aksini söyledi. Bu geçiş döneminin farklı yerlerde farklı seyirler izlemiş olması muhtemeldi. Bu nedenle de Şanlıurfa’nın kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında bulunan Göbekli Tepe, onlarca yıldır bilim insanlarını şaşırtıyor.
Göbekli Tepe Nasıl Keşfedildi ?
Bölge ile ilgili farkındalık 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesinin ortak bir çalışması olan ve Halet Çambel ile Robert Braidwood’un öncülüğünde, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarih Öncesi Araştırmaları” (Prehistoric Research in Southwestern Anatolia) adı altında bir proje sonucunda gerçekleşti. Ancak bölge 1993 yılında Alman arkeolog Klaus Schmidt’in bölgeden haberi olması ile dikkat çekti. Kazı çalışmaları da ancak 2007 yılında başladı.
Kısa süre sonra Göbekli Tepe’nin yaşı belirlenince işler değişti. Yaklaşık MÖ 9600’lü yıllara tarihlenen bu yapı piramitlerden hatta meşhur Stonehenge’den çok daha eski idi. Yaklaşık 12.000 yıl önce inşa edilen Göbekli Tepe, insanlığın ilk yerleşim yerlerinden biri idi.
2014’te ölümünden önce burada yaklaşık 20 yıl boyunca kazı yapan Alman arkeolog Klaus Schmidt, Göbekli Tepe’nin “ölü gömü yeri ya da ölümle ilgili bir tapınma merkezi olduğunu ileri sürecekti.
Göbekli Tepe Neden Önemlidir?
Göbeklitepe’nin birçok nedenden ötürü büyük önem taşıyordu. Birincisi, daha önce düşünülenden çok daha önce, Neolitik dönemde karmaşık toplumsal ve dini örgütlenmenin varlığına dair kanıt sağlamıştı. İkincisi, tarım ve yerleşik yaşamın gelişiminin salt ekonomik faktörlerden ziyade dini ve ritüel faktörler tarafından yönlendirilmiş olabileceğini düşündürmüştü. Üçüncüsü, erken anıtsal mimarinin eşsiz bir örneği idi.
Doksan dönüm üzerine yayılmış olan Göbekli Tepe’de daire şeklindeki anıtsal yapıların çevresi taş duvarlarla örülmüştür. Taş duvarların arasına da belirli aralıklarla T şeklinde küçük sütunlar bulunur. Yapıların ortasında ise iki büyük taş sütun yer alır.
Yaklaşık 200 adet olan sütunların her biri 5,5 metre yüksekliğinde ve 15 ton ağırlığındadır. T şeklinde olmaları arkeologların büyük ilgisini çekmiştir. Bu sütunların birkaçının üstü boş olsa da diğerlerinin üzerinde o dönemde kültürel açıdan önemli olduğu anlaşılan akbaba, tilki, aslan ve akrep gibi hayvanları andıran üç boyutlu kabartmalar yapılmıştır.
Bu sütunları yontan, diken insanlar belli bir niyetle bir araya gelmiş avcı-toplayıcılardır. Göbeklitepe’yi inşa eden insanların yaşadıkları çağın çok ilerisinde mühendislik bilgisinin yanı sıra bu taşları şekillendirebilmek için jeoloji bilgisine de sahip oldukları düşünülüyor.
Göbekli Tepe’nin sadece bir kısmı açığa çıktı. Ancak taş sütunların yanı sıra dikkat çekici başka birçok bulgu mevcuttur. Bunların arasında gerçek boyutlarda, taştan insan kafaları da vardır. Ayrıca totem direk olduğu düşünülen objelere de rastlanmıştır.
Şimdiye kadar burada ev, yemek pişirmek için ocak, çöp koymak için çukur ya da kalıcı yerleşime dair başka bir kanıt bulunamamıştır. Öte yandan, binlerce geyik, ceylan ve domuz kemiğinin yanı sıra taş kaseler ve kadehler bulunmuştur. Tüm bunlar da burada şölenlerin gerçekleştiğini akla getirmektedir.
Dünyanın İlk Takvimi Nasıl Keşfedildi?
Yeni bir araştırma makalesi, Göbekli Tepedeki oymalardan bazılarının bir tür astronomik kayıt tutma biçimini temsil ettiğini öne sürüyor. Hatta taş sütunlardan birinin üzerindeki işaretlerin MÖ 10 bin 850 civarında meydana gelen bir kuyruklu yıldız çarpmasını anmak için yapılmış olması da olasıdır.
Bu olayın 1.200 yıldan uzun süren bir mini buzul çağını başlattığı, önemli çevresel değişikliklere neden olduğu ve muhtemelen birkaç büyük hayvan türünün yok olmasına yol açtığı varsayılmaktadır. Ayrıca dünyanın en eski takvimini de keşfetmiş olabiliriz. Eğer bu doğru ise, bu da siteyi inşa edenlerin sahip olduğu ileri düzeydeki astronomi anlayışını ortaya koymaktadır.
Göbekli Tepe’de birçok V sembolü belirli bir sütunda (Sütun 43) ve sitenin başka yerlerinde de bulunmaktadır. Çalışmada araştırmacılar bu V şeklindeki şekillere odaklandılar. Birçok antik kültür, özellikle gündönümleri veya ekinokslar gibi önemli günlerde aktivitelerini düzenlemek için takvimler kullanmıştır.
Ancak bir güneş yılı 365.242 günden oluşur. İki ardışık dolunay arasındaki zaman ise yalnızca 29.5306 gün içerir. Bu da, güneş yılı başına 12 ay artı 10.9 ek gün anlamına gelir. İki döngü arasında uyum sağlamak için farklı medeniyetler farklı takvimler kullanmışlardır. Göbekli Tepe’deki V şeklinin analizi de benzer bir sonucu gösteriyordu. Çünkü bu V’ler 11 ekstra günle birlikte 12 aydan oluşan 365 günlük bir takvimin günleri ile uyumluydu.
Araştırmacılar ayrıca eski insanların M.Ö. 150 yılında astronom ve matematikçi Hipparkos tarafından belgelenmesinden en az 10.000 yıl önce, takımyıldızların gökyüzündeki hareketini etkileyen Dünya’nın eksenindeki yalpalamayı kullanarak tarihleri kaydedebildiklerini de iddia ediyor.
Sonuç Olarak
Teori, benzer yaştaki Karahan Tepe kazı alanındaki bulgular ile de uyumlu. Her iki bölge de ileri düzeyde astronomi bilgisi ve ortak bir ay-güneş takvimi sistemi sergiliyor ve bu da onların geniş bir yerel kültürün parçası olduklarını gösteriyor.
Dünyanın en eski güneş takviminin keşfi, karmaşık zaman tutma sistemlerinin ancak yazılı dilin ortaya çıkmasından sonra ortaya çıktığı yönündeki uzun süredir devam eden görüşü de sorgulatıyor.
Şimdilik, Göbekli Tepe’deki insanların gerçekten de hesaplamalarını bu şekilde yapıp yapmadıklarını kesin olarak bilmemiz mümkün değil. Araştırmalar devam ettikçe Göbekli Tepe, insan medeniyetinin kökenleri ve antik dünyanın kozmos anlayışı hakkında daha fazla bilgi sunmayı vaat ediyor.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- The legendary Göbekli Tepe site could be the world’s earliest solar calendar. Yayınlanan tarihi: 7 Ağustos 2024. Kaynak site: ZME Science. Bağlantı: The legendary Göbekli Tepe site could be the world’s earliest solar calendar
- World’s Oldest Known Temple Had Seriously Talented Architects. Yayınlanma tarihi: 14 mayıs 2020; Kaynak site: Interesting Engineering. Bağlantı: World’s Oldest Known Temple Had Seriously Talented Architect
- Sweatman, M. B. (2024). Representations of calendars and time at Göbekli Tepe and. Karahan Tepe support an astronomical interpretation of their symbolism. Time and Mind, 1–57. https://doi.org/10.1080/1751696X.2024.2373876
Matematiksel
Bilgiler için çok teşekkür ederim. Merakla okudum