Pek çok kişi, aslında bunu yapmaya hiç niyetleri olmasa bile, bir köprüden ya da uçurumdan atlamak için garip bir dürtü hissettiğini bildirmiştir. Her ne kadar bu düşünce şaşırtıcı gelse de, psikologlar bu durumu boşluğun çağrısı olarak isimlendiriyorlar ve nedenleri ile ilgili mantıklı bazı açıklamalar sunuyorlar.
Alfred Hitchcock’un Vertigo (1958) filminde intihar etmek isteyen Kim Novak’ı çan kulesinin kırk dökük merdivenlerinde koşarak yukarıya doğru takip eden James Stewart’ı donduran şey, baş dönmesi değildi. Hitchcock’un zekice kullandığı kamera, merdivenin aşağıdaki basamaklarını ön plana getiriyor ve bu da
ekranda görünen birleşme noktasının bize çekici görünmesini sağlıyor. Stewart’ın asıl korktuğu şey atlama dürtüsüne yenik düşmek.
1830’a kadar kimse duyguları gerçekten hissetmiyordu. Onun yerine tutkular, ahlaki hisler gibi başka şeyler hissediliyordu. Antik Yunan’ da bazıları öfkeyi, hastalıklı bir rüzgarın getirdiğine inanıyordu. Çölde yaşayan ilk Hıristiyanlar da can sıkıntısının, kötü niyetli şeytanlar tarafından ruha yerleştirildiğini düşünüyordu.
Duygu kavramının modern algısının kökleri 17. yüzyılın ortasında deneysel bilimin doğuşu ile ortaya çıktı. Asılan suçluların kadavralarını açıp inceleyen Londralı anatomi uzmanı Thomas Willis içimizi kaplayan sevincin ya da ellerimizi titreten gerginliğin, merkezinde beynin bulunduğu sinir sisteminin hassas örgüsünün işi olduğunu ileri sürdü. Sonunda 19. yüzyılın başında filozof Thomas Brown bedenin bu tip algıları için yeni bir sözcük gerektiğini öne sürdü ve “emotion” [duygu] kelimesini önerdi.
Her ne kadar duygu nedir? sorusunun cevabını tam olarak veremesek de bugün yüzlerce farklı duyguya sahip olduğumuzu biliyoruz. Bu yazımızda size anlatacağımız boşluğun çağrısı adı verilen duygu da bunların en ilginçlerinden birisi.
Boşluğun çağrısı nedir?
Muhtemel deneyimlemişsinizdir. Kimi zamanlarda aklımıza bazı sağlıksız düşünceler gelir. Mesela bir çatıda, köprüde ya da herhangi bir yüksek yerde durup “Ya atlarsam?” diye merak ettiniz mi? Eğer cevabınız evet ise İçiniz rahat olsun: Bu duygu yaygındır ve birçok insanın başına gelir. Bu, içinizin derinliklerinde karanlık ya da intihara meyilli bir şeyin olduğu anlamına gelmez. Bu dürtü birdenbire ortaya çıkar ve geldiği hızla ortadan kaybolur.
Fransızların bu sinir bozucu his için kullandıkları bir isim var: l’appel du vide, “boşluğun çağrısı”. Ve maalesef bunun neden olduğuna dair kesin bir cevap yok. Davetsiz düşünceler üzerine birkaç çalışma olmasına rağmen, bu özel fenomen çok daha az çalışılmış durumdadır. Konu hakkında bildiklerimizin çoğu ise Ohio’daki Miami Üniversitesi’nden April Smith tarafından yürütülen bir araştırmadan geliyor.
Çalışma 431 üniversite lisans öğrencisi üzerinde gerçekleştirildi ve sonucunda intihar düşüncesi yaşamadığını bildirenlerin yarısından fazlası bu deneyimi yaşadıklarını dile getirdi. Farklı zihinsel sağlık geçmişine sahip bu öğrenciler ile yaptıkları çalışmadan elde ettikleri sonuca göre de araştırmacılar bu durumun zihnin hayatı takdir etmesini tuhaf (ve görünüşte paradoksal) yolu olduğu sonucunda vardılar. Diğer bir deyişle boşluğun çağrısı tehlikenin bize ne kadar yakın olduğunu hatırlatmak için beynimizin bize oynadığı kötü bir oyun.
Üstelik bu duygunun ortaya çıkması için illa bir yüksek binaya da gerek yok. Boşluğun çağrısının yaygın örnekleri arasında bir tren veya metro platformuna atlamayı düşünmek, direksiyonu aniden uçuruma doğru çevirmek veya bir tekneden derin sulara atlamayı düşünmek gibi ürkütücü başka şeyler de yer alır.
Peki bu düşüncelerin bir anlamı var mı?
Bunun nedenini anlamak için şöyle düşünün. Bir uçurumun kenarında yürürken çoğu zaman refleks olarak uçurumun kenarından geri adım atarsınız. Bu tepkiniz istemsizdir, uçurum hayatta kalmanıza yönelik bir tehdittir. Dolayısıyla vücudunuz ne pahasına olursa olsun bundan kaçınmak isteyecektir. Bu nedenle yüksek bir yerden aşağıya baktığınızda veya potansiyel olarak tehlikeli başka bir durumda olduğunuzda, beyniniz “Geri çekil!” gibi bir uyarı sinyali gönderir.
Bu sinyal hızlı bir şekilde gerçekleşir ve belki de nedenini anlamadan içgüdüsel olarak geri çekilirsiniz. Daha sonra, olanları düşündüğünüzde, yanlışlıkla güvenlik uyarısının aslında bir atlama arzusu (veya elinizi ateşe sokma) olduğunu varsayabilirsiniz.
Ancak gerçekten ölmek ya da kendinize zarar vermek istemiyorsanız neden atlamayı hayal edesiniz ki? Burada devreye kaygı duyarlılığı giriyor. Araştırmacılar, kaygı düzeyi yüksek kişilerin bu belirtileri yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu söylüyor. Kaygı duyarlılığı yüksek olan kişilerde ölüm korkusu daha fazlasıdır. Bu kişilerin, beynimizin bize yolladığı ölüm sinyalini yanlış yorumlama olasılığı daha yüksektir.
Sonuç olarak
Boşluğun çağrısı çok sık olup takıntılı hale gelmediği sürece endişelenecek bir durum değildir. Ancak bu bu düşünceler tekrarlanmaya başlarsa bir terapiste danışmak faydalı olacaktır. Boşluğun çağrısı gibi bir duygu hissettiğinizde endişelenirseniz, bu düşüncelere verdiğiniz tepkinin size ne söylediğini düşünün. Sonucunda bir pencereden veya çıkıntıdan uzaklaşarak, metro raylarına fazla yaklaşmayarak ve bunları asla yapmayacağınıza dair kendinize güvence vererek, yaşamaya devam etme arzunuz doğrultusunda hareket ediyorsunuz.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- The Call of the Void: why you sometimes feel like jumping from high places. Yayınlanma tarihi: 14 Mart 2023. Kaynak site: ZME Science. Bağlantı: The Call of the Void: why you sometimes feel like jumping from high places
- Teismann, T., Brailovskaia, J., Schaumburg, S. et al. High place phenomenon: prevalence and clinical correlates in two German samples. BMC Psychiatry 20, 478 (2020). https://doi.org/10.1186/s12888-020-02875-8
- Hames JL, Ribeiro JD, Smith AR, Joiner. TE Jr. An. Urge to jump affirms the urge to live. An empirical examination of the high place phenomenon. J Affect Disord. 2012 Feb;136(3):1114-20. doi: 10.1016/j.jad.2011.10.035. Epub 2011 Nov 25. PMID: 22119089.
- Mann, J. J., Waternaux, C., Haas, G. L., & Malone, K. M. (1999, February 1). Toward a Clinical Model of Suicidal Behavior in Psychiatric Patients. American Journal of Psychiatry. American Psychiatric Association Publishing.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel