Eğer bugün bir tane muz yediyseniz 0.1μSv (0.0001mSv) radyasyona maruz kaldınız. Yakınlarda bir göğüs röntgeni çektirdiyseniz yaklaşık 0,2 mSv radyasyon vücuduna temas etti. Ancak hemen endişelenmeyin. Bahsettiğimiz bu radyasyon seviyeleri insan vücudu için tamamen zararsızdır. Ancak pek olası olmasa da bir gün bir Fil Ayağı ile karşılaşmak zorunda kalırsanız o zaman endişelenmelisiniz.
Fil Ayağı bir insanı dakikalar içinde öldürebilen dünyanın en ölümcül radyoaktif maddesidir. Ancak elbette bahsettiğimiz şey sevgili dostlarımız fillerin ayakları değildir. Bahsettiğimiz şey Çernobil’deki nükleer reaktörden aşağı sızan katılaşmış radyoaktif lava verilen bir takma addır.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıllarda bir dizi talihsiz olay, tüm zamanların en kötü insan yapımı felaketlerinden birini yaşamamıza neden olmuştu. 26 Nisan 1986 günü dünya, Çernobil nükleer santralinde meydana gelen patlamayla bir kabus ile yüzleşmek zorunda kalacaktı.
Patlama neticesinde radyoaktif elementlerin çoğu çevreye dağılırken, bir kısmı da lav şeklinde çekirdekte eridi. Çernobil nükleer felaketi hakkında daha fazla bilgi için, Çernobil isimli diziyi izlemenizi öneririz. Bazı bilimsel hatalar içerdiği bilinse de bu dizi olanların yanı sıra dramatik sonuçları da daha iyi anlamanızı sağlayacaktır.
1986’da Kurchatov Enstitüsü’nden bilim insanlarından oluşan bir ekip, hasar gören dört numaralı reaktörün olduğu koridorda inanılmaz bir kütleyle karşılaştılar. Radyasyon yayılımından dolayı yaklaşamadıkları bu iki tonluk kütleye ‘fil ayağı’ adını verdiler. Bu devasa kütleye bu adı vermelerinin nedeni görüntüsünün bir file benzemesi idi. .
Çernobil’deki Fil Ayağı Tam Olarak Nedir?
Zararsız görünen katılaşmış lav yığınının dünyadaki en ölümcül şeylerden biri olduğuna inanmak zordur. Ancak gerçekten de bu kütle yanında 5 dakika duran herkesin acı çekerek ölmesini sağlama potansiyeline sahiptir. Fil Ayağı, saatte 8.000 röntgen gibi muazzam miktarda bir radyasyona maruz kalmanıza neden olur.
Yine de, aşağıdaki fotoğrafta yakınında bir araştırmacı görebilirsiniz. Ölümcül Fil ayağının yanında duran kişinin Artur Korneyev olduğu düşünülmektedir. Kendisi Fil Ayağı’nı defalarca ziyaret etmesine rağmen, herkesi şaşırtacak şekilde hala yaşıyor.
Neyse ki ilerleyen süreçte araştırmacılar daha sıkı önlemler alarak araştırmalarına devam ettiler. Bu gizemli kütleyi incelemek için uzmanların örnekler toplaması gerekiyordu, ancak kütle yok edilemez görünüyordu. Maddeyi parçalamak için matkaplar ve baltalar kullandılar ama işe yaramadı. Sonunda, bir tüfekle ateş ederek yüzeyin bir parçasını kırmayı başardılar.
Fil Ayağı Nasıl Oluşmuştu Ve Kimyasal Yapısı Neydi?
Fil Ayağı’nın oluşumu, patlamadan sonraki yarım saat içinde başladı. Önce kontrol çubuğunun zirkonyum kaplaması eriyerek 1850 santigrat derecenin üzerine çıktı. Daha sonra uranyum dioksit topaklarını çözdü. Sonucunda artık ortada sıcak bir metal çorbası vardı. Bu da kısa sürede önüne çıkan her şeyi eritecekti.
Günümüzde Fil ayağının Silikon dioksit, Titanyum, Magnezyum ve Uranyumdan oluşan katılaşmış bir kütle olduğunu biliyoruz. Ayrıca Fil Ayağı dışında, araştırmacılar dördüncü reaktörün kalıntıları içinde daha birçok benzer katılaşmış kütleye rastlamışlardır. Bu katılaşmış radyoaktif lav kütlelerinde, Çernobilit adını verdikleri yeni bir madde de keşfettiler. Bu ölümcül madde de Uranyum ve zirkonyumdan oluşan bir bileşiktir.
Bu arada araştırmacıların yıllar içinde ulaştıkları ilginç bir sonuç daha vardı. Yaptıkları analiz sonucunda buldukları şey beklenenden çok daha farklıydı. Buldukları şey, Fil Ayağı’nın nükleer yakıtın kalıntıları olmadığıydı. Buldukları şey temelde Corium idi.
Corium Nedir?
Yakıt içeren malzeme veya lav benzeri yakıt içeren malzeme olarak da adlandırılan Corium, bir nükleer erime kazası sırasında nükleer reaktör çekirdeğinde oluşan bir malzemedir. Sonucunda erimesi durdurulamayan çekirdekteki kütle reaktörün tabanına ulaşıp orayı da eritecektir. Bunun sonucunda da yeni bir kütle oluşacaktır.
Aslına bakarsanız Corium tarihte yalnızca beş kez doğal olarak oluştu. Bunlardan bir tanesi Çernobil’de, bir kez 1979’da Pensilvanya’daki Three Mile Island kazasında ve üç kez de Japonya’daki Fukushima Daiichi nükleer santral felaketinde gerçekleşti.
Fil Ayağı artık eskisi kadar radyasyon yaymıyor, ancak yine de çevresindeki herkes için tehdit oluşturuyor. Araştırmacılar, sağlıklarını riske atmadan daha ileri çalışmalar yürütmek için, laboratuvarda Fil Ayağı’nın kimyasal bileşiminin küçük miktarlarını kopyalamaya çalışıyorlar.
2020’de Birleşik Krallık’taki Sheffield Üniversitesi’nden bir ekip, doğal uranyumdan yaklaşık yüzde 40 daha az radyoaktif olan ve genellikle tank zırhı ve mermileri üretmek için kullanılan seyreltilmiş uranyum kullanarak Fil Ayağı’nın bir minyatürünü başarıyla geliştirmeyi başarmıştı.
Bununla birlikte, araştırmacılar, kopya tam bir eşleşme olmadığı için, buna dayalı herhangi bir çalışmanın şüpheyle yorumlanması gerektiği konusunda uyarıyorlar. Bunun yerine bilim insanları Fil Ayağı’nın yaratacağı olası felaketten kaçınmanın yollarını aramayı tercih ediyorlar.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Chernobyl’s Elephant’s Foot Is a Toxic Mass of Corium. Yayınlanma tarihi: 22 Temmuz 2021; Bağlantı: https://science.howstuffworks.com/
- How Dangerous Is The Elephant’s Foot? Yayınlanma tarihi: 4 Aralık 2022; Bağlantı: https://www.scienceabc.com/
- Discover The Elephant’s Foot, The Lethal Mass Of Radioactive Material In Chernobyl’s Basement. Yayınlanma tarihi: 17 Temmuz 2022; Bağlantı: https://allthatsinteresting.com
Matematiksel