Dünyada, depremlerin kabaca %90’ının meydana geldiği bir bölge var. Üstelik aynı bölge dünyadaki aktif ve sönmüş yanardağların %75’inden fazlasına ev sahipliği yapıyor. Son 11.700 yılda dünyanın en büyük 25 patlamasının 3’ü dışında hepsi bu bölgede gerçekleşti. Pasifik’in bir yakasından diğerine uzanan jeolojik ve volkanik olarak aktif bir bölge olan Pasifik Ateş Çemberi’nden bahsediyoruz.
Ferdinand Magellan 1520’de Dünya’nın en büyük okyanusunu ziyaret ettiğinde, suları oldukça sakin bulmuştu. Bu sular için, barışçıl anlamına da gelen Pasifik kelimesini kullanmıştı. Bu nedenle günümüzde bir çok insan Büyük Okyanusa, Pasifik Okyanusu diyor. Ancak Magellan elbette bu suların dünyanın sismik olarak aktif yerlerinden biri olduğunu bilemezdi.
Ancak garip bir şekilde, bu bölgede yüz milyonlarca insan yaşıyor. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden bazıları, sallantılı fayların üzerine inşa edilmiş durumda. Pasifik ateş çemberinde bulunan ülkeler Fiji, Solomon Adaları, Papua Yeni Gine, Filipinler, Vietnam, Malezya, Endonezya, Java Adaları, Tayvan, Kuzey Kore ve Güney Kore, Japonya, Alaska (ABD), Meksika, El Salvador, Kosta Rika, Panama, Kolombiya, Ekvador, Peru ve Şili’dir.
Pasifik Ateş Çemberi Nasıl Oluştu?
Dünya, size dev bir katı kaya bloğu gibi görünebilir, ancak bu görüntü yanıltıcıdır. Dünya, tektonik plakalar adı verilen yap boz benzeri birçok parçadan yapılmıştır. En dıştaki yerkabuğu ve onun hemen altında yer alan mantonun üst kısmı birlikte litosferi oluşturur. Litosfer ise 12 büyük ve çok sayıda küçük levhadan oluşur. Bu levhaların büyüklüğü birkaç yüz km’den binlerce km’ye kadar değişebilir. Pasifik ve Antarktika levhaları en geniş olanlardır.
Bu levhalar, üstünde bulundukları magmanın etkisiyle sürekli hareket ederler. Levhalar birbirleriyle temas halinde olduklarından, birindeki bir hareket zincirleme olarak diğerlerini de etkiler. Milyarlarca yıldır süren bu sürece de levha tektoniği adı verilmektedir.
Yukarıda bahsettiğimiz levhalar bazen birbirlerinden uzaklaşır, bazen yakınlaşır bazen de yatay olarak birbirlerine sürtünebilirler. Levhaların birbirinden uzaklaşması, litosferde meydana gelen kırılmalar sonucunda gerçekleşir. Birbirlerinden uzaklaşmaya başladıkları noktada bir yarık oluşur. Sonrasında da derinlerdeki magma buradan açığa çıkarak yeni bir kabuk oluşturur. Bu kabuk levhaların daha da itilmesine neden olacaktır. Bu sürece deniz tabanı yayılma süreci, bu olayın görüldüğü yerlere de yayılma sırtı denir.
Yakınlaşan levhaların hareketleri de farklı oluşumlara neden olacaktır. Eğer birbirine yakınlaşan levhalardan biri diğerinden daha ağırsa, bu levha diğerinin altına doğru girer. Bu noktaya “dalma-batma noktası” denir. Bu olay daha çok iki okyanus levhası ya da biri okyanus diğeri kıtasal olan iki levha karşılaştığında gerçekleşecektir.
Dalma-batma hareketi sonucunda, bu noktaya yakın yerlerde büyük hendekler, yanardağlar ve volkanik adalar oluşacaktır. Pasifik Ateş Çemberinde yer alan 10.916 m derinliğindeki Dünya’nın en derin çukuru olan Mariana Çukuru da Pasifik Levhası ile Filipinler Levhasının yakınlaşması sonucu oluşan hendeklerden birisidir.
Pasifik Ateş Çemberi Neden Bu Kadar Tehlikelidir?
Dalma bölgeleri volkanik patlamalardan da sorumludur. Sonucunda levha sıcak mantoya doğru kayarken, levhada sıkışan sıvılar serbest kalacaktır. Devamında bu sıcak sıvılar yükselir ve üstteki kabuğu kısmen eritir. Bu aktivitenin bir örneği, Pasifik Ateş Çemberinin bulunduğu bölgedir.
Dünya üzerindeki bilinen en büyük volkan grubu, kuzey Şili ve güney Peru kıyıları arasında su altında bulunmaktadır. Ateş Çemberi’ndeki aktif yanardağların çoğu, Rusya’daki Kamçatka Yarımadası’ndan Japonya ve Güneydoğu Asya adaları üzerinden Yeni Zelanda’ya kadar uzanan batı ucunda yer alır. Yeni Zelanda’daki Ruapehu Dağı, her yıl küçük patlamalar ve yaklaşık her 50 yılda bir meydana gelen büyük patlamalar ile en aktif yanardağlardan biridir. Japonya’nın en yüksek dağı olan Fuji Dağı ise yine aynı kuşaktadır.
Pasifik Ateş Çemberi tarihteki en önemli volkanik patlamalara ve depremlere sahne olmuştur. 1815’te patlayan ve kayıtlı tarihteki en büyük volkanik patlama olarak bilinen Endonezya’daki Tambora Dağı patlaması bir örnektir. İklim uzmanları, 1816’da Kuzey Yarımkürenin çoğunu etkileyen, “yazın olmadığı yıl” olarak bilinen süreçten kısmen Tambora’nın sorumlu olduğuna inanmaktadır.
Kıtasal hareketler esnasında, iki kıta levhasının yakınlaşması durumunda dalma batma hareketi gerçekleşmeyecektir. Ancak birbirlerine uyguladıkları basınç nedeniyle levha sınırındaki kabuk kırılacaktır. Devamında üst üste binerek yükselir ve zamanla sıradağları oluşturur. Örneğin, Himalayalar ve Tibet Platosu bu şekilde oluşmuştur.
Benzer biçimde birbirlerine yatay olarak sürtünen levhalar aynı anda, zıt yönlü ve farklı hızlarda hareket ettikleri için yer kabuğunda kırılmalara neden olacaktır. Bu kırılma veya kayma bölgelerine fay denir. Dünya’nın faylarının çoğu Ateş Çemberi sınırları içinde yer almaktadır. Kuzey Amerika’nın orta batı kıyısı boyunca uzanan San Andreas Fayı, Ateş Çemberindeki en aktif faylardan biridir.
Richter ölçeğinde 10 üzerinden 9,5 ile kaydedilen en güçlü deprem olan 1960 Şili Valdivia Depremi de dahil olmak üzere dünyadaki depremlerin yaklaşık %90’ı bu bölgede gerçekleşir.
Sonuç Olarak;
Pasifik Ateş Çemberi’nde yaşayan birçok insan için, volkanik bir patlama veya deprem hayatlarının bir gerçeğidir. Ancak aynı zamanda, volkanik aktivite, zengin tarım arazileri ve ısıtma ve elektrik için jeotermal aktiviteden yararlanma olasılığı gibi birçok değerli kaynak da sağlamıştır. Potansiyel jeotermal enerji rezervleri genellikle batma bölgelerinin çevresinde bulunur. Sonucunda bu da burayı Ateş Çemberi’ndeki topluluklar için çekici bir seçenek haline getirir. Amerika Birleşik Devletleri, Endonezya, Japonya, Yeni Zelanda, Filipinler ve diğer birkaç ülke bu kaynaktan uzun süredir yararlanmaktadır.
Doğa her zaman olduğu gibi bir eliyle verirken diğer eliyle almaktadır. Önemli olan bunun farkında olmak ve yaşantımızı bununla uyumlu kılmaktır. ( Ek okumalar: Alfred Wegener’in Kıtaların Kayması Teorisi Nedir? Kıtaların Hareket Halinde Olduğunu Nasıl Öğrendik?)
Kaynaklar ve ileri okumalar
- The Ring of Fire. Bağlantı: https://www.nationalgeographic.com/science/article/ring-of-fire
- What is the Pacific “Ring of Fire”? Yayınlanma tarihi: Bağlantı: https://www.universetoday.com/
- 7 Hot Facts About the Pacific Ring of Fire. Yayınlanma tarihi: 19 Temmuz 2021; Bağlantı: https://science.howstuffworks.com/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel