Biyoloji ve Coğrafya

David Latimer’in Bitkileri Su Eklenmeden Yıllarca Nasıl Yaşadı?

1960 yılının bir Pazar sabahında, İngiltere, Surrey’de bir elektrik mühendisi olarak çalışan David Latimer, bir zamanlar içinde sülfürik asit bulunan 38 litrelik bir cam damacanayı yıkadı. Sonrasında onu kompostla doldurdu, tek bir örümcek otu fidesini biraz su ile dibe yerleştirdi ve sonrasında da onu mantarla kapattı. 

David Latimer'in Bitkileri Su Eklenmeden Yıllarca Nasıl Yaşadı?
Teraryumlar, içlerindeki bitkilerin fotosentez yaparak oksijen üretmeleri ve karbondioksit tüketmeleri gibi doğal süreçleri sürdürdükleri kapalı bir ekosistem sunar.

Devamında da bu cam kavanozu dolaylı biçimde güneş alan evindeki bir merdiven boşluğunun altına yerleştirdi. Ayrıca yapraklarının eşit şekilde büyümesi için onu sık sık çevirdi. Kendisi küçük bir teraryum yapmıştı.

Bir teraryum, içinde bitkilerin veya küçük hayvanların yaşayabileceği bir ortamın tasarlandığı kapalı bir ekosistemdir. Teraryumlar, bir kabın içine yerleştirilen bitkiler, toprak, taşlar ve diğer dekoratif öğelerle oluşturulur. Genellikle de hobi ya da dekorasyon amaçlı olarak yapılır. Peki ama bu kapalı sistemdeki bitkileri kendi başlarına bırakırsanız ne olur? David Latimer aslında bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyordu.

Bitkiler Kapalı Bir Teraryumda Su Eklenmeden Ne Kadar Yaşayabilir?

Aslında bu sorunun cevabını aşağıdaki görselde görebiliyorsunuz. Kavanozun içindeki bitkiler o günden beri büyüyor ve büyümeye de devam ediyor. David Latimer’in “bir deney” olarak başlattığı bu ekosistem, 1960 yılında oluşturuldu. Sonrasında da kendisi aradan geçen sene zarfında sadece bir defa suladı. 1972 senesinde kavanozun ağzını açtı, bir bardak su ekledi, sonrasında da bir daha kavanozu ellemedi.

David Latimer'in Bitkileri Su Eklenmeden Yıllarca Nasıl Yaşadı?
Günümüzde emekli olan David Latimer farkında olmadan bir rekora da imza atmıştı. Konuyla ilgili en büyük sıkıntı, vazo içindeki CO2 miktarının fotosentezi sürdürmeye yetecek kadar olup olmadığıdır.. Muhtemelen gelecekte bir gün bu bitkiler bir biçimde solacaktır. Ancak bunca zaman boyunca varlıklarını sürdürmeleri de önemli bir başarıdır. Bu deney David Latimer’ın cam şişe içindeki mikrokozmosu olarak kayıtlara geçmiştir.

Latimer, dünyanın en eski teraryumu haline gelecek olan bir şeyi yapmayı planlamamıştı. Aslında sonucun fotoğrafını çekip etrafıyla paylaşana kadar da kimsenin bundan haberi olmamıştı. Bu, bitkilerin ne kadar devrim niteliğinde olduğunun ve şans verildiğinde nasıl hayatta kalabileceklerinin mükemmel bir örneğidir. Aynı zamanda bize Dünya’mızın oluşumu hakkında da bazı ipuçları sunmaktadır.

Peki ama nasıl?

David Latimer’inki gibi kapalı bir teraryum, Dünya’da gördüğümüz üç temel döngüyü kopyaladığı için işe yarar. Bunlar su döngüsü, oksijen döngüsü ve besin döngüsü biçimindedir. Öncelikle teraryumun kendi su döngüsü vardır. Şişienin kapağı kapalı için su dışarı kaçamaz. Bu durumda da su molekülleri içerde dolaşmaya devam ederler.

David Latimer'in Bitkileri Su Eklenmeden Yıllarca Nasıl Yaşadı?
Güneş olduğu müddetçe gezegenimizin doğal döngüleri yaşamın sürmesini sağlayacaktır.

Yani bitkiler terlemeyle kaybettikleri suyu bir su kaynağı gibi kullanır. Su btkinin kökleri tarafından emilir ve daha sonra yapraklarından dışarı atılarak kabın kenarlarında yoğunlaşır. Sonrasında da camdan süzülerek bir kere daha toprağa ulaşır.

Bitki aslında diğer tüm bitkilerin yaptığı şeyi yaparak hayata tutunmaktadır. Komposttaki aerobik bakteriler ölü bitki maddesini yiyerek bitkinin kullanması için daha besleyici toprak oluşturur. Bakteriler ayrıca bitkilerden salınan oksijeni de kullanarak bitkilerin fotosentez yapması için gerekli olan karbondioksite dönüştürürler.

Bu şekilde teraryum, gezegenimizdeki yaşamın kendisini nasıl sürdürdüğünü gösteren son derece basitleştirilmiş bir model görevi görüyor. Sonucunda ihtiyaç duyduğu güneş ışığını aldığı sürece yaşam bir biçimde kendi kendini sürdürmeye yeterli olacaktır.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir