Psikoloji

Dağınık Bir Masa Deha İşareti mi? Dağınıklık ve Yaratıcılık İlişkisi

“Eğer dağınık bir masa dağınık bir aklın işaretiyse, boş bir masa neyin işaretidir?” sözünü duymuş olabilirsiniz. Albert Einstein tarafından söylendiği iddia edilen ( Sözü söyleyen kişi, Dr. Laurence J. Peter‘dır.) ve aslında dağınıklığımızı ört pas etmek adına ardına saklandığımız bu söz size ne kadar uygun? Boş kahve fincanları ve dağınık kağıtların karmaşası arasında bilgisayarınıza yer bulmakta zorlanıyor musunuz? Yoksa çalışma alanınız bir minimalizm rüyası gibi mi?

Yaşam boyunca düzenlilik sanatı ve erdemi konusunda eğitiliriz. Çocukken bize temiz bir yatak odası, yetişkin olduğumuz zaman ise temiz bir ofis tutmamız söylenir durur. Atasözleri temizlik ve düzen hakkında bize öğütler verir. Günümüzün verimlilik uzmanları, masaları düzenli olduğunda insanların daha üretken oldukları konusunda ısrar eder.

Ama bilim bu konuda ne der? Ya tertemiz ev ve iş ortamlarımız yaratıcılığımızı engelliyorsa? Ya yeni fikirler bir düzensizlik durumunda gelişim gösteriyorsa?  Yaratıcı düşünme ile dağınık masalar arasında bir ilişki var mıdır?

Dağınıklık, Yaratıcılık ve Zeka
Çalışma masaları MS 1200 civarından beri hayatımızda var. Zaman içinde üzerinde kullandığımız teknoloji sürekli gelişti. Ancak masanın kendisi yani çekmeceler ve saklama bölmeleri ile birlikte düz yüzeyli bir çalışma alanı her zaman aynı kaldı. Ancak yaratıcılığın sırrı bu biçimde dağınık bir masa olabilir mi?

Dağınıklık, Yaratıcılık ve Zeka

Aslında bu konuda elimizdeki en önemli şahsiyet elbette Einstein. Onun ofisindeki karışıklık, evrenin keşfedilmemiş sırlarını açığa çıkarmasını engellemedi. Dağınıklığı ile bilinen tek tanıdık isim o değil elbette. Mark Twain, Thomas Edison, Samuel Johnson ve Steve Jobs da karmakarışık masalarda çalışarak tarihte iz bırakmayı başardılar. Aleni dağınıklıkları onlara herhangi bir biçimde zarar vermedi. Soru şu ki, yardımcı oldu mu?

Bu konuda en çok atıfta bulunulan araştırma 2013 yılına ait. Bu çalışmada, düzen ve düzensizliğin insan davranışı üzerindeki etkileri araştırıldı. Katılımcıların hem düzenli hem de düzensiz çalışma alanlarında çalışırken yeni fikirleri ne kadar iyi bulduklarını test edildi. Sonuçta ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Düzen takıntısı olan kişilerin sosyal gelenekleri takip etme eğilimleri daha fazlaydı.

Dağınıklık, Yaratıcılık ve Zeka
Einstein’ın Masası “‘Dağınık bir masa, darmadağın bir zihnin işaretiyse, o halde boş bir masa neyin işaretidir?”

Örneğin bir bağış yapılması gerektiğinde düzenli bir odada yaşamayı tercih edenler daha cömert davranabiliyordu. Atıştırmalıklar söz konusu olduğunda ise düzen takıntılı olanlar seçimlerini sağlıklı atıştırmalıklardan yana kullanmaktaydı.

Dağınıklık İle Yaratıcılık Arasında Bir İlişki Var mı?

Peki o zaman eşyalarımızı düzeltmeli miyiz? Yoksa dağınıklığa devam mı etmeliyiz? Yukarıda kısaca bahsettiğimiz çalışmanın ikinci bölümü ise aslında bu soruya cevap arıyordu. Araştırmacılar öncelikle katılımcılara pinpon topları verdiler. Sonrasında onlardan bu topların alternatif kullanımlarını düşünmelerini istediler. Tahmin edildiği gibi dağınık oda daha yaratıcı çözümlere ilham verdi.

Dağınıklık, Yaratıcılık ve Zeka
Steve Jobs ve ofisi. Belki de dahilerin karmaşık dosyalama sistemlerine kafa yormaktan çok daha önemli işleri vardır,

Aslında elbette yazıda dağınıklığa övgü yapmaya çalışmıyoruz. Buradaki fikir, yaratıcılığın, aslında tanımı gereği, gelenekten kopmayı gerektirmesidir. Orijinal düşünceler düşünmek ve özgün eserler yaratmak için daha önce kimsenin yapmadığı yerlere girmelisiniz. Görünüşe göre düzensizlik, bizi gelenekten uzaklaştırarak tam da bunu yapmamıza yardım ediyor.

Düzensiz Olmak da Düzenli Olmak Kadar Aslında Önemlidir

Lütfen bu yazıyı okuduktan sonra hemen odanızı dağıtmaya başlamayın. Sonucunda bir işe yaramayacaktır. Sadece şunu anlamaya çalışın. Olmadı bu yazıyı annenize/ ofis arkadaşınıza okutun. Düzensiz olmak da düzenli olmak kadar önemlidir. Peki, sonuç olarak düzenli mi yoksa dağınık bir masanız mı olmalı?

Araştırmacılara göre, her birinin kendine göre faydaları var. Temiz ve düzenli bir masada çalışmak, daha organize ve üretken olmanızı sağlar. Öte yandan, dağınık bir masada çalışmak geleneksel düşünme yöntemlerinin ötesine geçmenizi sağlar.

İngiliz ekonomist Tim Harford’un dediği gibi dünyamızı kategorize etme ve yapılandırma içgüdüsü güçlüdür. Sonucunda hiçbir amaca hizmet etmeseydi böyle bir içgüdü olmazdı. Ancak düzenliliğin yavanlıklarına bazen o kadar kapılıyoruz ki, dağınıklığın erdemlerini takdir etmeyi unutuyoruz. Kısacası düzeni bir kaide üzerine yerleştirebiliriz ancak bazen dağınıklığın içinde belirli bir sihir de olabilir. Galiba en iyisi arada bir yerlerde kalıp dengeyi sağlayabilmek.

Yazımızın sonunda göz atmak isterseniz: Biriktirme Hastalığı Yani İstifçilik Nedir? Collyer Kardeşlerin Hikayesi Size Bir Fikir Verecektir?


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir