Biyoloji ve Coğrafya

Denizanası Bir Beyin Ve Kalp Olmadan Yaşamını Nasıl Sürdürür?

Bir beyinleri yok hatta çoğunlukla sudan oluşuyorlar. Ancak yine de bir çok süper gücü barındırıyorlar

İnsanlar nadiren bir denizanasıyla karşılaşmaktan hoşlanırlar. Oysa ki denizanası Dünya’daki en sıra dışı hayvanlardan biridir. Denizanalarının akciğerleri, kalpleri veya beyinleri yoktur, ancak yine de birkaç yüz milyon yıldır yeryüzünde hayatta kalmayı başarmışlardır. Bu nedenle kendilerini tanıtmak için ikinci bir şansı hak ediyorlar.

Denizanası Bir Beyin Ve Kalp Olmadan Yaşamını Nasıl Sürdürür?
Denizanalarının yapısal özelliklerine bakıldığında; yüzde 95’inin su, yüzde 4’ünün tuz ve geriye kalan yüzde 1’lik kısmının ise proteinden meydana geldiğini söyleyebiliriz. Denizanalarının beyinleri olmasa da sinir sistemleri iyi bir şekilde gelişmiştir. Bu sinirler dokunma, sıcaklık, tuzluluk vb. algılayan duyu organları görevi görür ve denizanası bu uyaranlara refleks olarak tepki verir. Nöronları denizanasının çeşitli vücut katmanlarına serpiştirilmiştir.

İngilizce adı jellyfish olan denizanası adında balık geçmesine rağmen bir balık değildir. Bu hayvanlar bir tür zooplanktondur. Zooplankton suda yüzen ve çoğunlukla mikroskobik boyutta olan çeşitli organizmalar grubudur. Mercan ya da anemonların akrabası sayılan denizanaları, bir çok ilginç özelliğe sahiptir.

Denizanası denizdeki en bol bulunan organizmalar arasındadır. Dahası, derin deniz de dahil olmak üzere deniz yaşam alanlarının çoğunda kolonileşmişlerdir. Çok yaygın olmalarının bir nedeni, görünüşe aykırı olarak, jöleden yapılmış gibi gözüken bir vücudun çok başarılı bir strateji olmasıdır.

Denizanası Bir Beyin Ve Kalp Olmadan Yaşamını Nasıl Sürdürür?
Bu organizmalar, oldukça basit bir anatomiye sahiptir. Aslında yaklaşık %95 sudan oluşur! Bunu gözlemlemek istiyorsanız, karaya vurmuş bir denizanasını inceleyebilirsiniz. Bu denizanası bir süre sonra neredeyse tamamen buharlaşıp yok olacaktır

Vücut şekilleri genelde yayvandır ve şemsiye biçiminde olan organları sayesinde yüzmeleri kolaylaşır. Jelatinimsi vücutları üç kez evrimleşmiş ve en az 500 milyon yıldır büyük ölçüde değişmeden kalmış ve Dünya’nın geçmişindeki tüm yaşamın %99’unu yok eden beş büyük yok oluş olayından sağ çıkmasını sağlamıştır.

Denizanaları Süper Yeteneklere Sahiptir.

Birçok denizanası, bazıları neredeyse doğaüstü gibi görünen benzersiz yetenekler geliştirmiştir. Taraklı denizanaları büyüleyici biyolüminesans gösterileri üretir. Bir tropikal tür, doğrudan güneşten enerji elde etmelerini sağlayan fotosentetik alglerle simbiyotik bir ilişki kurmuştur. Bazı türler de bol miktarda yavru üretme becerisine sahiptir. Büyük ay denizanası dişilerinin bir seferde 400.000’den fazla yavru bıraktığı görülmüştür.

En önemli nokta şüphesiz gençliklerine ikinci bir şans vermeleridir. Koşullar elverişsiz olduğunda, pusula, fıçı ve ay denizanası gibi bazı türler gelişimlerini tersine çevirebilir ve zor zamanları atlatmak için etkili bir şekilde tekrar denizanası çocuklarına dönüşebilirler.

Hem Akdeniz’in hem de Japonya’nın sularında bulunan bu denizanası türü cinsel olgunluğa eriştikten sonra gerekli durumlarda, gençlik evresine geri döner. Bu durumu sonsuza kadar tekrarlama yeteneğine de sahip olduğu için bu denizanası için kelimenin tam anlamıyla ölümsüzdür. 

Ayrıca son zamanlarda yapılan bir araştırma, kutu denizanalarının da hevesli öğreniciler olduğunu gösterdi. Yani aslında beyin olmadan da öğrenme mümkündür. Hatta bu çalışmanın sonucunda sonucunda da denizanalarının gelişmiş bir öğrenme yeteneğine sahip olduğunu, hatalarından ders çıkarabildiklerini ve bunun sonucunda da davranışlarını değiştirdiğini artık biliyoruz.

Temel Organları Olmadan Bir Denizanası Nasıl Yaşar?

Denizanalarının vücudu ektoderm adında, birkaç hücre kalınlıktaki bir şeffaf katmandan oluşur. Ektoderm öyle incedir ki oksijen ve besin, difüzyon yoluyla vücuda girer. Atıklar da aynı biçimde atılır. Denizanası anatomisinin basitliği nedeniyle bu oksijen ve besin difüzyon işlemlerinin hiçbiri, kalp gibi güçlü bir pompaya ihtiyaç duymaz. Kısacası ilkel vücut yapısı sonucunda bir denizanasının dolaşım, sindirim ve boşaltım sistemine ihtiyacı yoktur.

Denizanası Bir Beyin Ve Kalp Olmadan Yaşamını Nasıl Sürdürür?
Bir denizanasının anatomisi.  Epidermis organları korur, gastrodermis iç tabakadır ve bu iki tabaka arasındaki kısma mezoglea (jelatinimsi bir dolgu maddesi) denir. Denizanasının hem besinleri aldığı hem de çıkarmak için kullandığı bir ağzı ve basit bir midesi vardır.

Dahası, denizanaları hareket için akıntılardan faydalandıkları ve pasif olarak avlandıkları (yani gıdanın çarpmasını bekledikleri) için, suyun niteliğini gösteren birkaç basit reseptör ve aydınlıkla karanlığı ayırt etmesini sağlayan ışığa duyarlı hücreler dışında bir şeye ihtiyaç duymaz.

Tüm bunlar bir araya gelince, denizanasının bizimki gibi üst düzey işlevleri yerine getirecek bir beyne de ihtiyacı olmaz. Ayrıca, beyni olmayan tek canlı denizanası da değil. Denizlerde yaşayan birçok canlı, örneğin deniz hıyarı, deniz yıldızı ve mercanlar da beslenme, üreme gibi temel işlevlerini beyin olmadan yerine getirip yaşamlarını sürdürmeyi başarır.

Denizanası Bir Beyin Ve Kalp Olmadan Yaşamını Nasıl Sürdürür?
Denizanası tam olarak avcı bir tür değildir. Bu nedenle avcı türlerde olduğu gibi keskin bir görme yeteneğine ihtiyaç duymaz. Denizanasının görme organı vardır ama o bizi, bizim onu gördüğümüz gibi görmez.

Dokungaçları herhangi bir denizanasının tartışmasız en önemli vücut kısmıdır. Aynı zamanda birincil duyu organlarıdır. Hatta bu dokungaçlar onlara “görme” gücü verirler. İnsanların aksine çoğu denizanasının “gözleri” tek bir organ değildir. Bunun yerine görme yeteneği, opsin adı verilen sinirler ve proteinler ağı tarafından gerçekleştirilir. 

Denizanalarının İnsanlık İçin Faydaları Sanılandan Fazladır

Denizanası sayısının çoğalması şüphesiz insanlar için ekolojik ve ekonomik sorunlara neden olabilir. Kitlesel denizanası salgınları balık çiftliklerini istila edebilir, elektrik santrallerinin soğutma borularını tıkayabilir, balık ağlarını bozabilir ve turistik işletmelere zarar verebilir.

Hatta insanlara çarpması durumunda anafilaksi olarak bilinen ciddi bir alerjik reaksiyona neden olarak bir kişinin ölümüne neden olma potansiyelleri de vardır. Ancak bu canlılar aynı zamanda yara pansumanlarında veya rekonstrüktif cerrahide kullanılan tıbbi kolajen kaynağıdır. Ancak denizanasının insanoğluna en büyük katkısı yeşil floresan proteinidir.

Bu canlılar dünya çapındaki birçok bilim insanı için istemeden kahraman haline geldiler.

Bu protein bilim insanlarının belirli genlerin gerçek zamanlı olarak nasıl çalıştığını izlemelerine olanak tanır. HIV ve Alzheimer hastalığı çalışmaları da dahil olmak üzere 30.000’den fazla çalışmada kullanılmasıyla tıbbi araştırmalarda paha biçilmez olduğu kanıtlanmıştır. 2008 yılında kimya alanında Nobel ödülü bu proteininin sentezlenmesine verilmiştir.

Sonuç olarak

Kısacası denizanaları, şu anda hayati olduğunu düşündüğümüz birçok organ olmadan hayatta kalmayı başaran büyüleyici yaratıklardır. Ayrıca bu muhteşem organizmalar hakkında hâlâ keşfedilecek çok fazla şey bulunmaktadır.


Kaynaklar ve ileri okumalar için:

  • De Vito, Doris & Piraino, Stefano & Schmich, Juergen & Bouillon, J. & Boero, Ferdinando. (2006). Evidence of reverse development in Leptomedusae (Cnidaria, Hydrozoa): The case of Laodicea undulata (Forbes and Goodsir 1851). Marine Biology. 149. 339-346. 10.1007/s00227-005-0182-3.
  • Jellyfish have superpowers – and other reasons they don’t deserve their bad reputation. Yayınlanma tarihi: 5 Ocak 2018. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: Jellyfish have superpowers – and other reasons they don’t deserve their bad reputation
  • How Jellyfish Rule the Seas Without a Brain; Yayınlanma tarihi: 17 Ağustos 2018; Bağlantı: How Jellyfish Rule the Seas Without a Brain/
  • Cartwright P, Halgedahl SL, Hendricks JR, Jarrard RD, Marques AC, Collins AG, Lieberman BS. Exceptionally preserved jellyfishes from the Middle Cambrian. PLoS One. 2007 Oct 31;2(10):e1121. doi: 10.1371/journal.pone.0001121. PMID: 17971881; PMCID: PMC2040521.

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir