6 Ağustos 1945’te, Little Boy adlı bir atom bombası, Japonya’nın yedinci büyük şehri olan Hiroşima’nın 580 metre üzerinde patladı. Patlamanın gücü 16.000 tonluk trinitrotoluen (TNT) patlamasına eşdeğerdi. Patlamanın hemen ardından Hiroşima nüfusunun neredeyse dörtte biri hemen öldü. İki ay içinde bombanın gizli silahı olan radyasyon, ölü sayısını 135.000’e çıkardı.
Bombardımanı takip eden 5 yıl içinde radyasyon nedeniyle sorunlar yaşayan 60.000 kişi daha hayatını kaybetti. Bu patlamadan üç gün sonra ABD, Nagazaki üzerinde Şişman Adam lakaplı ikinci bir atom bombası patlattı. Plütonyum 239 bombası, şehir genelinde benzer yıkıma ve ölümlere neden oldu.
Bu olay devletlerin bilime bakışını da değiştirdi. Özellikle fizikteki kuramsal çalışmaların, desteklenmesine yol açtı. Diğer büyük devletlerin nükleer bomba yapma yarışı, kısa sürede sonuç verdi. Sonucunda Sovyetler Birliği 1949’da, İngiltere 1952’de, Fransa 1960’ta, Çin 1964’te ilk nükleer silahlarını denedi.
Günümüzde bu olaylardan geriye Hiroşima ve Nagazaki’nin kaldırımlarına ve binalarına dağılmış insan ve bisiklet gibi çeşitli nesnelerin siyah gölgeleri kaldı. Bu gölgelerinin her kişinin son anlarını yansıttığını biliyoruz. Ancak öte yandan tüylerimiz ürpererek görsellere baktığımızda bu gölgelerin nasıl oluştuğunu da ister istemez merak ediyoruz.
Hiroşima’daki Gölgeler Nasıl Oluştu?
Her iki bomba da patladığında, patlama noktasından etrafa yoğun ışık ve ısı transferi oldu. Yolundaki nesneler ve insanlar ışığı ve enerjiyi emerek arkalarındaki nesneleri korudu. Patlamanın ısısı o kadar yoğundu ki, patlama bölgesindeki her şeyi beyazlattı.
Bu beyazlamadan kurtulan tek şey ise bazı nesnelerin arkasında kalan yerler oldu. Bisiklet veya insan gibi bir nesneye çarptığında emildi ve arkasındaki yüzeye geçemedi. Yani bu ürkütücü gölgeler, nükleer patlamadan önce bir insanın veya bir eşyanın aşağı yukarı nasıl göründüğüdür. Yüzeylerin geri kalanının rengi açıldığı için, korunan yerler bize gölge gibi görünüyor.
Enerji, radyo dalgaları gibi uzun dalgalar ve X-ışınları ve gama ışınları gibi kısa dalgalar da dahil olmak üzere, değişen uzunluklarda foton dalgaları olarak akar. Özellikle gama ışınları insan vücuduna zarar verir. Çünkü bu ışınlar giysilerden ve deriden geçer. Daha sonra da elektron kaybına neden olarak doku ve DNA’ya zarar verir.
Kararsız bir uranyum çekirdeği nükleer fisyon sürecinde bölündüğünde, bolca gama ışını salar. 1945 saldırılarında kullanılan atom bombaları sonucunda etrafa salınan gama radyasyonu 5.538 santigrat dereceye ulaşabilen termal enerji olarak seyahat etti.
Atom Bombasına Giden Yol
20. yüzyılın başlarında, İngiliz fizikçi Ernest Rutherford, 1911’de atomun bir çekirdeği olduğunu, atomun kütlesinin çok büyük kısmının (yaklaşık % 99,9) çekirdekte toplandığını, çekirdeğin atomun kendisinden çok daha küçük olduğunu gösterdiğinde fizikçilerden başka kimse heyecanlanmamıştı. Ancak bu fikir aslında atom bombasına giden yolu açıyordu. Nükleer silahlar masallardaki korkunç güçlere benzer. Bir kere hapsedildikleri yerden yanlışlıkla çıkarıldıktan sonra bir daha geri döndürülemezler.
Atom bombası, ABD’nin yönettiği Manhattan Projesi adlı araştırma – geliştirme programından doğdu. 1939’da ABD Başkanı Franklin Roosevelt’e gönderilen Albert Einstein imzalı bir mektupta Amerikalılar yeni ve son derece güçlü bir bomba türünün icat edilme ihtimaline karşı uyarılıyordu. Casuslardan gelen raporlar, bu tür çalışmaların Almanya’da çoktan başladığını söylüyordu. Manhattan Projesi, böyle bir silahı Amerika’da icat etme ihtimalini araştırmak için ortaya çıktı.
Projeyi California Berkeley Üniversitesi’nden teorik fizikçi Prof. Julius Robert Oppenheimer yönetiyordu. Robert Oppenheimer, bomba yapmanın mümkün olup olmadığını anlamak için bir konferans düzenleyerek çeşitli tasarımların hazırlanmasını sağladı.
Dünyanın dört bir yanından gelen seçkin bilim insanları altı yıl boyunca bu proje üzerinde çalıştı. Detaylar bu yazıda: Robert Oppenheimer: Atom Bombasının Arkasındaki Bu Adam Gerçekte Kimdir?
Sonunda 1945 yılında dünyanın ilk atom cihazı “Gadget” ortaya çıktı. Devamında16 Temmuz 1945’te Trinity testi kapsamında bir nükleer cihaz ilk kez patladı. Ne yazık ki, ilk nükleer patlamanın başarısı, daha sonraki bombaların yolunu açtı. Bu iki bomba, Pasifik Cephesi’ni sona erdirmekle beraber 240.000 Japon vatandaşının canına mal oldu.
Atom Bombasının Ardından Hiroşima Gölgeleri Hala Saklanıyor
Günümüzde taşa kazılı Hiroşima gölgelerin çoğu, hava koşulları sonucunda erozyona uğradı. Ancak gelecek nesillerin bu olayları düşünmesi için Hiroşima Barış Anıtı Müzesi’nde birkaç nükleer gölge hala saklanıyor.
Hiroşima Barış Anıtı’nda şöyle yazıyor: “Bütün ruhlar huzur içinde olsun; çünkü kötü olanı tekrarlamayacağız.” Einstein da bilim insanının sorumluluğunu şu sözleriyle hatırlatıyor. “Zincirleme çekirdek tepkimelerinin keşfinin, insanlığın yok oluşuna kibritin icadından daha çok katkıda bulunması gerekmez. Elimizdeki bütün güçle bunun kötüye kullanımını engellemek zorundayız.”
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Why did the atomic bomb dropped on Hiroshima leave shadows of people etched on sidewalks?. Yayınlanma tarihi: 1 Ağustos 2021; Bağlantı: https://www.livescience.com
- See The Eerie Shadows Of Hiroshima. That Were Burned Into The Ground By The Atomic Bomb; Yayınlanma tarihi. 30 Ekim 2020; Bağlantı: https://allthatsinteresting.com/hiroshima-shadows
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel