Bildiğiniz gibi, Pisagor teoremini Pisagor keşfetmedi. Teorem ondan önce zaten bilinmekteydi. İspatı da ondan sonra yapılacaktı. Dahası muhtemel Pisagor teoremin geometrik anlamının farkına bile varmamıştı. Ancak bunların hiçbiri adının bu teorem ile özdeşleşmesini engelleyemedi. Aslına bakarsanız Kimyada tanıdığımız Avogadro sayısı için de aynı şey geçerlidir.
1800’lü yılların başında John Dalton ve Joseph Louis Gay-Lussac gibi kimyagerler atomların ve moleküllerin temel özelliklerini anlamaya başlıyorlardı. Bu süreçte sonsuz derecede küçük parçacıkların nasıl davrandığını hararetle tartışıyorlardı.
Birincil zorluk, insanların molekülleri veya atomları görememeleriydi. Bu nedenle o dönemde tüm bilimsel fikirler dolaylı kanıtlar üzerine inşa edilmek zorundaydı.
İlerleyen süreçte Lorenzo Romano Amedeo Carlo Avogadro isimli bir İtalyan, bir keşifte bulundu. Kendisi aslında bir avukattı. Fen bilimleri ile ilgili çalışmalara yapmadan önce uzun yıllar hukukla meşgul olmuştu. Bu keşfi “Aynı sıcaklık ve basınç koşulları altında, eşit hacimdeki değişik gazların, türleri ne olursa olsun, aynı sayıda parçacık içereceği” biçimindeydi.
Ancak neredeyse elli yıl boyunca, Avogadro’nun bu keşfinden hemen hiç kimsenin haberi olmayacaktı. Bu durum kısmen, Avogadro’nun utangaçlığından kaynaklanıyordu. Kendisi yalnız çalışır, nadiren bildiri yayınlar ve hiçbir toplantıya katılmazdı.
Ama bir diğer sebep de, katılabileceği herhangi bir toplantının olmamasıydı. Aynı zamanda bildirilerini yayınlatabileceği çok az sayıda kimya dergisi vardı. Kimyacılar örgütlenmekte çok geç kaldığından, Avogadro’nun 1811’deki önemli buluşu, 1860’ta gerçekleştirilen ilk uluslararası kimya kongresine dek ses getiremedi.
Avogadro Sayısı Belki de Loschmidt Sabiti Olarak Anılmalıydı
Ancak Kimya öğrencilerinin nesiller boyu inançlarının aksine, Avogadro sayısı Amadeo Avogadro tarafından keşfedilmedi. Yukarıda tanımda da gördüğünüz gibi Avogadro sadece gazlar ile ilgili çalışmalar yapmıştı. Ortada kendisinin yaptığı herhangi bir hesaplama yoktu. Ancak Avogadro Yasası olarak tanınacak olan bu ilke son derece önemliydi.
Bunun en temel nedeni, atomların büyüklüğünü ve ağırlığını daha isabetlice ölçmeyi sağlayacak bir temel temin etmesiydi. Kimyacılar Avogadro’nun açtığı yoldan devam ettiler. Sonucunda da, bir atomun 0,00000008 santimetre çapında olduğunu, yani hakikaten çok küçük olduğunu hesapladılar.
Bu yasa, çok daha sonraları, kimyanın temel bir ölçü birimi olan ve Avogadro’dan adını alan Avogadro sayısının benimsenmesini sağladı.
Belirli bir miktardaki bir maddenin gerçek parçacık sayısını tahmin eden ilk kişi, daha sonra Viyana Üniversitesi’nde profesör olan Avusturyalı bir lise öğretmeni Josef Loschmidt’ti. 1865’te Loschmidt, standart koşullarda bir santimetreküp gazdaki parçacık sayısını tahmin etmek için kinetik moleküler teoriyi kullandı.
Bu miktar Loschmidt sabiti olarak bilinmektedir. Bu sabitin kabul edilen değeri 2.6867773 x 1025 m-3‘tür. Ancak gördüğünüz gibi bu sayı gerçek değerinin 602214150000000000000000 yerine 6.023×1023 olduğunu bildiğimiz Avogadro sayısından oldukça farklıdır.
Bunun nedeni ilerleyen süreçte bilim insanlarının farklı teknikler kullanarak ölçümlerine devam etmeleri ve nihayetinden günümüzde kabul ettiğimiz değere ulaşmalarıdır. Nihai aşamada da Amedeo Avogadro’nun bu konudaki çalışmaları anısına 1 mol elementteki atom sayısına Avogadro sayısı denilmiştir. Bu terimi bir makalesinde kullanan ilk kişi fizikçi Jean Baptiste Jean Perrin oldu.
Avogadro Sayısı Neden Önemlidir?
Bu sayı kimya ve atom fiziği arasında köprü kurar ve bu nedenle çok önemlidir. Kimyada, nesneleri kütle, basınç, hacim gibi özelliklerine göre ölçeriz. Ancak, bunları atomik bir perspektiften ele aldığımızda, tek tek atomlara ve bu parçacıkların momentumuna, hızına bakarız.
Avogadro sayısı bu iki fikri birbirine bağlar. Makroskopik seviye miktarlarını ölçerek atomik seviyedeki şeyleri keşfetmemizi sağlar.
Sonuç olarak İtalyan Romano Amadeo Carlo Avogadro [1811’de] tüm gazların belirli bir hacimde aynı sayıda moleküle sahip olduğunu öne sürdü. Josef Loschmidt ise bunun kaç molekül olacağını [1865’te] buldu.
Bu durumda bu sayıyı ilk bulan kişi Loschmidt olduğuna göre aslında onun adıyla anılması gerekiyordu. Ama hepinizin bildiği gibi öyle olmadı. Bu durum aslında Stigler yasası olarak bilinmektedir.
Tarihçi / istatistikçi Stephen Stigler tarafından ortaya atılan Stigler yasası, en basit haliyle hiçbir bilimsel keşfin, aslında onu keşfeden ilk kişinin adını almadığını belirtir. Daha fazlası için bu yazıya göz atabilirsiniz: Stigler Yasası: Bir Çok Keşif Gerçek Kaşifinin Adını Taşımaz
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- How Was Avogadro’s Number Determined?; Yayınlanma tarihi: 16 Şubat 2004; Bağlantı: https://www.scientificamerican.com/
- Even Avogadro Didn’t Know Avogadro’s Number; Bağlantı: https://www.wired.com/
- What Is Avogadro’s Number?; Bağlantı: https://science.howstuffworks.com/avogadros-number.htm
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel