Bağırsaklarımız bazen “ikinci beynimiz” olarak tanımlanır. Bunun nedeni, omuriliğinizdeki tüm sinirlerden daha fazla, yüz milyonlarca nörondan oluşan kendi karmaşık sinir sistemi tarafından kontrol edilmesidir. Üstelik birinci ve ikinci beynimiz, yani beyin ve bağırsak sürekli iletişim halindedir.
Heyecanlanınca tuvalete gitme ihtiyacı duyarız, gerginken midemizde kasılmalar yaşarız. Kısacası duygular midemizi etkiler. İlk olarak 1915 yılında fizyolog Walter Cannon’un hayvanlar üzerinde yaptığı çalışmalar neticesinde ileri sürdüğü bu fikrin insanlar için de geçerli olduğunu ve bunun beynin gastrointestinal sistemle yani bağırsaklarımızla iletişim kurması nedeniyle olduğunu artık biliyoruz
Beyin ve bağırsak, sinirsel, hormonal ve immünolojik mesajlardan oluşan bir ağ aracılığıyla sürekli olarak birbirleriyle iletişim kurar. Bağırsaklarımızda yaşayan 100 trilyon bakteriden oluşan bir ekosistem, bu beyin-bağırsak sohbetinde aktif bir katılımcıdır.
Bağırsak ve Beyin İlişkisi Nedir?
Sağlıklı insan vücudu mikroorganizmalarla doludur. Vücudumuzun yüzeylerindeki her köşe bucakta yaşarlar. Ancak mikroorganizmaların en büyük koleksiyonu açık ara bağırsağımızdadır. Sadece mikroskop yardımıyla görülebilen bu minik organizmalar, mikrobiyotamızı oluşturur. Mikrobiyotanın, ürettiği ürünlerin ve içinde yaşadığı ortamın birleşimine de mikrobiyom denir.
Tipik olarak, bağırsak mikrobiyotamız birkaç bin farklı bakteri türünün yanı sıra virüsler ve mayalar gibi diğer mikroplardan oluşur. Bazı türler bol miktarda bulunurken, diğer türler nadirdir. Ayrıca her insanın mikrobiyotasının tam bileşimi parmak izleri kadar benzersizdir. Ancak parmak izlerinin aksine, mikrobiyota sürekli değişmektedir.
Mikroplar doğduğumuz andan itibaren bağırsaklarımıza ve cildimize yerleşmeye başlar. Doğum şekli, doğal veya sezaryen, bebeğin ilk temas ettiği mikrop türünü belirler. Bu, mikrobiyotaya katkıda bulunan mikrobiyal popülasyonların erken gelişim sürecini etkileyecektir.
Sağlıklı yetişkinlerde, zaman içinde küçük değişimlerin olması normaldir. Ancak, beslenme biçimimizi kökten değiştirdiğimizde veya bakterileri öldürmek için tasarlanmış antibiyotikler kullandığımızda, bileşimde büyük değişimler meydana gelir. Ayrıca, tıpkı vücudumuz gibi, mikrobiyotamızın bileşimi de yaşlılık ile birlikte değişir ve çeşitliliğinin azalır.
Bağırsak ve Beyin Birbiri İle Nasıl İletişim Kurar?
Vücudumuzun nasıl gelişip işlev gördüğü genlerimiz tarafından belirlenir. Genetik materyalimizde yaklaşık 20.000 gen kodlanmıştır. Mikrobiyotamızı oluşturan farklı mikropların kendi genleri vardır. Kaba bir tahminle, 2.000 farklı mikrop türü ortalama olarak her biri 3.000 gen taşır.
Bu, mikrobiyotanın altı milyon gen taşıdığı anlamına gelir. Birçoğunun benzer işlevleri olmasına rağmen, bu yine de mikrobiyotanın bizimkinden çok daha karmaşık bir =genetik tamamlayıcı= olduğunu gösterir. Mikrobiyotanın bu genetik tamamlayıcısı, vücudun diğer kısımlarının yapamadığı şeyleri yapar.
Örneğin aksi takdirde sindiremeyeceğimiz yiyecekleri kullanmamızı sağlayan sindirim enzimleri sağlar. Vücudumuzun üretemediği vitaminlerin üretimini sağlar. Ve fizyolojimizi şekillendirmeye yardımcı olmak için hormonal ve sinir sistemlerimizle etkileşime girer.
Sağlıklı olduğunuzda, bakteriler bağırsağınızın içinde uyum içinde yaşar. Ancak bir şekilde bağırsak florası bozulur ise zararlı mikroorganizmalar sindirim sisteminde çoğalmaya başlar. Sonrasında da bağırsak duvarını tahrip ederler.
Neticede bağırsak hücreleri arasındaki sıkı dokular gevşer. Bunun sonucunda da bağırsağın geçirgenliği artar. Sonrasında da toksinler, ağır metaller, katkı maddeleri ve iyi sindirilemeyen besinler bağırsak duvarından kana karışır. Sonunda da kan yoluyla da beyne gider.
Bağırsaklarımızda, bağırsak-beyin ekseni olarak adlandırılan çift yönlü bir ilişki sistemi vardır. Bu, bağırsağın beyne sinyaller göndermesini ve almasını sağlar. Bağırsak bakterilerinin beyninizi etkilemesinin başka birçok yolu vardır. Bunlar arasında bakteriyel toksinler ve metabolitler, tat reseptörlerinizi değiştirme ve bağışıklık sisteminizi harekete geçirme yer alır.
Huzursuz bağırsak sendromu ve kronik yorgunluk sendromu gibi ruh halindeki değişikliklerle ilişkili tıbbi rahatsızlıkların da bağırsak mikrobiyotasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kanıtlar bağırsak mikrobiyotasının uyku kalitesini ve uyku-uyanıklık döngülerini (sirkadiyen ritmimizi) etkileyebileceğini gösteriyor.
Bağırsaklarımız Bağışıklık Sistemimizle de İlgilidir
Bağırsaklarınızda yerleşik bulunan bağışıklık hücreleri vücudunuzdaki bağışıklık sisteminin en büyük bölümünü oluşturur. Aslında kan dolaşımında veya kemik iliğinizde bulunandan daha fazla sayıda bağışıklık hücresi bağırsaklarınızda dolanmaktadır. Bu sayede sindirim yoluyla vücuda istemeden alınan tehlikeli bakteri türleri belirlenip, yok edilir.
Bağırsaklar ve ruh sağlığımız arasındaki en inandırıcı bağlantılardan biri de bağışıklık sistemiyle ilgilidir. Sanılanın aksine bağışıklık sisteminin tek görevi mikroplara karşı vücudu korumak değildir. Aslında bağışıklığımız, vücudumuzda karmaşık sinyaller göndermekle de görevlidir.
Mikrobiyota ile bağışıklık sistemi arasındaki doğru etkileşimin bozulması, diyabet, gıda alerjileri, romatoid artrit ve inflamatuvar bağırsak hastalığı gibi bağışıklık sistemiyle ilişkili hastalıkların son birkaç on yılda büyük oranda artmasının nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu hastalıkların birçoğunun, muhtemelen kötü beslenme ve aşırı temizlikten kaynaklanan, uygun mikrobiyotanın erken oluşumunu etkileyen sorunlardan kaynaklandığı düşünülmektedir.
Bilişsel Sorunlarımızın Kaynağı da Bağırsaklarımız mı?
Uzun soluklu bir araştırma, uzun süre (iki aydan fazla) antibiyotik kullananların bilişsel testlerde daha düşük puanlar aldığını buldu. Daha da önemlisi, antibiyotik alan kadınların bilişsel becerileri, yıllar içinde giderek daha da kötüleşmişti. Kesin olmamakla birlikte araştırmacılar bunun, antibiyotiklerin neden olduğu değişikliklerden kaynaklanabileceğini düşünüyorlar.
Sonuç olarak hala bilmediğimiz pek çok şey olsa da, bağırsak ve mikrobiyom sağlığımıza öncelik vermeyi düşünmemiz için çok fazla neden var. Sağlıklı yiyecekler tüketerek gastrointestinal sistemi mutlu etmek gerekiyor. Belki de kendi ekosistemimizin mühendisi olma zamanı gelmiştir.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Healthy guts are swarming with bugs, so what do they do? Yayınlanma tarihi: 10 Ekim 2016. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: Healthy guts are swarming with bugs, so what do they do?
- Collins SM, Bercik P. The relationship between intestinal microbiota and the central nervous system in normal gastrointestinal function and disease. Gastroenterology. 2009 May;136(6):2003-14. doi: 10.1053/j.gastro.2009.01.075. Epub 2009 May 7. PMID: 19457424.
- How gut bacteria are controlling your brain. Yayınlanma tarihi: 23 Ocak 2023; Bağlantı: https://www.bbc.com/
- Grönlund MM, Lehtonen OP, Eerola E, Kero P. Fecal microflora in healthy infants born by different methods of delivery. Permanent changes in intestinal flora after cesarean delivery. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 1999 Jan;28(1):19-25. doi: 10.1097/00005176-199901000-00007. PMID: 9890463.
- Mehta RS, Lochhead P, Wang Y, Ma W, Nguyen LH. Kochar B, Huttenhower C, Grodstein F, Chan AT. Association of midlife antibiotic use with subsequent cognitive function in women. PLoS One. 2022 Mar 23;17(3):e0264649. doi: 10.1371/journal.pone.0264649. PMID: 35320274; PMCID: PMC8942267.
Matematiksel