Günlük Hayatın Felsefesi

Felsefe Sohbetlerine Katılabilmek İçin Bilmeniz Gereken 10 Felsefe Okulu

Tarih boyunca pek çok felsefe okulu ortaya çıkmıştır. Ancak burada bahsedilen “okul” kavramı, günümüzde olduğu gibi resmi bir eğitim kurumu anlamında değil, belirli bir düşünce etrafında toplanan bir ekol olarak anlaşılmalıdır.

felsefe okulu

Dünyadaki ilk felsefe okulu Assos’ta kurulmuştur. M.Ö. 348-345 yılları arasında Aristoteles, Kral Hermias’ın daveti üzerine buraya gelmiş ve öğretilerini yaygınlaştırmak amacıyla bu okulu açmıştır. Zamanla, farklı felsefi görüşlerin yayılmasıyla birlikte, bazıları birbirinin devamı niteliğinde, bazıları ise karşıt düşünceler temelinde birçok felsefi akım ortaya çıkmıştır.

Bu ekoller, insan doğasından evrene, bilgiye ve ahlaka kadar pek çok konuda düşünsel temeller oluşturmuştur. Felsefe tarihindeki okul ve akımların sayısı bir yazıya sığmayacak kadar fazladır. Ancak, bu yazıda 10 önemli felsefe okulunu ele alacağız.

Nihilizm

Felsefe Sohbetlerine Katılabilmek İçin Bilmeniz Gereken 10 Felsefe Okulu
Millais, Ophelia (1851)

19. yüzyıl Avrupa’sında Friedrich Jacobi, Max Stirner, Søren Kierkegaard, Ivan Turgenev ve bir dereceye kadar Friedrich Nietzsche gibi önde gelen düşünürlerin etkisiyle şekillenen Nihilizm, Latince’de “hiçbir şey” anlamına gelen “nihil” kelimesinden türetilmiştir ve muhtemelen felsefenin en karamsar okullarından biridir.

Nihilizm, hayatın özünde anlamsız olduğunu ve hiçbir şeyin gerçekten önemli olmadığını savunarak hükümet, din, hakikat, değerler ve bilgi de dahil olmak üzere tüm otorite biçimlerini sorgular. Kimi nihilistler için bu öğretiler tamamen reddedilmesi gereken bir çıkmaz gibi görünse de, bazıları için her türlü ön kabulden arınmış olmak özgürleştirici bir olasılık sunar. Devamında Nihilizm, daha az karamsar olan Varoluşçuluk ve Absürdizm felsefi tarzlarının yolunu açtı.

Varoluşçuluk

sartre-
En ünlü varoluşçu filozoflardan birisi olan Jean-Paul Sartre aynı zamanda roman, oyun ve biyografi yazarıdır.

Varoluşçuluk, Avrupa’da ortaya çıkan ve İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı olaylarının ardından, sistematik felsefeye karşı bir tepki olarak gelişen bir felsefe okuludur. Kısa sürede büyük bir popülerlik kazanan bu düşünce akımı, bireyin özgürlüğü, sorumluluğu ve öznel deneyimini merkeze alır.

Søren Kierkegaard, varoluşçuluk terimini hiç kullanmamış olsa da, genel olarak bu felsefe okulunun ilk temsilcisi olarak kabul edilir. Kierkegaard’a göre insan, kendi anlamını yaratma sorumluluğuyla yüzleşmeli ve seçim yapma zorunluluğunu kabullenmelidir. Onun düşünceleri, bireyin Tanrı karşısındaki varoluşsal kaygısı ve özgürlükle gelen belirsizlik etrafında şekillenmiştir.

Varoluşçuluk, zamanla Jean-Paul Sartre, Albert Camus, Simone de Beauvoir ve Martin Heidegger gibi filozofların katkılarıyla genişlemiştir. Sartre, insanın özgürlüğünün mutlak olduğunu ve “varoluşun özden önce geldiğini” savunarak bireyin kendi değerlerini yaratmasının kaçınılmaz olduğunu öne sürmüştür. Camus ise, yaşamın doğası gereği absürd olduğunu ancak insanın yine de anlam arayışını sürdürmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Stoacılık

Stoacılık, Antik Yunan’da doğmuş ve günümüze kadar etkisini sürdüren bir felsefe okuludur. Temelinde, dünyanın insanın isteklerine göre şekillenmediği gerçeğini kabul etmek ve bu doğrultuda bir yaşam biçimi geliştirmek yatar. Stoacılar, bireyin kontrolü dışındaki olaylara direnmek yerine onları olduğu gibi kabul etmesi gerektiğini savunur.

Bu felsefenin temel düşüncesi, evrendeki her şeyin bir amacı olduğu ve insanın da kendi amacını keşfetmesi gerektiğidir. Stoacılar, kişisel sorumluluk, akıl ve erdem gibi kavramlara büyük önem verir. Onlara göre, insan ancak doğaya uygun bir yaşam sürerek gerçek mutluluğa ulaşabilir. Stoacılığın önemli temsilcileri arasında Zenon, Cleanthes, Chrysippus, Seneca, Epiktetos ve Marcus Aurelius bulunmaktadır. Öğretileri, insanın içsel huzuru bulmasını ve dış etkenlerden bağımsız bir ahlaki duruş geliştirmesini hedefler.

Hazcılık

epikür
Epikür felsefesi hazcı bir felsefedir. Ancak hazcılığı genellikle ahlaksızlık, sefahat ve kötülükle ilişkilendirirken, Epikür daha ılımlı bir yaklaşım benimser. 

Hazcılık ya da hedonizm, hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu ve insan eylemlerinin temel amacının hazza ulaşmak olması gerektiğini savunan bir felsefe okuludur. Bu anlayışa göre, sürekli olarak haz verene yönelmek en doğru yaşam biçimidir. Bir hedonist, hazzı en üst düzeye çıkarmayı ve acıyı en aza indirmeyi amaçlayan kişidir. Bu okul, mutluluğu genellikle haz ile eş anlamlı görür. Bireyin en yüksek iyiye ulaşabilmesi için haz ilkesine göre hareket etmesi gerektiğini öne sürer.

Hedonizmin kökleri oldukça eskidir. İlk kez, Aristippos tarafından kurulan Kirene Okulu ile MÖ dördüncü yüzyılda sistematik bir düşünce biçimi hâline gelmiştir. Ancak bu fikir, yalnızca Antik Yunan ile sınırlı kalmamış, Mezopotamya’da yazıya geçirilen en eski eserlerden biri olan Gılgamış Destanı’nda da kendine yer bulmuştur.

Mantıksal Pozitivizm

karl popper
Karl Popper

Mantıksal pozitivizm, 1920’lerde ortaya çıkmış ve bilimsel bilginin tek gerçek bilgi türü olduğu fikriyle şekillenmiştir. Bu felsefi hareket, metafiziksel ve geleneksel doktrinleri anlamlı bir temele sahip olmadıkları gerekçesiyle reddetmiştir. Ona göre, bir önerme ya gözlemlerle doğrulanabilir olmalı ya da matematik ve mantık gibi analitik ifadelerle çelişkisiz biçimde tanımlanmalıdır.

Bu okulun, özellikle Karl Popper ve Ludwig Wittgenstein gibi filozoflar üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Hareketin önde gelen isimleri arasında Bertrand Russell ve Viyana Çevresi üyeleri de yer alır. Ancak zamanla, Popper’ın yanlışlanabilirlik ilkesi gibi yaklaşımlar mantıksal pozitivizmin katı doğrulama anlayışına meydan okumuş ve bu felsefe okulu giderek etkisini kaybetmiştir.

Taoculuk

Ying-Yang sembolü

Taoizm, Antik Çin’de ortaya çıkmış ve temelleri Laozi’nin yazılı eseri Dao De Jing’e dayanan bir felsefe okuludur. Uyum ve denge kavramlarına odaklanan bu öğreti, evrenin doğal akışıyla uyum içinde yaşamanın önemini vurgular. Taocu düşünce, zıtlıkların birbiriyle olan ilişkisini ve evrendeki dinamik dengenin doğasını anlamaya çalışır.

Bu anlayış, diyalektik düşünceyle de örtüşür. Diyalektik, olgular veya fikirler arasındaki çelişkileri çözümlemeye çalışan bir felsefe alanıdır. Taoizm de benzer şekilde, dünyadaki tüm unsurların birbirine bağlı olduğunu ve karşıtlıkların birbirini tamamladığını savunur. Bu düşüncenin en bilinen simgesi Yin-Yang sembolüdür.

Taocu inanca göre, evren dengeli bir bütündür. Denge, ch’i olarak adlandırılan temel enerji tarafından yönlendirilir. Bir kişi, bu doğal akışla uyumlu olduğunda Tao ya da “Yol” ile hizalanmış kabul edilir.

Rasyonalizm

Rasyonalizm, bilginin kaynağını duyularda değil, akılda gören bir felsefe okuludur. Bu anlayışa göre insan zihni, doğuştan gelen ilkeler ve yetilerle donatılmıştır. Evreni oluşturan tüm nesneler hakkında kesin bilgiye ulaşmak için yalnızca bu ilkelere uygun biçimde mantığımızı kullanmamız yeterlidir.

Rasyonalist filozoflara göre, matematik ve mantık bilgileri akla dayalı olduğu için değişmez. Aynı yöntemle evrenin temel gerçekleri de keşfedilebilir. Rasyonalizmin temel dayanağı, kesin bilginin ancak akıl yoluyla elde edilebileceğidir. Bu görüşü savunan düşünürler arasında Sokrates, René Descartes ve Spinoza yer almaktadır.

Budizm

Budizm, dünya çapında 507 milyondan fazla takipçisiyle en yaygın dördüncü dindir. Bu öğreti, MÖ 6. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkmıştır. Teist olmayan bir din olup, yaratıcı bir Tanrı inancını içermez. Kurucusu, Hindu prensi Siddhartha Gautama’dır. Budist öğretiler, Sanskritçede “gerçeklik hakkındaki gerçek” anlamına gelen Dharma kavramına dayanır.

Doğmatik inanç sistemlerine sıkı sıkıya bağlı kalmayan bu öğreti, bireyin kişisel farkındalığını geliştirmesine ve doğrudan deneyime dayalı bir anlayışa yönelmesine olanak tanır. Bu nedenle, birçok kişi tarafından yalnızca bir din değil, aynı zamanda bir felsefe okulu olarak da kabul edilmektedir.

Kinizm

Sinizm diğer adıyla Kinizm, antik Yunanistan’ın Sokratik döneminden bir felsefe okuludur. Kinikler, sahip olduğumuz şeyleri ve alışkanlıklarımızı terk edip, yalnızca temel biyolojik gereksinimleri önceleyerek, daha çok hayvanlara benzer bir yaşamı benimsememiz gerektiğini savundular. Bu, sağlık, zenginlik, güç ve şöhret için tüm geleneksel arzuları reddetmek ve her türlü mal ve mülkten uzak bir hayat yaşamak anlamına gelmektedir.

Kinikler, uygarlığın getirdiği yapay tuzakların insan ruhunu bastırdığını, köleleştirdiğini ve alçalttığını savundular. Platon ve onun okulu Akademi’nin öğretilerinin, gösterişçi ve anlamsız olduğuna inandılar. Kiniklere göre, yalnızca temel gereksinimlerimizi karşılayarak mümkün olduğunca doğaya dönmeliydik.

Felsefi bir hareket olarak Kinizm’in kurucusu, genellikle, 5. yüzyılın başlarında Sokrates’in en önemli öğrencilerinden biri olan Antisthenes (MÖ 445 – 365 ) olarak kabul edilmektedir. Ancak elbette bir çok kişi için kinizm en çok Sinoplu Diogenes ( Diyojen) ile ilişkilidir.

Septisizm

Kuşkuculuk, septisizm ya da şüphecilik, her tür bilgiyi sorgulayan, bunların temellerini ve kesinliklerini irdeleyen bir felsefe okuludur. Bilginin mutlak doğruluğunu reddeden bu anlayış, insanın gerçeğe ulaşma konusunda doğuştan gelen sınırları olduğunu savunur. Tüm zamanların en ünlü ve en radikal şüphecilerinden biri Pyrrhon’dur.

Pyrrhon’un felsefesinin temelinde, hiçbir şeyin kesin olarak bilinemez olduğu fikri yatar. Ona göre, doğru olduğuna inanılan şeyler her zaman sorgulanmalıdır, çünkü insan yanılgıya açıktır. Şüpheciliğin temel öğretisini şu cümleler özetler. “Hiç kimse bir şey bilemez, hatta bu bile kesin değildir. Doğru olduğuna inandığınız şeylere güvenemezsiniz çünkü yanılıyor olabilirsiniz. Bu nedenle yapabileceğiniz en iyi şey, açık fikirli olmayı sürdürmektir. Kendinizi bir düşünceye adarsanız, hayal kırıklığına uğrarsınız.”


Kaynaklar ve ileri okumalar

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir