Tıp ve Sağlık

Çığır Açan Bir İlaç Ve Bir Trajedi: Talidomit (Thalidomide) Faciası

Bir ilacın piyasaya tedavi amaçlı olarak sürülebilmesi için bilimsel yöntemler ile test edilmesi gereklidir. Aksi halde ilacın kısa ve uzun süreli yan etkileri dönüşü olmayan sorunlara neden olma potansiyeline sahiptir. Bu konudaki farkındalığımızı geliştiren olaylardan biri 1950’lerde gerçekleşti.

Günümüzde Talidomit (Thalidomide) faciası olarak bilinen bu olay sadece insanların hayatlarını değiştirmekle kalmadı. Aynı zamanda ilaç testlerinin ve yan etkilerin raporlanmasının daha sıkı biçimde yapılması gerektiğini bizlere acı biçimde öğretti.

Thalidomide faciası bilim dünyasında ve tıp tarihinde trajedi olarak akıllarda kaldı

1940’larda penisilinin bulunmasının ardından araştırmacılar yeni ilaçların geliştirmesine odaklandılar. Bu dönemde düzinelerce geniş spektrumlu antibiyotik ortaya çıktı. Bu, insanlığı yüzyıllardır rahatsız eden bulaşıcı hastalıkların artık kısa bir sürede tedavi edilebileceği anlamına geliyordu.

Halkın tıbbın ilerlemelerine duyduğu heyecan bu dönemde çok artmıştı. Sonrasında 1954’te antipsikotik ilaçlar piyasaya çıkmaya başladı. ( Thorazine ve Serpasil isimleri ile satılmaktaydı). Doktorlar başlangıçta bunları kullanmakta isteksizdiler. Ancak birkaç yıl içinde, sakinleştiriciler ve antipsikotikler, şiddetli ruhsal bozuklukların tedavisinde geniş çapta kabul gördü.

Bu ilgiyi sakinleştirici olarak tanımlayabileceğimiz ilaçlar takip etti. Bu anlamda piyasaya çıkan ilk ilaç 1955 yılında meprobamat (Miltown ve Equanil isimleri ile satılmaktaydı) oldu. İlaç kaygı ve stresi tedavi edebileceğini iddia ediyordu. Bu ilaçlar Amerika’da hızla yaygınlaşmaya başladı. Kısa zamanda en çok satan ilaçlar haline geldi. 1957’de tüm yeni reçetelerin üçte biri Miltown veya Equanil içermekteydi.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken tek sorun arka plandaki tıbbi araştırmalar konusundaki eksikliklerdi. Sonuçta, 1950’lerde bilim insanları bir ilacın plasenta korumasından geçip rahimdeki bir fetüse zarar verebileceğini bilmiyorlardı.

Bu nedenle hamilelik dönemi için ilaç kullanımları sıkı bir kontrolden geçirilmiyordu. Hatta tam tersine araştırmacılar, sakinleştiricilerin uykusuzluk, sabah bulantısı ve kusmayı tedavi etmek için hamilelikte kullanıma uygun olduğunu bildirmekteydi. Bunun bedeli ise acı olacaktı.

Thalidomide İlacının Piyasaya Sürülmesi

Talidomit ilk olarak Mart 1954’te kuzeybatı Almanya’da küçük sabun ve parfüm üreticisi şirket olan Chemie Grünenthal’de kimyagerler tarafından sentezlendi. İlacın doz aşımı durumlarda bile yalnızca derin uykuya neden olduğu gözlemlendiğinden sakinleştirici olarak kullanılmaya başlandı.

Grünenthal, ilacı Kasım 1956’da grip tedavisi için “Grippex” markası altında pazarlamaya başladı. Ancak Ocak 1957’de şirket, ilacı stres ve kaygıyı azaltmak için gündüz kullanımı için “Contergan” ve uykusuzluk sorunu için “Contergan forte” olarak pazarlamaya başladı.

Firma, 1957’de hamile kadınlarda uyku sorunları ve sabah bulantıları için ilacın kullanılabileceğini duyurdu. Dünya çapında giderek daha fazla ilaç şirketi, bu ilacı üretmeye ve pazarlamaya başladı. Savaş sonrası Almanya, hızlı ekonomik büyümenin tadını çıkarıyordu. Ancak aynı zamanda ülkenin dönüşen ekonomisi nedeniyle toplum arasında stres de artıştaydı. Bu nedenle bu ilaç bir anda kurtarıcı görevi gördü ve kısa zamanda ülkenin en iyi yatıştırıcısı oldu.

Thalidomide, farmasötik tedaviler için yaygın ilginin olduğu bir dönemde geliştirildi. 1956’dan itibaren ilaç sağlıklı yetişkinler, kaygı veya uykusuzluktan şikayet eden hastalar, emziren anneler ve çocuklar üzerinde test edildi. Alman tıp dergilerinde yayınlanan araştırmalar, katılımcıların genel olarak memnun olduğunu bildirdi. Bunlar talidomidin sakinleştirici olarak güvenli ve etkili olduğunu ispatladı. Tek sorunu bu ilacın hamile kadınlar üzerinde test edilmemesi idi.

Talidomit’ın Yan Etkilerinin Anlaşılması

1959 yılının Ekim ayının başlarında, talidomidin Alman pazarına girmesinden neredeyse üç yıl sonra, nörologlar Ralf Voss ve Horst Frenkel, ellerinde ve ayaklarında uyuşma ve sinir iltihabından kaynaklanan ağrıdan şikayet eden birkaç hasta gördü.

Zamanla, başka yan etkiler ortaya çıkmaya başladı. Periferik nöropati, halsizlik, kabızlık, baş ağrısı ve kas ağrıları kısa sürede yaygın şikayetler haline geldi. Ancak asıl yıkıcı olay bu ilacı kullanan hamile kadınların doğum yapmasından sonra oldu.

1950’lerde ve 1960’ların başında, sabah bulantısı için Talidomit, kullanan anneler, uzuvları bozuk veya kolları ve bacakları eksik olan bebekleri doğurmaya başladılar. Sonraki birkaç yıl içinde ise 10.000’e yakın bebek, phocomelia (uzun kemiklerin eksikliği veya yokluğu ile el ve ayakların doğrudan gövdeye ekli bulunması) veya uzuv anomalisi ile doğmuştu. Hatta birçoğu doğduktan sonra fazla hayatta kalamamıştı.

Thalidomid’in gebelerde kullanımına bağlı olarak yaklaşık 2.000 bebeğin ölümüne, 15.000 kadar
bebeğin ise gelişimsel sorunlarla doğmasına neden olduğu düşünülüyor. Talidomit faciası bilim dünyasında ve tıp tarihinde trajedi olarak akıllarda kaldı. Görsel Kaynak:https://www.standard.co.uk

İlaç 49 ülkede farklı isimler ile satılmaya başlamıştı. Bu nedenle bu ilaç ile doğum anormallikleri arasındaki bağ ancak 5 yılda ortaya çıktı. Bu esnada doktor Hans-Rudolf Wiedemann 27 bebek vakasını anlatan bir makale yayınladı.

Sonunda ciddi yan etkiler medyanın da yardımıyla tüm dünyada duyulmaya başlandı. İlerleyen süreçte yapılan çalışmalar, ilacı hamileliğin erken döneminde alan kadınların, fiziksel anormallikleri olan bir çocuğa sahip olma riskinin yüksek olduğunu kanıtladı. Sonunda 26 Kasım 1961’de ilaç resmen geri çekildi. Ancak birçok ecza dolaplarında bir süre daha varlığını sürdürdü.

İlacın korkunç yan etkileri ortaya çıktıktan sonra, ilacı satış için ruhsatlandıran bazı ülkeler ilaç firması aleyhine tazminat davası açtı. Bu ilacın pazarlama ve dağıtımı için onay vermeyen bir kaç ülke vardı. Bunlardan bir tanesi ABD iken diğeri de Türkiye idi.

Talidomit Faciasının ardından kusurlu doğan bebekler, ilerleyen yaşlarda çeşitli kemik rahatsızlıklarına ve ciddi kalp hastalıklarına yatkınlıkla yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldılar.

Talidomit Faciasının Ardından Sebebi Anlaşılacaktı

Bu trajedinin temellerini ilk defa Pasteur tarafından yaşam süreçlerinde olduğu keşfedilen simetri farkı oluşturuyordu. Pasteur bu simetriyi,”kiralite”, yani sol-sağ simetrisi olarak adlandırmıştı. Chemie Grünethardaki kimyagerler, Thalidomide’i üretirken aynı molekülün bir solak, bir de sağlak olarak adlandırdıkları iki farklı versiyonunu kullandılar.

Ancak, Pasteur’ün yüz yıl önce ortaya koyduğu gibi, bu iki molekülün aslında çok farklı etkileri vardı. Saglak Thalidomide zararsızken (sonraları etkisiz olduğu da anlaşıldı) solak Thalidomide, bedende yüzgeç benzeri eller gibi korkunç deformasyonlara yol açıyordu.

Thalidomide Derneği, 1962 yılında talidomit ilacından etkilenen çocukların ebeveynleri tarafından kuruldu. Derneğin asıl amacı, karşılıklı destek ve sosyal ağ sağlamak ve tazminat aramaktı. 1968’de Chemie Grünenthal Almanya’da yargılandı. Şirket davayı mahkeme dışında çözdü. Alman mağdurlara tazminat ödenmesi için düzenlemeler yapıldı. Hiç kimse herhangi bir suçtan suçlu bulunmadı.

Contergan bazı eyaletlerde uyarı etiketleri taşımaya başlamıştı.

1964’te, Japonya’da talidomidin piyasadan son olarak çekilmesinden sadece iki yıl sonra, İsrailli doktor Jacob Sheskin, ilacın cüzzamın neden olduğu deri lezyonlarını tedavi edebileceğini buldu.

Başlangıçta uykusuzluk, gerginlik ve sabah bulantısı gibi yaşamı tehdit etmeyen durumlar için bir tedavi olan talidomidin olası kullanımları artık kemik iliği kanseri (multipl miyelom), lupus ve AIDS’in neden olduğu ülserler dahil olmak üzere çeşitli durumları içerecek şekilde genişlemiştir.

Sonuç Olarak;

Günümüzde doktorlar, potansiyel zararları hakkında tam bilgi sahibi olarak ilacı reçete etmeye devam etmektedir. Ancak doğurganlık çağındaki kadınların ilacı almaları önerilmemek de ve konu hakkında detaylı bilgilendirmeler yapılmaktadır. ( Göz atmak isterseniz: Adderall, Ritalin Ve Diğerleri: Bu Nootropik İlaçlar Bizi Daha Akıllı Yapar mı?)

Thalidomide Faciası hükümetleri ve tıbbi yetkilileri ilaç ruhsatlandırma politikalarını gözden geçirmeye zorladı. Sonuç olarak tüm dünyada ilaçların pazarlanma, test edilme ve onaylanma sürecinde değişiklikler yapılacaktı. Önemli bir değişiklik, ilaçların piyasaya sürülmeden önce yalnızca hayvan testleri temelinde onaylanamaması oldu. (Thalidomide hayvan testlerini başarı ile geçmişti.)


Kaynaklar ve İleri Okumalar:

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir