İnsanlar genellikle “bilgi güçtür” derler. Ancak kimi zamanlarda bilgi bir kişinin laneti olma potansiyeline de sahiptir.
“Bilginin laneti” veya “uzmanlığın laneti”, belirli bir konuda herkesin bizim bildiğimiz kadar çok şey bildiğini varsaydığımız zaman karşılaşacağımız bilişsel bir önyargıdır. Bu bizim zaten iyi bildiğimiz bir işi, bir başka insanın ilk defa öğrenmesinin veya gerçekleştirmesinin ne kadar süreceğini küçümseme eğilimimizdir.
Ne yazık ki öğretmenler de genelde bu yanılsamayı sıklıkla yaşarlar. Türev anlatan bir matematik öğretmeni, kendisini yeni başlayan ve konuyu öğrenmekte zorlanan öğrencinin yerine koyamaz. Aslında kişinin uzmanlık derecesi ilerledikçe lanet daha da belirginleşmeye başlar. Eğitmenler kendi alanlarında geniş bir uzmanlığa sahip oldukça onların anladıkları ile öğrencilerinin anladıkları arasındaki kopukluk artma eğilimi gösterir. Bilginin lanetinin yaş ilerledikçe artma eğiliminde de olduğu gösterilmiştir.
Bilginin Laneti Neden Gerçekleşir?
Gerçekten de bir şeyi öğrendikten sonra, onu bilmediğimizi hayal etmek ya da bilmeyen birinin bakış açısından bakmak çok zordur. İnsanlar bildikleri bir şeyin diğerleri tarafından da bilindiğini veya bilginin anlaşılmasının aslında olduğundan daha kolay olduğunu varsayma eğilimindedir.
Bir şeyi ne kadar iyi bilirseniz bunu öğretmesi de o kadar zor olur. Belli alanlarda uzmanlaştıkça bu alanlardaki modelleriniz daha karmaşıklaşır. Örneğin bir fizikçi işinde karşılaştığı çeşitli türlerdeki problemleri çözmek için kullanacağı fizik prensiplerinin zihinsel bir kütüphanesine sahiptir. Bu sayede karşısına çıkan problemleri temel prensiplerine göre kolayca sıralayacaktır.
Ancak acemi birisi için bu henüz geçerli değildir. Bu fizikçi, fizik dersinde belirli bir problemi Newton mekaniği yardımıyla açıklayabilir. Ancak öğrencilerinin, altta yatan adımlarda henüz uzmanlaşmadıklarını unuttuğu için sonuç anlaşılmayan bir ders olacaktır.
Bir profesörün kendisi için basit olan bir şeyi öğrencilerinin kolaylıkla anlayacağını varsayması üst biliş hatasıdır. Bu kendi bildiği ile öğrencilerin bildiğinin eşleşmesine dair yanlış hükümden kaynaklanır. Bu nedenle de bir öğrencinin yeni kavramları özümserken zorlandığı şeyleri en iyi bilen kişi bir profesör değil bir başka öğrenci olacaktır.
Bilginin laneti etkisi, çoğu zaman, böyle olacağı başından belliydi şeklinde anılan ve olay olunca sanki olay gerçekleşmeden önce daha tahmin edilebilirmiş gibi gördüğümüz geri görüş ön yargısının yakın akrabasıdır
Bilginin Laneti Çalışmalarla da Kanıtlanmıştır
Konu ile ilgili ilk çalışmaları 1975’te Amerikalı psikolog Baruch Fischhoff gerçekleştirdi. Fischoff’un çalışmasından yola çıkarak, “bilginin laneti” terimi ilk olarak ekonomistler Colin Camerer, George Loewenstein ve Martin Weber’in 1989 tarihli “Ekonomik ortamlarda bilginin laneti: Deneysel bir analiz” başlıklı makalesinde kullanıldı.
Sonrasında da 1990’da Stanford’da psikoloji yüksek lisans öğrencisi olan Elizabeth Newton, artık bilginin lanetinin klasik bir örneği olan bir deney geliştirdi. Deneyde bir kişi kafasının içinde çok yaygın bir melodi çalar ve bunu elleriyle ritim olarak tutar. Diğer kişi ise dinlemek ve doğru melodiyi tahmin etmek zorundadır. Her melodi yirmi beş parçalık sabit bir listeden gelmektedir. Bu yüzden bunu tahmin etmenin istatistiki oranı yüzde 4’tür.
Ancak masaya tıklayarak kafasındaki melodiyi çalanlar her seferinde diğer kişinin melodiyi yüzde 50 ihtimalle doğru tahmin edeceğini varsaydılar. Ancak aslında dinleyiciler şarkıların sadece %2.5’lik kısmını doğru bilebildi. Bu oran, tıklayıcıların en kötümser tahmini olan %10’dan bile çok daha düşüktü. Sonucunda bilginin laneti nedeniyle dinleyicilerin ne kadar iyi tahmin edebileceğini fena halde abartılmıştı.
Yetkin olmayan insanlar, gelişmek için gerekli becerilere sahip değildir. Çünkü yetkinlik ve yetersizlik arasındaki farkı ayırt edemezler. Üst bilişi özellikle ilgilendiren bu olaya, psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’in isimlerinden yola çıkarak Dunning-Kruger etkisi adı verilmiştir.
Araştırmaları, yetersiz insanların kendi becerilerini abarttıklarını bizlere göstermiştir. Ancak gördüğünüz gibi bilginin laneti bu durumun tam tersidir. ( Detaylar için: Dunning Kruger Etkisi: Cahil İnsanlar Neden Daha Fazla Özgüvene Sahiptir?)
Bilginin Laneti ile Nasıl Baş Edebilirsiniz?
Bu sorun ile başa çıkabilmek için iletişiminizi yavaşlatmaya çalışın, varsayımlardan kaçının ve konuştuğunuz kişiyle empati kurun. Kendinize, neden bahsettiğinizi gerçekten bilip bilmeyeceklerini ve konuya gerçekten sizin kadar aşina olup olmadıklarını sorun.
Sadece ana noktayı değil, anlaşılması gereken daha küçük becerileri ve gerçekleri de düşünün. Laneti bozmak için biraz daha fazla çalışmanız, kendinizi diğer kişinin yerine koymanız ve konuşurken biraz daha dikkatli düşünmeniz gerekecektir. Ancak farkındalık ile bu elbette mümkündür. Yazının devamında göz atmanızı öneririz. “Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir”: Sokrates Bu Sözle Ne Anlatmak İstemişti?
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Curse of Knowledge. Bağlantı: https://thedecisionlab.com/
- What’s the Curse of Knowledge, and How Can You Break It?. Yayınlanma tarihi: 28 Nisan 2021; Bağlantı: https://www.psychologytoday.com/
- Froyd, J., & Layne, J. (2008, October). Faculty development strategies for overcoming the “curse of knowledge”. In 2008 38th Annual Frontiers in Education Conference (pp. S4D-13). IEEE.
- Damen D, van der Wijst P, van Amelsvoort M, Krahmer E. Can the curse of knowing be lifted? The influence of explicit perspective-focus instructions on readers’ perspective-taking. J Exp Psychol Learn Mem Cogn. 2020 Aug;46(8):1407-1423. doi: 10.1037/xlm0000830. Epub 2020 Mar 12. PMID: 32162961.
- Heath, C. (2003). Loud and Clear. Stanford Social Innovation Review, 1(3), 18–27. https://doi.org/10.48558/RGN5-0C48
- Oppenheimer DM. The secret life of fluency. Trends Cogn Sci. 2008 Jun;12(6):237-41. doi: 10.1016/j.tics.2008.02.014. Epub 2008 May 28. PMID: 18468944.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel