İnsan beyni genel olarak bir akıl ve mantık abidesidir. İnsanlar daha çocukken tümdengelimli akıl yürütme yetisine sahiptir ve koşullu önermelerin basit kurallarını öğrenebilirler. Doğuştan gelen bir becerinin temel biçimi olan matematik esasen bir mantık egzersizidir. Ancak yine de insanlar çoğu zaman akıldışı davranırlar. Bir çok durumda da Barnum – Forer etkisinin kurbanı olurlar.
Barnum – Forer Etkisi Nedir?
Zihin okuma ve geleceği tahmin etme yeteneği, insanların sahip olduğu beceriler değildir. Ve aslında bunu için için herkes bilir. Yıllar boyunca kanıtlanmış sahtekarlık örneklerinin iddiaların güvenilirliğini zayıflatacağını düşünebilirsiniz. Ancak bu gibi durumlara rağmen hala psişik yeteneklerin gücüne sıkı sıkıya inanan birçok insan vardır.
Psişik iddialar genellikle genel ve pek çok insanın psişik yeteneklerin olasılığına inanmasının nedeni kısmen budur. Bu duruma, Barnum etkisi denir. Esasen, eğer iddialar olumlu (ancak belirsiz) bir şekilde ifade edilirse, insanların inanmak istedikleri şeye inanma eğilimi artar. Bu olgu çeşitli araştırmalarla da doğrulanmıştır. Bu isim, usta bir psikolojik manipülatör olarak tanınan sirk Phineas Taylor Barnum’a gönderme yapar.
Barnum’dan önce reklam ve tanıtım mevcutken şovmen sanatı yeni bir seviyeye yükseltmişti. Barnum’un ünü arttıkça ilgi odağı olmaktan uzaklaşmaya çalışmadı. Bunun yerine, adını markasının merkezine koydu; kendi kendini tanıtan ve adını açıkça ürününe bağlayan ilk kişilerden biri oldu. 1956’da psikolog Paul Meehl, insanların neden nesnel olarak sahte iddiaları benimsediğini açıklamak için ” Barnum etkisi ” terimini icat etti.
Psikoloji de kullanılan bir başka kavram da teyit yanlılığıdır. Teyit yanlılığı, verilen bilgiyi adil ve nesnel bir değerlendirmeye tabi tutmak yerine, doğru olduğuna inanılan düşünceyi teyit edecek şekilde yorumlama eğilimidir. Teyit yanlılığının kendini gösterdiği bir başka durum, adını hiçbir şeyden şüphelenmeyen bir grup üniversite öğrencisi üzerinde ünlü deneyini yapan Bertram Forer’dan alan Forer etkisidir.
Barnum – Forer Etkisi Deneyleri
Çalışmasında Profesör Forer öğrencilerinden çok uzun ve detaylı bir kişilik testini -tanı amaçlı bir bilgi anketini- yanıtlamalarını istemiş, sonuçlara göre hepsinin tam bir kişilik değerlendirmesini yapacağını söylemişti. Bir hafta sonra her öğrenciye kişiliğini betimleyen, sözde kişiye özel hazırlanmış bir dizi açıklama sundu. Bir öğrenciye dair değerlendirmede şunlar yazıyordu:
- 1) Başkalarının sizi sevmesine ve size hayranlık duymasına ihtiyaç duyuyorsunuz.
- 2) Kendinizi eleştirmeye eğilimlisiniz.
- 3) Kapasitenizin önemli bir bölümünü size avantaj sağlayabileceği halde kullanmıyorsunuz.
- 4) Kişiliğinizin bazı zayıf yönleri olsa da bunları genel olarak telafi edebiliyorsunuz.
- 5) Cinsel uyum sürecinde sorunlar yaşamışsınız.
- 6) Dışarıdan disiplinli ve özdenetimli görünseniz de içten içe endişeli ve güvensizsiniz.
- 7) Zaman zaman doğru kararı verdiğinize ya da doğru şeyi yaptığınıza dair ciddi şüpheleriniz oluyor.
- 8) Belli düzeyde değişim ve çeşitliliği tercih ediyorsunuz, kısıtlamalar ve sınırlamalar sizde
hoşnutsuzluk yaratıyor. - 9) Bağımsız düşünmenizle gurur duyuyor, başkalarının açıklamalarını tatmin edici kanıt olmadığı sürece kabul etmiyorsunuz.
- 10) Kendinizi başkalarına açarken fazla açık kalpli davranmayı akıllıca bulmuyorsunuz.
- 11) Zaman zaman dışadönük, cana yakın ve sosyal, kimi zamansa içedönük, ürkek ve çekingensiniz.
- 12) Bazı arzularınız hiç de gerçekçi değil.
- 13) Hayattaki önemli hedeflerinizden biri güvende olmak
Aslında öğrencilerin hepsine aynı kişilik betimlemesi verilmişti ama onlar bunu bilmiyordu. “Kişiye özel hazırlanmış” kişilik betimlemelerini alır almaz bu ifadeleri doğruluk açısından 1 ile 5 arası bir ölçekte puanlamaları istendi. Ortalama puan 4,26 idi.
Açıklamaları size özel hazırlandığını düşünerek okuduğunuzda aslında söylenen (ya da söylenmeyen) şeyleri eleştirel gözle değerlendirmezsiniz. İfadeler, kendinizle ilgili düşüncelerinizi doğrular görünür. Öğrencilere rasgele kişilik özelliklerinden oluşmuş bir listeyi okudukları söylenseydi, bazı maddelerin gerçekte kendilerine uymadığını muhtemelen fark edeceklerdi ama açıklamaların kendilerine özel hazırlandığı söylendiği için okuduklarına inanmışlardı.
Forer-Barnum Etkisi Neden Çalışıyor?
Bilgi-işlem yetimizdeki bu hata başımıza büyük dert açabilir. Astrologlar, falcılar, medyumlar Forer etkisinin inceliklerine hakimdir. Burada kritik nokta, talihsiz kurbanın söylenenlere inanmak istemesidir. Bu nedenle Forer etkisi Barnum etkisi olarak da anılmaktadır.
Barnum etkisi üzerine yapılan araştırmalar, sahte geribildirime olan inancın bir dizi önemli faktörden etkilendiğini göstermiştir. Örneğin sorular ne kadar ayrıntılı olursa kişinin bunun sadece kendisiyle ilgili olduğunu düşünme olasılığı o kadar artmaktadır. Yani yalnızca doğum yılı ve ayına dayalı bir yıldız falından ziyade doğum yılı, ayı ve gününü temel alan bir tahmin bize daha doğru gelmektedir.
Sonuç Olarak
İnsanlar, kendileriyle ilgili iddiaları, iddiaların doğru olma arzusuyla orantılı olarak kabul etme eğilimindedir. Yani iddialar olumlu veya tamamlayıcı olmalıdır. Geri bildirim negatifse, katılımcılar daha şüpheci olma eğilimindedir. “Sıklıkla sevmediğiniz şeyleri yapan insanlara zarar vermeyi düşünüyorsunuz” gibi ifadelere kimse onay vermeyi istemez elbette.
Bu nedenlerle astronomi ve grafolojinin popülaritesi geribildirimde verilen belirli bilgilere bağlıdır. Ayrıca astrologları, falcıları, medyumları ziyaret edenler genellikle endişeli kişilerdir. Bu nedenle kendileri ve gelecekleri hakkında ‘nesnel’ bilgilere özellikle duyarlıdırlar.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- The Power of Compliments: Uncovering the Barnum Effect. Yayınlanma tarihi: 6 mayıs 2019; Kaynak site: Interesting Enginner. Bağlantı: The Power of Compliments: Uncovering the Barnum Effect,
- How the ‘Greatest Showman’ paved the way for Donald Trump. Yayınlanma tarihi: 12 Kasım 2017. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: How the ‘Greatest Showman’ paved the way for Donald Trump.
- Forer, B. R. (1949). The fallacy of personal validation: A classroom demonstration of gullibility. The Journal of Abnormal and Social Psychology, 44(1), 118-123. doi:10.1037/h0059240
- Marks, D. F. (2006). Biased beliefs and the subjective validation effect. The Power of Belief, 21-32. doi:10.1093/med:psych/9780198530114.003.0002
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel