Sanat ve Edebiyat

Dune: Çöl Gezegeni’nde Yaşamamız Mümkün Olur muydu?

Frank Herbert’in klasik bilim kurgu serisi “Dune”, Dennis Villeneuve’un beyaz perdedeki adaptasyonu ile son yıllarda oldukça popülerleşti. Temelinde bir bilim-kurgu hikayesi olan bu seri politika, ekonomi ve ekoloji gibi birçok temaya temas ediyor. Aynı zamanda bir çöl gezegeninde yaşamanın ne demek olduğunu bizlere düşündürüyor.

Dune: Çöl Gezegeni'nde Yaşamamız Mümkün Olur muydu?
Sert bir çöl gezegeni olan Arrakis, galaktik medeniyetin anahtarını elinde tutar. Sadece Arrakis’te bulunan değerli bir karışım yaşam süresini uzatır. Ayrıca zihinsel yetenekleri açar ve güvenli yıldızlararası seyahati gerçeğe dönüştürür. Ancak bu hazineyi elde etmek için kum solucanlarıyla da yüzleşmek gerekir.

Hikayenin ana merkezindeki Arrakis, diğer adıyla Dune, bir çöl gezegenidir ve Frank Herbert tarafından olukça karmaşık ve bir o kadar da zorlu bir ekosisteme sahip olarak tasarlanmıştır. Arrakis’in yüzeyinin büyük bir kısmı, geniş, hareketli kumullar ve kuru, taşlı alanlarla kaplıdır. Bu topraklardaki sıcaklık gündüzleri 70°C’yi aşabilirken, geceleri sıcaklık aniden düşer. Ayrıca doğal su kaynaklarının oldukça nadir olduğu gezegende hiç yağmur yağmaz.

Dune’un yerli halkı, Fremenler bu zorlu ekosisteme giysileri ve gelenekleriyle adapte olmayı başarmışlardır. Fakat aynı şeyi bizim için söylemek mümkün müdür? Yani gezegenimiz bir gün Arrakis gibi bir çöl gezegenine dönerse hayatta kalabilir miyiz? Bu soruları cevaplamak için önce bu çöl gezegenini daha detaylı incelememiz gerekmektedir.

Dune: Çöl Gezegeni'nde Yaşamamız Mümkün Olur muydu?
Bir çöl gezegeninde yaşamak için ona uygun giyinilmelidir.

Dune filminin ilk kısmı 2021 yılında çıktığında, Bristol Üniversitesi’nden meteorolog Alexander Farnsworth ve birkaç bilim insanı, Arrakis’in koşullarını simüle etmek için bir iklim modeli kullandılar. Bu iklim modelini oluştururken araştırmacılar Dune Ansiklopedisi’ndeki ayrıntılı coğrafi, atmosferi ve astronomi tasvirlerini referans olarak aldılar. Bu tasvirlerde Arrakis’in topoğrafyası, yörünge şekli ve atmosferinin içerdikleri de yer alıyordu.

Çöl Gezegeni Nasıl Gözüküyor?

Arrakis atmosferik olarak günümüz Dünya’sına çoğunlukla benziyordu. Lakin atmosferi bizim atmosferimizden daha az karbondioksit içermesine rağmen, 500.000 oranında daha fazla ozon içeriyordu. (Dünya atmosferindeki ozon oranı %0,000001 iken Arrakis’te bu oran %0.5). Ozon oranındaki bu denli farklılık önemliydi. Çünkü ozon atmosferi ısıtmada 20 yıllık bir süre boyunca karbondioksitten yaklaşık 65 kat daha etkilidir.

Araştırmacılar iklim modelini elde ettikten sonra modellerinin Frank Herbert’in tasvirlerinden büyük ölçüde benzerlikler taşısa da bazı noktalarda ayrıldığını not etti. Kitaplar ve film, acımasız güneşe ve kum ve kayadan oluşan ıssız çoraklıklara sahip bir gezegeni anlatıyordu.

Arrakis’in yükseklik haritası

Oluşturulan modele göre Arrakis’in tropik bölgelerinde en sıcak aylar yaklaşık 45°C’ye ulaşırken, en soğuk aylarda sıcaklıklar 15°C’nin altına düşmüyordu. En aşırı sıcaklıklar ise orta enlemler ve kutup bölgelerinde meydana geliyor. ( Kitapta yazın kum üzerindeki sıcaklık 70°C’ye kadar çıkabilirken kışlar da aynı derecede aşırıdır ve sıcaklık orta enlemlerde -40°C’ye ve kutuplarda -75°C’ye kadar düşer.)

Kitapta, Arrakis’te yağmur yağmadığı söylenmesine rağmen modelde yüksek enlemlerde, çok az miktarda yağış olabileceği görüldü. Ayrıca tropik bölgelerde ve kutup enlemlerinde mevsimden mevsime değişen bazı bulutlar da olasıydı.

Dune: Çöl Gezegeni'nde Yaşamamız Mümkün Olur muydu?
Arrakis’in büyük bir kısmı misafirperver olmayan bir çöldür.

Kitapta ayrıca, kuzey yarımkürede, kutup buzulları olduğundan bahsedilmektedir. Ancak araştırmacıların modeline göre bu olası değildi. Çünkü model yaz sıcaklıklarının kutup buzunu eriteceğini ve kışın buzul tabakalarını yenileyecek kar yağışı olmayacağını gösteriyordu.

Daha sonrasında araştırmacılar modele bir de okyanus eklediler. Çünkü Arrakis’in bir zamanlar %91’inin okyanuslarla kaplı olduğu biliniyordu. Bu durumda da küresel ortalama sıcaklığın 4°C azalacağını hesapladılar.

Arrakis bir zamanlar sulaktı. Okyanuslar gezegenin %91’ini kaplıyordu. Araştırmacılar orijinal modellerini oluşturmak için kitaplardan ve Dune Ansiklopedisi’nden detaylar edindiler. Daha sonra ortalama derinliği 1.000 metre olan bir okyanus eklediler.

Bu noktada Herbert’in ilk “Dune” romanını 1965 yılında yazdığını hatırlamak önemlidir. Bu, Nobel ödülü kazanan Syukuro Manabe’nin ilk iklim modelini yayınlamasından iki yıl öncedir. Ayrıcae Herbert’in modern süper bilgisayarlara ya da aslında hiçbir bilgisayara sahip olmadan çalıştığını göz önünde bulundurmalıyız. Buna rağmen, yarattığı dünya altmış yıl sonra olağanüstü derecede tutarlı bir görüntü sergiliyor.

Çöl Gezegeninde Yaşam Mümkün Mü?

Bu sorunun cevabı 3 temel etkene bağlıdır. Bunlar su, sıcaklık ve atmosferdir. Wake Forest Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Seth Collings Hawkins’e göre, “Üçler kuralı diye bir şey var. İnsan vücudu yaklaşık üç dakika oksijensiz, yaklaşık üç gün susuz ve yaklaşık üç hafta yemeksiz kalacaktır.”. Sonrasında da sorunlar başlayacaktır.

Bir çöl gezegeninde sussuzlukla başetmek için Fremenler’in giysisi gibi bir teknolojiye başvurabiliriz. İyi haber ise astronotların kullanması için bu teknolojinin çoktan geliştirilmeye başlanmış olmasıdır. Fakat su sorununu çözebilsek bile sıcak çarpmasından kaçınmak için bir şeyler düşünmemiz gerekiyor.

Araştırmacılar, Dune’daki kurgusal gezegen Arrakis’in misafirperver olmayacağını ama yaşamanın mümkün olacağını söylüyor. Ancak filmlerde ve kitaplarda tasvir edilen dev kum solucanları mantıksız.

Yine de simüle edilen Arrakis, gezegenin ekvatora yakın tropik bölgelerinde yaşamın kolay olmasa bile mümkün olabileceğine işaret ediyor. Buna rağmen bile Hawkins’e göre gündüzleri güneşin altında bizi kötü etkilerden koruyan bir teknoloji olmadan zaman geçirmek pek mümkün değil.

Asıl kötü haber atmosferik şartlar düşünüldüğünde kendini gösteriyor. Texas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Amy J. Kreykes, atmosferin yaşam üzerindeki etkisine şu sözlerle dikkat çekiyor: “Atmosferle oynamaya ve parametreleri değiştirmeye başladığınızda, bunun insan üzerinde önemli etkileri olma potansiyeli var. Herhangi bir sapma, insanlar için yaşanabilirlik açısından çok, çok dikkatli bir şekilde incelenmelidir.”

Bu bağlamda Arrakis’in atmosferinin alt tabakasında bulunan ozon oranı insanların yaşamı için büyük tehdit anlamına geliyor. Bunun çözümü olarak havadaki ozonu dağıtmanın bir yolunun bulunması gerekmektedir.

Bir Uyarı Olarak Dune

Bir çöl gezegeninde yaşam mümkün olabilirdi.

Tüm bu koşullar düşünüldüğüne Arrakis’in ekosistemi teknolojinin yardımıyla yaşanılabilir bir sistem olarak gözüküyor. Ancak gezegen muhtemelen en ünlü sakinleri olan devasa kum solucanları için yaşanabilir olmayacaktır. Çünkü eğer dev bir solucansanız, sıcak iklim sizin dostunuz değildir..

Arrakis ne kadar kurgusal bir gezegen olsa da yapısı Dünya’mız için önemli mesajlar içerir. Günümüzde Dünya, Arrakis’in aksine çöllerle kaplı olmayan ve geniş okyanuslara ev sahipliği yapan mavi bir gezegen. İroniktir ki Arrakis de bir zamanlar maviydi.

Çöl ve okyanus Arrakis,

Küresel ısınma ve kuraklık önlenemezse gelecekte gezegenimizde Arrakis ile aynı kaderi paylaşarak bir çöl gezegenine dönebilir. Neyse ki Arrakis’in aksine gezegenimizdeki bu gidişatı önlemek için hala zamanımız var. Bunun için ekolojik sistemi anlamalı, ona saygı duymalı ve her bir parçasına ayrı önem göstermeliyiz.

“Ekoloji hakkında cahil olanların bir ekosistem hakkında anlamadığı şey, onun bir sistem olduğudur. Bir sistem! Bir sistem, belirli bir akışkan dengeyi korur ve bu denge, sadece bir yerde atılan yanlış bir adımla yok edilebilir.

Bir sistemin düzeni, bir noktadan diğer noktaya akar. Eğer bu akışı engelleyen bir şey varsa, düzen çöker. Eğitimli olmayan biri bu çöküşü geç fark edebilir, bu yüzden ekolojinin en yüksek işlevi, sonuçları anlamaktır.” (Frank Herbert-Dune Mesihi)


Kaynaklar ve ileri okumalar

Matematiksel

Kamil Anıl

Cevaplardan çok sorulara merak duyan, bilginin yaygınlaşması için katkıda bulunmak isteyen ,eğitim hayatını ODTÜ'de sürdüren bir öğrenciyim. Ayrıca bilim ve matematiğin uçsuz bucaksız olduğuna ve herkese ulaşabileceğine inanmaktayım. Yeter ki ne kadar zaman geçerse geçsin "hala öğreniyorum" diyebilelim.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir