Bazı insanlar her şeyi bildiklerini zannederler. Ancak etrafımızda gerekli gereksiz o kadar çok bilgi vardır ki, her şeyi bildiğini zannetmek komik bir iddiadır. Öyle ki, tarihin en büyük filozoflarından biri olan Sokrates bile kendi bilgisinden şüphe duyuyordu. Ve bu şüphesini de şu ünlü sözüyle ifade etmişti: Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.
Sokrates, tarihin en büyük ve en önemli filozoflardan birisidir. Birçoğumuz onu yukarıda bahsettiğimiz sözü dolayısıyla tanıyor olabilir. Sokrates’in bilge bir kişilik olduğunu düşündüğümüz için bu sözün ona ait olmasına şaşırmamış olabilirsiniz.
Ancak Sokrates bir bilge olmaktan çok bir filozoftu. Yani bilgiye sahip olan değil; bilgiyi sevendi. Peki Sokrates bu sözüyle insanların takdirini kazanmayı mı amaçlıyordu? “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” sözünü niçin söylemişti? Bu söz aslında ne anlama geliyor? Bu yazımızda Sokrates’in hayatına, çalışmalarına ve keşiflerine göz atarak onu tüm zamanların en iyi düşünürlerinden biri yapan şeyleri inceleyeceğiz. Aynı zamanda bu ünlü sözünün anlamına değineceğiz.
Sokrates Kimdir?
Sokrates milattan önce 470 yılında Atina’da zanaatkar bir ailenin oğlu olarak doğdu. Babası heykeltıraş, annesi ise ebeydi. Aile mirasının çoğunu abisi almıştı. Bu nedenle Sokrates fakir bir adam olarak yaşamını sürdürdü. Sokrates muhtemelen antik çağın en büyük filozofuydu. Platon, Alkibiadis, Zenon ve Öklid onun öğrencileriydi. Sokrates’in öğretilerinin odağı maddi dünyadan çok insan ve manevi değerler üzerineydi.
Sokrates gençliğinde Damon, Conon, Zeno, Anaksagoras ve Arkhelaus ile çalıştı. Öğretilerini kayda geçirmediği için öldükten sonra herhangi bir eser bırakmamıştır. Bugün onun hakkındaki bilgilerimizi çağdaşlarının ve öğrencilerinin aktardıklarından edinebiliyoruz.
Sokrates’in Öğretileri ve Felsefi Görüşleri
Sokrates hiçbir zaman düşüncelerini bir kitap haline getirmedi. Çünkü kelimelerin kağıda aktarıldığında anlamını kaybettiğini ve bunun hafızayı zayıflattığına inanıyordu. Sokrates düşüncelerini daha çok diyalog yoluyla aktarmayı tercih ediyordu. Sokrates’in felsefesi etik, iyilik ve erdem kavramlarına dayanmaktaydı. Ona göre bilgi, cesaret ve dürüstlük bu kavramlara bağlıydı.
Sokrates daha da ileri giderek bilginin erdem olduğunu savunuyordu. Nesnelerin gerçek doğasını anlamadan iyi işler yapılamayacağını, cesur olunamayacağını düşünüyordu. Ona göre yalnızca bilgi yoluyla erdemli insan olunabilirdi. Çünkü erdem, eylemlerimizin farkında olmamızı ve ona göre davranmamızı sağlar. Sokrates, felsefesinin görevini kendini ve başkalarını bilgilendirmek olarak görüyordu. Bunun için kişi bilmeye en başta kendisinden başlamalıydı. Öyle ki Delfi Tapınağı’nda yazılı olan “Kendini bil” sözü Sokrates’e aittir.
Sokrates, kendini tanıma biçimini geliştirmeden önce uzun bir yol kat etti. Zaten gençliğinde çok düşünen, düşünmeyi seven biriydi. Kimi zaman düşünmekle öylesine meşgul olurdu ki bir rivayete göre, Potidaea kuşatması sırasında Sokrates bir gün boyunca yerinde kıpırdamadan düşünmüştür.
Sokrates gün boyu sokaktaki insanlarla bugün “Sokratik diyalektik” adını verdiğimiz yöntemle konuşuyordu. Sürekli karşısındakine sorular soruyor ve karşısındaki kişiye bu sorular yardımıyla cevabı bulduruyordu.
İlk başta sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıyordu; günümüzde buna “Sokratik ironi” diyoruz. Ardından muhatabını usta sorularıyla saçma bir sonuca ulaştırdıktan sonra onlara varsayımlarını kontrol etmelerini istiyordu. Böylece muhatabı varsayımlarını gözden geçiriyor ve felsefi bir bakış açısı geliştiriyordu.
Bu yöntem Sokrates’in muhataplarının ilgisini çekiyor ve onları aktif düşünmeye zorluyordu. Sokrates bu yöntemini ebe olan annesinin mesleğiyle karşılaştırıyordu. Annesi bir bebeğin doğmasına yardımcı olurken Sokrates ise insanların yeni fikirler doğurmasına yardımcı oluyordu. Karşısındakilere cesaretin, sevginin, nezaketin ve adaletin ne olduğunu soruyordu. Onları iyinin ne olduğunu düşünmeye sevk ediyordu. ( Detaylar: Menon Paradoksu ve Sokratik Diyalog Yöntemi)
“Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir”
Birçoğumuz Sokrates’in bu sözü kendi bilgisine karşı bir alçakgönüllülük göstergesi olarak söylediğini sanıyoruz. Oysa gerçek, bundan biraz farklıdır. Sokrates bu sözüyle aslında hiçbir şeyi kesin olarak bilemeyeceğimizi söylemeye çalışmıştı. Ona göre, bir konu hakkında inançlarımız ve fikirlerimiz olabilir ancak onların doğru olup olmadıklarından asla emin olamayız. Sokrates’in bu düşüncesi yüzyıllardır düşünürlerin tartıştığı bir meseledir.
Peki bu söz neden bu kadar önemlidir? Çünkü bizi kendi inançlarımız hakkında düşünmeye ve gerçekten bir şeyler bilip bilmediğimizi sorgulamaya zorlar. Pek çoğumuz olayları sorgulamadan görüp duyduğumuzu gerçek kabul ediyoruz. İşte bu söz, bu bağlamda bize durup düşünmemizi hatırlatır.
Sokrates’in Sözünün Paradoksal Anlamları
Sokrates’in “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” sözünden iki paradoksal anlam çıkarılabilir. Birincisi; Sokrates, kendi bilgeliğinin diğer insanların bilgeliği üzerindeki üstünlüğünden şüphe ediyordu. İkincisi ise; Tanrı’nın sözlerinin doğruluğundan şüphe etmek istedi ancak edemedi.
Paradoksu çözmek adına Sokrates, sokaktaki vatandaşla ve yabancılarla konuşmaya başladı. En bilge kişiyi bulmak istiyordu. Böylece Sokrates, politikacılarla, şairlerle, sanatçılarla ve zanaatkarlarla konuştu. Ve ilginç bir şey keşfetti. Belirli bir alanda bilgi ve başarı elde ettikten sonra insanlar, kendisini her şeyi biliyor sanıyordu. Fakat hiç kimse tam olarak her şeyi bilmiyordu. Ne Sokrates ne de bir başkası.
Sokrates, insan bilgeliğine olan şüpheci ve ironik algısıyla diğer insanları şaşırtmıştı. Nitekim sonunda Sokrates, Tanrı’nın en bilgili kişi olduğunu fark etmişti. “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” sözüyle Sokrates insani (sınırlı) ve ilahi (sınırsız) bilgeliğin olduğunu ifade ediyordu. Buna ek olarak ise Tanrı’dan sonra en bilge kişinin, bilgisinin sınırının farkında olan insanlar olduğu görüşünü savunuyordu.
Yine de Sokrates’i diğer insanlardan daha bilge sayabiliriz. Çünkü o, birçok insana nazaran bilgisinin sınırlarının farkındaydı. Ve çevresindekilere de her şeyi bilmediklerini söylemeye çalışıyordu. Bu nedenledir ki diğer insanlar Sokrates’e karşı tavır almaya başlamıştı.
“Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir” İfadesi Çelişkili midir?
Düşünürler, yüzyıllardır Sokrates’in bu ünlü sözü üzerine tartışıyorlar. Bazıları bu sözü onun kendi cehaletini kabul edişi olarak yorumlar. Bazılarıysa Sokrates’in aslında gerçek bilginin kendi sınırlarımızı fark etmek olduğunu vurguladığını düşünürler. Peki hangi yorum doğru? Kesin bir cevap vermek zor ancak Sokrates’i anlamak için düşünebileceğimiz bazı şeyler var.
Her şeyden önce, Sokrates’in yaşadığı dönemi göz önünde bulundurmak önemlidir. MÖ 4. yüzyılda Atina, büyük siyasi ve sosyal sorunlarla mücadele ediyordu. Zaten Sokrates de böyle bir ortamda insanları sorgulamaya yöneltiyordu. Bunun sonucunda Atina gençliğini yozlaştırmakla suçlanarak idam edilmiştir.
Bütün bunların ışığında Sokrates’in mutlak bilginin varlığına şüpheyle yaklaşması pek şaşırtıcı değildir. Sonuçta en bilgeler bile hata yapabiliyorsa bildiğimizi düşündüğümüz şeylerin gerçekten doğru olduklarına nasıl emin olabiliriz ki?
Fakat Sokrates’in büyük bir akla ve bilgeliğe sahip olduğunu da unutmamak gerekir. Hayatını kendisi de dahil olmak üzere her şeyi ve herkesi sorgulayarak geçirdi. Bu nedenle bu ünlü sözünün sadece kendi öz farkındalığının bir yansıması olması da mümkündür.
Peki Bu Sözden Ne Anlamalıyız?
Sokrates’in de dediği gibi hiçbir şeyi bilemeyeceksek bilgiye ulaşmanın ne anlamı var diye düşünmüş olabilirsiniz. Ancak bu düşüncenizde bir miktar hata olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Sokrates hiçbir şeyi bilemeyeceğimizi değil; her şeyi bilemeyeceğimizi vurgular bu sözünde.
Hiçbir şeyi kesin olarak asla bilemeyiz ve katı inançlarımız bile yanlış olabilir. Tabii ki bu, çevremizdeki dünyayı öğrenmeye ve anlamaya çalışmaktan vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmez ancak bize her zaman yeni bilgilere ve bakış açılarına açık olmamız gerektiğini hatırlatır.
Günün sonunda, Sokrates’in ünlü ifadesiyle ne demek istediğine dair kesin bir cevap yoktur. Fakat bunu ister yanılabilirliğin mütevazı bir kabulü olarak yorumlayın, ister insan bilgisinin içsel sınırları hakkında derin bir iddia olarak yorumlayın, bu sözün büyük bir bilgelik içerdiğine şüphe yoktur. Ayrıca göz atmak isterseniz: Aristoteles, Platon ve Sokrates Demokrasiden Neden Nefret Etti?
Kaynaklar ve İleri Okumalar
- “All I Know Is That I Know Nothing”: What Did Socrates Mean? ; Bağlantı: “All I Know Is That I Know Nothing”: What Did Socrates Mean? (thecollector.com) ; Yayınlanma tarihi: 21 Ocak 2023
Matematiksel