Son yıllarda dünyanın en zengin insanları dijital dünyaya damga vuranlar oldu. Peki ama bir sonraki trilyon dolarlık sınırı geçen ilk kişi kim olacak? Anlaşılan, cevap gökyüzünde yatıyor. Fütüristler, geleceğin dolar trilyonerlerinin asteroit madencileri olacağını söylüyor. Bu da onlara ulaşabilen ilk kişinin ciddi bir para kazanacağı anlamına gelir.
İklim değişikliğinin en kötü etkilerinin üstesinden gelmek için dünyanın daha temiz enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiğini biliyoruz, ancak geçiş için gereken teknolojiyi dünyadaki kaynakları kullanarak desteklemek kolay değil. Asteroitlerin ve Ay’ın, geçişte ihtiyaç duyulan bol miktarda platin grubu elementlerin yanı sıra diğer değerli kaynakları da içerdiği düşünülüyor.
Bu durum, uzayda ticari madenciliğe yönelmeye yol açtı. Planetary Resources, Virgin Galactic, SpaceX gibi birçok yabancı şirket, uzay madenciliği ile ilgili olarak çeşitli girişimlerde bulunmaya, uzun zaman önce başladılar.
Uzay madenciliğini destekleyenler sıklıkla bol miktarda uzay kaynağının bulunduğunu ve bunları kullanmanın trilyonlarca dolar madencilik geliri yaratacağını iddia ediyor. Önemli olan bunu kim, ne zaman, nasıl yapacak? Ya da yapmalı mıyız?
Neden uzay madenciliği?
Asteroitler Güneş Sistemi’nin oluşumundan arta kalan malzemedir. Yani, asteroitler ve Dünya gibi gezegenler aynı başlangıç maddelerinden oluşmuştur. Dünya’da yerçekimi, kabaca üç buçuk milyar yıl önce demir ve nikel gibi ağır elementleri Dünyanın çekirdeğine hapsetmiştir. Bu nedenle yer kabuğunda bu elementlere rastlamak olası değildir.
Oysa ki yaklaşık 3.8 ve 4.1 miyar yıl önce, ağır bombardıman periyodunda, asteroidler Güneş sistemindeki diğer gezegenler ile çarpışmıştır. Bu çarpışmalar gezegenlerin kabuklarında bulunan pahalı geçiş metallerinin yer değiştirmesine sebep olmuştur.
Tahmin edildiği kadarıyla Güneş sistemi içerisinde yaklaşık 150 milyon asteroit var. Genel olarak C-tipi, S-tipi ve M-tipi olmak üzere 3 kategori içerisinde değerlendirilirler. C-tipi olanlar kil ve silikatları, S-tipi olanlar silikatlar ile demir-nikel cevherlerini, M-tipi ise genel olarak metalleri içerir. Bu asteroitlerin %75 kadarı C-tipi, %17’si S-tipi sınıfındadır. Geriye kalan %8’lik kısım ise M-tipi asteroit sınıfına dâhildirler.
S ve M-tipi asteroitlerin altın, platin, kobalt, çinko, kalay, kurşun, indiyum, gümüş, bakır, demir ve çeşitli nadir toprak metalleri dahil olmak üzere bol miktarda mineral içerdiği düşünülmektedir. Ayrıca birçok asteroitler buz halde su, amonyak ve metan gazı içermektedir. Bu donmuş suyun, Dünya’da artan tatlı su talebini karşılamak için kullanılması mümkündür.
Dünyanın kaynakları tükendikçe uzay bir çözümdür.
Tarihin defalarca gösterdiği gibi, değerli minerallerin çıkarılacağı yerlere maceracı insanlar akın akın gelir. Süreç aşırı koşullarla mücadele etmeyi ve hatta bunun için hayatlarını riske atmayı gerektirse bile sonuç değişmez. Peki tarihimizdeki bir sonraki büyük “altına hücum” tam anlamıyla bu dünyanın dışında olduğunda ne olacak?
Uzay madenciliği için en önemli hedeflerden biri Ay’dır. Ay’ın Dünya’ya yakın olması, iletişim gecikmelerinin en az düzeyde oluşması, uzaktan kontrol edilebilen robot sistemlerinin çalışabilmesi ve Ay’ın düşük yerçekimi sayesinde çıkarılan madenlerin Dünya’ya gönderilmesinde çok düşük enerji sarfiyatı gerekmesi gibi unsurlar Ay’ı cazip kılmaktadır.
Asteroitler ise uzay madenciliğinde ikincil önceliğe sahiptir. Mars ise yüksek yerçekimi (Ay’ın iki katı) ve diğer alternatiflere göre çok daha uzakta olması nedeniyle Dünya yakınında değerlendirilen en son seçenektir.
Sonuç olarak
Birçok araştırmaya göre mevcut kaynak ve rezervlerimiz önümüzdeki 50 ila 60 yıl içinde tükenecek. Bu nedenle kaynak arayışı esnasında gözümüzü gökyüzüne çevirmiş olmamız doğaldır. Öte yandan Dünyadaki madencilik faaliyetleri sıklıkla doğal çevreye zarar vererek, toprağı, suyu, hava kalitesini ve ekosistemleri etkileyerek sürdürülmektedir. Benzer bir sürecin uzayda da gerçekleşeceğini düşünmek ürkütücüdür.
Bugüne kadar Dünya dışında madencilik için hiçbir düzenleme veya yeterli atık yönetim planı yoktur. 1967 Uzay Antlaşması tüm uzay seyahati yapan ülkeler tarafından imzalanmış ve yaygın olarak uzay hukukunun anayasal belgesi olarak kabul edilmiş olsa da, yorum boşlukları vardır. Uzay madenciliğinin Dünya’daki madenciliğin en iyi uygulamalarından ve yanlış adımlarından öğreneceği çok şey olmalıdır.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Asteroid Mining to Shape the Future of Our Wealth; Yayınlanma tarihi: 6 Kasım 2020. Kaynak site: Interesting Engineering. Bağlantı: Asteroid Mining to Shape the Future of Our Wealth
- Will Asteroid Mining Mint The First Trillionaire; Kaynak site: Science ABC. Yayınlanma tarihi: 19 Ekim 2023. Bağlantı: Will Asteroid Mining Mint The First Trillionaire?/
- Could the untold riches in asteroids. And other planets be the key to exploring the wider Universe?. Yayınlanma tarihi: 6 Ocak 2016. Kaynak site: BBC. Bağlantı: Could the untold riches in asteroids. And other planets be the key to exploring the wider Universe/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel