İnsanlık tarihi boyunca karanlık gecelerde gezegenlerin, yıldızların, Samanyolu’nun ve daha fazlasının parıldayan örtüsüne doğru her baktığımızda, orada ne olabileceğini merak etmekten kendimizi alamadık. Yaşadığımız bu uçsuz bucaksız Evrende Güneş gibi başka yıldızlar, Dünya gibi başka dünyalar ve belki de insanlardan pek de farklı olmayan canlı, zeki, kendinin farkında olan varlıklar var mı?
Yüzyıllar ve bin yıllar boyunca astronomi ve astrofizik bilimleri geliştikçe, orada ne olduğuna dair bilgimiz muazzam bir şekilde arttı. Ancak Dünya’nın ötesinde yaşam olasılığına duyduğumuz merak asla azalmadı. Peki bu Evrende yalnız mıyız? Eğer değilsek, neden hiç kimse bizimle bağlantıya geçmedi? Onlarla bağlantı kurmak istiyor muyuz?
Fermi Paradoksu Drake Denklemini Doğurur
1950’de ünlü fizikçi Enrico Fermi, “Ama herkes nerede?” diye sordu. Günümüzde Fermi Paradoksu olarak bilinen bu soru, kesin bir cevaba henüz ulaşamadı. Enrico Fermi, dünya dışı yaşam konusunda tek bir sözcük bile yazmadı. Belki de bu soruyu düşünmek için fazla zamanı olmadı. Detaylar için: Adını Enrico Fermi’den Alan Fermi Paradoksu Nedir?
Fermi’nin sorusunu sormasının üzerinden on yıldan az bir süre geçtikten sonra, gökbilimci Frank Drake bu soruyu felsefi bir sorudan bilimsel bir soruya dönüştürmeye başladı. Teknolojik olarak gelişmiş uzaylı yaşamının sinyallerini aramaya başlayan ilk kişi oldu. Kendisi, 1960’ta radyo dalgası frekanslarındaki elektromanyetik sinyalleri dinleyerek uzak yıldız sistemlerindeki yaşam belirtilerini aramak için bir deney hazırladı.
Drake radyo teleskobunu yakınlardaki iki Güneş-benzeri yıldıza, “Tau Ceti” ve “Epsilon Eridani”ye yöneltti. Çanağını belirli özel bir frekanstaki radyo sinyallerini alabilecek şekilde ayarladı. Sonrasında uzun süre bekledi. Ancak hiçbir ilginç sinyal elde edemedi.
Yaklaşık iki ay süresince toplam 200 saatlik gözlem zamanını bu yıldızları dinlemeye ayırdı. Drake’nin sonunda elde ettiği elbette derin bir sessizlikti. Kendisi uzaylılardan bir haber alamasa da çabası SETI (Search for Extra-Terrestrial Intelligence-Dünyadışı Akıllı Varlıkları Arama) Projesi’nin doğmasına yol açtı. Günümüzde SETI Projesi kapsamında dünyanın en büyük radyo teleskopları ve en güçlü bilgisayarları gökyüzündeki çok sayıda yıldızdan veri almak için kullanılıyor.
Drake Denklemi Nedir?
1961’de astrofizikçi Frank Drake, Samanyolu galaksisinde var olması muhtemel gelişmiş uygarlıkların sayısını tahmin etmek için bir denklem geliştirdi. Drake denklemi basit bir matematiksel formüldür. 7 parçadan oluşmaktadır.
- N = Galakside bizimle iletişim kurabilecek olası uygarlıkların sayısı
- R * = Samanyolu’ndaki ortalama yıldız oluşum hızı
- fp = Gezegenleri olan yıldızların oranı
- ne = Yaşama uygun bir ortama sahip güneş sistemi başına düşen gezegen sayısı.
- fl = Hayatın gerçekte üzerinde göründüğü uygun gezegenlerin oranı.
- fi = Üzerinde akıllı yaşamın ortaya çıktığı, yaşam taşıyan gezegenlerin oranı.
- L = bu sinyalin evrene gönderileceği zamanın uzunluğu (uygarlığın süresi)
- fc = Teknolojik bir uygarlığa sahip olan, uzaya mesaj veya uzay gemisi gönderme potansiyeli olan akıllı yaşam türlerinin oranı
Elbette, Drake denklemi içinde bulunan değişkenlerin çoğu için değerler son derece kaba tahminlerdir ve çok fazla tartışma konusudur. Zorluk (en azından şimdilik) gökbilimcilerin bu değişkenlerin hiçbirinde kesin sayılara sahip olmamasıdır. Bu nedenle Drake Denkleminin herhangi bir kesin hesaplaması şimdilik yapılamamıştır. Sadece bazı tahmin aralıkları elde edilebilmiştir.
Drake Denklemi Bize Ne Gösterdi?
Aslında, Drake denkleminin tek amacı zeki medeniyet sayısını belirlemek değildi. Amaçlanan, bu alandaki düşünceyi teşvik etmek ve insanlara değişkenleri araştırmak ve araştırmalarının kapsamını genişletmek için rehberlik etmekti. Bu amaçla, Frank Drake son derece başarılı olmuştur.
Drake denklemindeki bütün bileşenler için gayet optimistik değerler kullansak ve galaksimizin de çok uzun zamandır varlıklarını sürdüren, yüksek teknolojili uzaylı ırklarla dolu olduğunu varsaysak bile, daha cevaplanması gereken bir sürü soru var.
Her şeyden önce, acaba uzaylılar bizimle iletişime geçmek ister mi? Ya da biz acaba olası uzaylıları aramaya devam etmeli miyiz? Olası uzaylı dostlarımıza “merhaba” demenin bize bir şey kaybettirmeyeceğini savunanlar olduğu gibi, yerimizi belli etmenin pek de iyi bir fikir olmadığını düşünenler de var. Buna Karanlık Orman Teorisi denmektedir. Detayları burada: “Karanlık Orman Teorisi Uzaylılar Nerede Sorusunun Cevabı Olabilir mi?”
Ünlü fizikçi Stephen Hawking, yerimizi belli etmenin pek de iyi olmayacağını söylemişti. Hawking’e göre, bizden daha ileri bir teknolojiye sahip olan bir uygarlık büyük olasılıkla kendi gezegenindeki kaynakları çoktan tüketmiş olacaktı. Bu durumda Dünya’mız onlar için cazip bir kaynak olabilirdi. Drake ise Hawking’in korkusunun yersiz olduğunu söylüyor. Ona göre yıldızlararası yolculuklar kâğıt üzerinde mümkün görünse de uygulamada değil.
Akıllı yaşam da dahil olmak üzere gezegenimizin ötesinde yaşam arayışı artık kesin olarak bilimsel bir çaba haline geldi ve medeniyetimize bu dönüştürücü sıçramayı getiren kişi Frank Drake idi. Peki, boşuna uğraşmış olma ihtimaline rağmen neden araştırmayı sürdürüyoruz? Çünkü var olmanın en temel sorularına yanıtlar arıyoruz. Yanıtları asla bulamayacak olsak bile aramaya değer.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Does the Drake Equation Confirm There Is Intelligent Alien Life in the Galaxy. Yayınlanma tarihi: 6 Ekim 2016; Bağlantı: https://www.popularmechanics.com/
- Are we alone in the universe? Revisiting the Drake equation; https://exoplanets.nasa.gov/
- Aliens, SETI, and the legacy of Frank Drake: 1930-2022. Yayınlanma tarihi: 5 Temmuz 2022; Bağlantı: https://bigthink.com/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel
Bu görüşe cevap yok .