Tıp ve Sağlık

18. Yüzyıldan Günümüze Aşı Karşıtlığının Şaşırtıcı Tarihi

Bulaşıcı hastalıklardan korunmamızı sağlayan aşılar modern yaşamın nimetlerinden biri. Genel aşılanma programları pek çok bulaşıcı hastalığı engelledi. Bunun sonucunda da hem çocuk ölümlerinin azalmasına hem de beklenen yaşam süresinin uzamasına katkıda bulundu. Buna rağmen, 18. yüzyıldaki ilk aşının geliştirilmesinden 21. yüzyılın COVID-19 aşılarına kadar her zaman bir aşı karşıtı hareket var oldu.

Hareketin yükselişi, kısmen aşıların nasıl çalıştığına dair genel bir anlayış eksikliğinden kaynaklanıyor. Bunun da ötesinde, yanlış bilgilerin yayılması, aşıların dile getirilmeyen zararlara yol açtığı veya aşıların kişisel, siyasi veya dini hakları ihlal ettiği inancını körükler. Şaşırtıcı bir şekilde, aşı karşıtı hareket, 18. yüzyılda ilk aşının geliştirilmesinden önce gelir.

Edward Jenner 1790’larda bir çiçek aşısı geliştirmek için çabalarına başlamadan önce, variolasyon uygulaması hastalığı önlemek için kullanılıyordu. Zamanla geliştirilen bu yöntem, Çin’den Orta Asya’ya yayılarak Kafkaslara geçti. Türkler, Çinlilerden öğrendiği tekniği göç ettikleri bölgelere taşıdı.

18. Yüzyıldan Günümüze Aşı Karşıtlığının Şaşırtıcı Tarihi
Bu uygulamanın farklı yöntemler ile yapılırdı. Bazen hastaların yaralarından kabuklar alınır ve sağlıklı kişinin burnuna ince bir çubukla verilirdi. Bazen de hastalardan döküntüler alınır, sağlıklı kişilerin derisi çizilerek sürülürdü.

Osmanlı’da da kullanılmasına da 1718 de dönemin İstanbul’unda bulunan İngiliz elçisinin eşi Lady Mary Wortley Montagu tanık oldu. Leydi Montagu Çiçek hastalığı geçirmişti ve yüzünde hastalığın izleri kalmıştı. İngiltere’de henüz bulunmayan çiçek aşısının İstanbul’da yaygın bir şekilde kullanıldığını gördü. Ardından biraz korkarak da olsa bu yöntemle 2 çocuğunu da aşılattı.

Sonrasında da İstanbul’dan yazdığı mektuplarla ve Londra’ya döndükten sonra bizzat kendisi çiçek aşısını İngilizlere tanıttı. Kendisi hükümeti çocukları ölümcül hastalığa karşı aşılamaya teşvik ederken, savunucuları ve karşıtları arasında giderek daha şiddetli bir tartışma başladı. Aslında bu tarihteki bilinen ilk aşı karşıtı tartışmasıydı.

19. Yüzyılda Aşı Karşıtlığı

18. Yüzyıldan Günümüze Aşı Karşıtlığının Şaşırtıcı Tarihi
Aşıya öncülük eden Edward Jenner ve iki meslektaşı (sağda) üç aşı karşıtı muhalif ( solda) görülüyor. (1808). Kaynak: https://www.britishmuseum.org/

Sonunda, Edward Jenner’ın çiçek hastalığı aşısı variolasyonun yerini aldı. Bu yönteme Vaccination adını verdi. (Vaccination adı Latince sığır anlamına gelen Vacca’dan gelir). Daha güvenli ve çok daha etkili olmasına rağmen, kullanımına yine şiddetle karşı çıkanlar oldu.

1853’de İngiltere’de Aşı Yasası’nın yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra da, Aşı Karşıtı Birliği oluştu. Bu dönemde ABD’de de aşı karşıtı oluşumlar ortaya çıkmaya oluşmaya başladı. Bu hareketlerin her birinin paylaştığı şey, günümüz aşı karşıtı kişilerin söylemleri ile hemen hemen aynıydı.

Aşıların işe yaramadığı, insanları hasta etmek için planlandığı her zaman olduğu gibi en popüler söylemlerdi. Bunlara ek olarak zorunlu aşı konusu doğrudan bireyin haklarıyla ilgiliydi. Tıpkı modern aşı karşıtı argümanlar gibi, 19. yüzyılda birçok insan zorunlu aşı yasalarının özgür vatandaşların sahip olduğu haklara bir saldırı olduğunu ileri sürdü.

Muhalifler, bir yandan halkları aşının tehlikeleri konusunda uyaran kendi çalışmalarını yayarken, öte yandan da şifalı bitkiler ve homeopati de dahil olmak üzere alternatif tıbbi uygulamaları öne sürdüler. 19. yüzyılın aşı karşıtı hareketinin önde gelen seslerinden biri oyun yazarı George Barnard Shaw’dı.

18. Yüzyıldan Günümüze Aşı Karşıtlığının Şaşırtıcı Tarihi
Çiçek aşısının bir dizi sözde etkisi.

1900’den 1970’lere Aşı Karşıtlığı

Aşı karşıtı gruplar, 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar argümanlarında fazla bir değişiklik yapmadılar. 1920’lerde difteriye karşı aşı geliştirildi. Bunu, 1943’te boğmaca, 1955’te çocuk felci, 1963’te kızamık, 1967’de kabakulak ve 1971’de kızamıkçık aşıları izledi. Ancak, aşılar çoğaldıkça, aşılara karşı olan hareket de canlanmaya başladı.

1974’te bir araştırma, 11 yıl boyunca difteri, tetanoz ve boğmaca aşısı olan 36 çocuğun aşıyı aldıktan sonraki ilk 24 saat içinde nörolojik komplikasyonlar geliştirdiğini bildirdi. Daha sonra aslında araştırmacıların çocukları aylar boyunca görmedikleri bulunsa da bu çalışmanın basında yer alması, İngiltere’de aşılama oranlarında önemli bir düşüşe neden oldu.

18. Yüzyıldan Günümüze Aşı Karşıtlığının Şaşırtıcı Tarihi
Aşı karşıtları bu programda öne sürülen iddiaları hala kullanır. Ancak sonradan yapılan araştırmalarla, sorunun boğmaca aşısından olmadığı anlaşılacaktı. Sorun genetik mutasyon sonucu ortaya çıkan Dravet sendromuna bağlı idi.

1980’den 1999’a

1980’lerin ve 1990’ların aşı karşıtı kampanyalar yeni bir şekil kazandı. Bu dönem tıp veya bulaşıcı hastalıklar konusunda hiçbir geçmişi olmayan, kendi kendini yetiştirmiş uzmanlar çağıydı. Hareketin önde gelen isimlerinden biri, 1982’de konu ile ilgili bir televizyon belgeseli sunan Lea Thompson’dı.

Bu programda Lea Thompson, boğmaca aşısının yol açtığı yüksek ateş ve epileptik kasılmaları anlatıyordu. Program o yıl yayıncılık alanında birçok ödül aldı. Thompson’ın aşılara karşı kampanyası, aynı yıl aşı karşıtı grup Distraught Parents Together’ın (DPT) kurulmasına yol açtı.

1984 yılında, ilk aşı karşıtı çocuk doktorlarından biri olan Dr. Robert Mendelsohn, boğmaca aşısının beyin hasarına yol açtığını öne sürdü. 1990’larda hareket, aşı karşıtı kişilere görüşlerini ifade etmeleri için platform sağlayan talk şovlar ile büyüdü.

Artık aşı karşıtlarının fikirleri milyonlara ulaşır hale gelmişti. Bir süre sonra kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşısının otizme ve başka nörolojik hastalıklara yol açtığını iddia eden bir kitap piyasaya çıktı. Kitabı yazarı Barbara Loe Fisher’di.

1994 yılında ilk sağır Miss America unvanı sahibi olan Heather Whitestone, sağırlığının boğmaca aşısından olduğunu ileri sürdü. Ancak daha sonra nedenin aşıyla önlenen bir hastalık olan Hib menenjitinin sonucu olduğu anlaşıldı.

Aşı karşıtı hareketinin doruk noktası ise İngiliz doktor Andrew Wakefield’in 1998 tarihli bir çalışması oldu. Çalışma saygın tıp dergisi olan The Lancet’te yer almıştı. Wakefield, yazısında kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (MMR) aşısının bağırsaklara girdiğini orada enflamasyona yol açtığını, bağırsak geçirgenliğinin artışı sonucunda kana karışan zararlı proteinlerin otizme yol açtığını iddia etti.

Bunun sonucunda bir çok aile çocuklarını aşılatmaktan vazgeçti. Aşılama azalınca da dünyada kızamık vakaları artmaya başladı. Sonrasında Wakefield araştırması yeniden incelenecek ve gerçek dışı olduğu kanıtlanacaktı. Sonucunda doktorluk lisansı iptal edildi ve yol açtığı hastalık artışı nedeni ile tazminata mahkûm edildi.

21. Yüzyılda Aşı Karşıtlığı

Aşı karşıtı ünlüler arasında, otizm hakkındaki üç kitabında otizmin MMR aşısıyla bağlantılı olduğu efsanesini sürdüren komedyen Jenny McCarthy de var.

Sizin de fark ettiğiniz gibi, 21. yüzyıldaki aşı karşıtı grupların taktikleri, 19. yüzyıldakilerden çok da farklı değil. Ancak, sosyal medyanın yükselişi ile aşı karşıtları artık geleneksel medyanın kısıtlamaları olmadan izleyicilerini doğrudan hedefleyebiliyor. Unutmayalım; aşı yaptırmak hastalıkları önlemenin en güvenilir yoludur. Sonuç olarak bilimden ayrılmayalım. Ayrıca göz atmak isterseniz: Buluşlarıyla Milyonlarca Hayat Kurtaran 5 Bilim İnsanı


Kaynaklar ve İleri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir