Biyoloji ve Coğrafya

Hiç Kimse Depremleri Önceden Tahmin Edemez, Ama Öngörüde Bulunabiliriz

Gerçek şu ki, dünyanın hiçbir yerinde, en gelişmiş teknoloji ve bilgiye sahip bilim insanları bile depremleri önceden kesin olarak tahmin edemiyor. Jeologlar, 1960’lardan bu yana modern bilimsel yöntemlerle bu sorunun cevabını arıyor. Ancak bugüne kadar, zamanı, yeri ve büyüklüğü net biçimde belirleyebilen güvenilir bir yöntem geliştirilemedi.

Yıkıcı depremlerden sonra, deprem tahmini konusu sıkça gündeme gelir. Bir deprem tahmini, belirli bir zaman, yer ve büyüklüğün önceden açıkça belirtilmesini gerektirir. Ancak bugüne kadar, bu üç unsuru net biçimde tanımlayan ve tekrarlanabilir biçimde başarıya ulaşmış bir tahmin yapılamamıştır.

Genellikle “tahmin” olarak sunulan açıklamalar belirsizdir; örneğin bir depremin “er ya da geç” olacağı söylenir. Bu tür ifadelerin dayandığı yöntemler ise bilimsel değildir.

Bzı hayvanların deprem öncesinde alışılmadık davranışlar sergilediği gözlemlenmiştir. Ancak biz burada, bilimsel ölçekte ve güvenilir bir biçimde deprem tahmininden söz ediyoruz.

Deprem Tahmini İle Deprem Öngörüsü Arasındaki Fark Nedir?

Bir öngörü, belirli bir bölgede gelecekte meydana gelecek depremlerin olasılığı hakkında bilgi verir. Bu öngörü; depremlerin ne kadar büyük olabileceğini ve belirli bir zaman aralığında ne sıklıkla gerçekleşebileceğini içerir.

Deprem öngörüleri, geçmişteki deprem verilerine dayanır. Bu veriler on yıllar, yüzyıllar hatta binlerce yıl öncesine kadar gider. Gözlemler analiz edilir, modeller oluşturulur ve depremlerin oluşumuna dair fizik bilgisi kullanılarak gelecekteki sismik aktivitenin olasılığı hesaplanır.

Bunca Teknolojiye Rağmen Depremleri Neden Önceden Tahmin Edemiyoruz?
1960’tan 2023’e kadar 5’ten büyük tüm depremlerin haritası tektonik plakaların ana hatlarını açıkça göstermektedir.

Son yıllarda dünya genelinde kurulan sismik kayıt ağları sayesinde, insanların hissedemeyeceği kadar küçük sarsıntılar bile tespit edilebilmektedir. Bu veriler, küçük ve büyük depremler arasındaki sayısal ilişkilere dair önemli bilgiler sunar. İşte bu ilişki, deprem öngörülerinin temelini oluşturur.

Deprem öngörüleri, kısa vadeli (haftalar, aylar, yıllar) ve uzun vadeli (on yıllar, yüzyıllar) olmak üzere ikiye ayrılır. Bu öngörüler, bir bölgede depremlerin ne zaman ve ne sıklıkta olabileceğine dair olasılık temelli bilgi sağlar.

Örneğin bir sismolog, “Bu şehirde önümüzdeki 50 yıl içinde büyük bir deprem olma olasılığı %20” dediğinde, bu ifade, 50 yıl geçmeden böyle bir depremin meydana gelme ihtimalinin 5’te 1 olduğu anlamına gelir.

Sismologlar, bu tür uzun vadeli olasılık hesaplamalarına sismik risk değerlendirmesi adını verir. Bu değerlendirmelerde hesaplanan olasılıklar, 30’da 1 gibi daha yüksek oranlardan başlayıp, 300’de 1 gibi daha düşük ihtimallere kadar değişir.

Geçmiş depremlerin zaman, yer ve büyüklük bilgilerini içeren kataloglara bakıldığında, yıkıcı depremlerin büyük çoğunluğunun tektonik plakaların sınırlarında meydana geldiği açıkça görülür. Plakaların iç kısımlarında ise bu tür büyük depremler çok daha seyrek yaşanır.

Sismik risk değerlendirmesinin temel mantığı şudur. Geçmişte sık sık depremlerin meydana geldiği bir bölgede, gelecekte de deprem olma olasılığı yüksektir. Elbette bu, sismik kuşakların dışında deprem olmayacağı anlamına gelmez. Ancak bu bölgelerde belirli bir zaman diliminde deprem olasılığı, aktif kuşaklara kıyasla daha düşüktür.

Küçük Depremler Bize Büyük Depremler Hakkında İpuçları Verir

Depremleri Neden Hala Tahmin Edemiyoruz?
Küresel bir sismik tehlike haritası. En kırmızı bölgeler, büyük bir deprem yaşama olasılığının en yüksek olduğu bölgelerdir.

Sismolojideki temel bulgulardan biri şudur: Belirli bir bölgede küçük depremler, büyük depremlerden çok daha sık meydana gelir. Örneğin, büyüklüğü 3 olan bir depremin olduğu yerde, büyüklüğü 2 olan depremler on kat daha fazladır. Aynı şekilde, büyüklüğü 4 olanlar, 3 büyüklüğündeki depremlere göre on kat daha az görülecektir. Bu oran büyüklük arttıkça aynı şekilde devam eder.

Bu ilişki sayesinde, sık sık meydana gelen küçük depremler analiz edilerek, büyük depremler hakkında tahmin yapılır. Geçmişte yaşanmış büyük depremlerin incelenmesi de, artçı sarsıntıların davranışını anlamamızı sağlar. Bu sarsıntıların zaman içinde azaldığı ve belirli bir düzene göre dağıldığı gözlemlenmiştir.

Depremleri Neden Hala Tahmin Edemiyoruz?
Batı Avustralya, Meckering’de 1968’de meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremden kaynaklanan yer kabuğunun kırılması.

Araştırmacılar ayrıca, eski depremlerin izlerinden yola çıkarak olası yeni depremleri tahmin etmeye çalışır. Buna örnek olarak, Pasifik ve Avustralya levhalarının sınırında yer alan, Alp Fayı olacaktır. Bu fay hattı üzerinde yapılan analizler, son 8.000 yıl içinde yaklaşık her 300 yılda bir büyüklüğü 8.0 civarında olan büyük depremler meydana geldiğini ortaya koymuştur.

En son büyük kırılma 1717 yılında yaşanmıştır. Yani bu olayın üzerinden 300 yılı aşkın bir süre geçmiştir. Bu verilere dayanarak, bilim insanları önümüzdeki 50 yıl içinde Alp Fayı üzerinde büyük bir kırılma yaşanma ihtimalini %75 olarak hesaplamıştır. Ayrıca bu depremin büyüklüğünün 8.0 ya da daha fazla olma olasılığı %80 civarındadır. Bu tür orta ve uzun vadeli öngörüler, risk altındaki bölgelerde hazırlık yapılmasını mümkün kılar.

Deprem Ağı Uygulaması (Earthquake Network) Nedir?

Depremleri önceden tahmin edemiyoruz, ancak deprem başladıktan hemen sonra yer hareketini tahmin etmek mümkündür. Deprem Ağı gibi uygulamalar, sarsıntı anında yer hareketini algılar ve uygulamayı telefonuna yüklemiş olan kişilere birkaç saniye önceden uyarı gönderir. Bu uyarılar genellikle depremin başlamasından 5 ila 60 saniye önce ulaşır.

Bu sistemin temelinde şu gerçek yatıyor. Telefon ağları üzerinden veri aktarımı, deprem dalgalarının yer yüzeyine ulaşmasından daha hızlı gerçekleşir. Telefon şarjda ve kullanılmıyorken, uygulama cihazın ivmeölçerini izlemeye başlar. Eğer sarsıntı tespit edilirse, cihazdan gelen sinyal, diğer akıllı telefonlarla birlikte bir sunucuya gönderilir. Sunucu, gelen verileri istatistiksel bir algoritmayla analiz ederek, gerçek zamanlı olarak bir deprem olup olmadığını belirler.

Ancak bu sistem bir erken uyarıdır, yani deprem başladıktan sonra devreye girer. Bu nedenle her durumda etkili değildir. Yine de birkaç saniyelik bir uyarı bile hayat kurtarır.

Sonuç olarak

En güvenilir uzun vadeli öngörüler, deprem katalogları ve jeolojik çalışmaların verilerini, deprem davranış kalıplarıyla ve GPS tabanlı jeodezik modellerle birleştirir. Bu modeller, tektonik plakalar hareket ettikçe yeryüzünün nasıl gerildiğini ve kaydığını gösterir.

Bu öngörüler yalnızca olası bir depremin büyüklüğü ve yeri hakkında değil, aynı zamanda gelecekteki depremlerin ne düzeyde yer sarsıntısına yol açabileceği hakkında da bilgi verir. Bu uzun vadeli öngörüler, dünya genelinde yapı yönetmeliklerinin oluşturulmasında temel rol oynar. Binaların ve altyapıların şiddetli yer sarsıntılarına karşı dayanıklı olacak şekilde tasarlanmasını sağlar. Sonuçta, bu sayede can kayıplarının önüne geçmek mümkün olur.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir