Toplum Bilimi

Aristoteles, Platon ve Sokrates Demokrasiden Neden Nefret Etti?

Bugün demokrasi, antik Atina’dan günümüze uzanan en kalıcı miraslardan biri olarak görülüyor. Dünyanın pek çok yerinde insanlar, demokratik yönetimlere güveniyor ve bu sistemi bir yönetim ideali olarak benimsiyor. Ancak Batı dünyasının demokrasiyi bugünkü gibi yüceltmesi, tarih boyunca hep böyle değildi. Aksine, Batı medeniyetinin önde gelen düşünürlerinden bazıları demokrasiyi eleştirmiş, sistemin zayıf yönlerine ve potansiyel tehlikelerine dikkat çekmiştir.

Aristoteles, Sokrates ve Platon gibi felsefenin kurucu isimleri, demokrasiye karşı mesafeli bir tutum sergilemiş, hatta bu yönetim biçimine güvenmenin bir tür saflık ya da aptallık olduğunu öne sürmüşlerdir.

Devlet adlı eserinde Platon, Sokrates’in ideal devletin doğası üzerine yaptığı bir tartışmayı anlatır. Sokrates, bir noktada Adeimantus’a açık bir soru yöneltir: Bir deniz yolculuğunun yönetimini herhangi bir yolcuya mı yoksa eğitimli, deneyimli ve donanımlı bir kaptana mı teslim etmek istersin? Adeimantus, elbette kaptanı tercih eder.

sokrates demokrasi anlayışı
Aristoteles, Platon ve Sokrates demokrasi konusunda benzer endişelere sahipti.

Bunun üzerine Sokrates, bu benzetmeyi devlete uyarlar. Devamınd da, neden herkesin devlet yönetiminde söz sahibi olması gerektiğini sorgular. Ona göre, herhangi bir vatandaşın oy hakkına sahip olması, bir geminin dümeni konusunda tamamen bilgisiz bir yolcuya yetki vermekle eşdeğerdir.

Sokrates bu düşüncesini daha da ileri götürerek, yönetme sanatında onlarca yıl boyunca eğitilmiş, kişilerin mutlak iktidara sahip olduğu totaliter bir rejimi ideal devlet modeli olarak önerir. Bu görüş, modern demokrasi anlayışıyla taban tabana zıt olsa da, Platon’un temel kaygısı bilgisiz çoğunluğun yanlış kararlar alabileceği gerçeğine dayanır. Bu eleştiri, tarih boyunca birçok düşünür ve siyaset bilimci tarafından yeniden ele alınmış ve tartışılmıştır.

Sokrates’in Demokrasi İle İlgili Endişesi Neydi?

Sokrates’in demokrasiye yönelik itirazları yalnızca Devlet adlı eserle sınırlı değildir. Başka metinlerinde de benzer eleştirilerde bulunmuştur. Sparta’nın monarşik yönetimini iyi işleyen bir sistem olarak överken, erdemler üzerine yaptığı diyaloglarda, insanların büyük çoğunluğunun bu erdemlere sahip olmadığını ve daha da azının bunları gerçekten anlayabildiğini dile getirir. Bu, onun genel halkın yönetim için yeterince zeki olmadığını düşündüğüne dair açık bir işarettir.

sokrates demokrasi
Sokrates demokrasi kavramının bazı tehlikeler barındırdığını düşünüyordu. Ona göre, bir hükümdar popülaritesinden dolayı seçilmemeliydi. Bir hükümdar bir devleti yönetmek için gerekli becerilere sahip olduğu için seçilmeliydi.

Ancak bu, Atina’nın demokratik mirasından gelen tek eleştiri değildir. Devlet’in ilerleyen bölümlerinde Platon, demokrasinin ideal devlet düzeninin çöküş sürecindeki son aşamalardan biri olduğunu öne sürer. Ona göre, demokrasi öyle kötü bir noktaya gelir ki, sonunda halk kendisini bu düzensizlikten kurtaracak bir diktatör arayışına girer. Bu görüş, tarih boyunca birçok kez tartışılmış ve modern siyaset teorisinde de yankı bulmuştur.

Aristoteles’de Demokrasi Konusunda Endişeliydi

Aristoteles ise demokrasiyi, halkın yönetiminin başarısız bir biçimi olarak görüyordu. Ona göre, “timokrasi”, yani mülk sahiplerinin yönetimi ya da daha anayasal bir cumhuriyet sistemi, halkın yönetiminin en ideal haliydi. Atina’yı ise sürekli çürüyen ve Solon’un kurduğu orijinal timokratik anayasasından uzaklaşan bir şehir olarak değerlendiriyordu.

Demokrasinin temelde kusurlu bir sistem olduğu fikri, daha sonraki dönemlerde daha liberal düşünen filozoflar tarafından da desteklenmiştir. Örneğin, Voltaire, ifade özgürlüğü ve dini hoşgörü gibi liberal değerleri savunmasına rağmen, demokrasiyi bunlarla özdeşleştirmemiştir.

Atina nüfusu içindeki köle ve Atina dışından gelen nüfus sürekli olarak değişmiştir. MÖ 4. yüzyılda Atina nüfusunun 250.000-300.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Resim: Joseph Mallord William Turner, 1815,

Aristoteles, Platon ve Sokrates’in Demokrasi Eleştirilerinden Ne Anlamalıyız?

Eğer demokrasi geçmişte bu kadar kötü bir yönetim biçimiyse, neden bugün hâlâ var? Neden aynı hatayı tekrar ediyoruz? Bunun cevabını anlamak için, Atina’daki demokrasinin günümüzdeki demokrasi anlayışından oldukça farklı olduğunu bilmek gerekiyor.

Atina demokrasisi, günümüzde alışık olduğumuz temsili demokrasiden çok daha doğrudan bir yönetim biçimiydi. Halkın karar alma sürecine doğrudan katılımı vardı, ancak bu katılım oldukça sınırlıydı. Nüfusun yalnızca yüzde yirmisi oy kullanma hakkına sahipti. Bu hak, yalnızca 18 yaşını geçmiş, özgür beyaz erkeklere tanınıyordu. Kadınlar, köleler ve yabancılar tamamen sistemin dışındaydı.

Dahası, devletin pek çok önemli pozisyonu seçimle değil, kura ile belirleniyordu. Rastgele seçilen vatandaşlar, belli bir süre boyunca yönetimde görev yapıyordu. Bu sistem, yönetimin halk arasında daha eşit dağılmasını amaçlıyordu. Ancak yetkin olmayan kişilerin önemli devlet görevlerine gelmesine de yol açıyordu.

Sokrates de bir dönem bu şekilde göreve gelmişti. Ayrıca halkın doğrudan yönetime katılımının nasıl sonuçlar doğurabileceğini bizzat deneyimlemiştir. Görev süresi boyunca, öfkeli bir kalabalığın, yasaları hiçe sayarak generalleri idam ettiğine tanık olmuştur.

Socrates’e alternatif ceza olarak sürgün seçeneği önerildiyse de mahkumiyet kararını kabul etti. MÖ 399’da öldürücü dozda baldıran zehri verilerek öldürülecekti. 

Daha sonra, Sokrates’in kendisi de demokrasinin adaletsiz bir yüzüyle karşı karşıya kalmıştır. Hakkında açılan dava, temelsiz suçlamalara dayanıyordu. Ancak 500 kişilik bir jüri tarafından yapılan oylamada, yalnızca 30 oy farkla idama mahkûm edilecekti.

Platon’un aktardığı bu olay, çoğunluğun her zaman doğru kararı veremeyeceğini gösteren en çarpıcı örneklerden biridir. Bu olaylar, Sokrates’in demokrasiye duyduğu şüphelerin ve Platon’un daha kontrollü, elit yönetime dayalı bir devlet modeli önermesinin temel sebeplerinden biri olmuştur.

Sokrates’in Demokrasi Eleştirisi Neden Hala Önemlidir?

Atina’daki doğrudan demokrasi bugün pek çok ülkede terk edildi. Ancak Sokrates’in demekrosi ile ilgili ele aldığı temel sorunlar günümüzde de varlığını sürdürüyor. O, yeterince eğitim almamış ve kolayca yönlendirilebilen bir halkın devlet yönetiminde söz sahibi olmasının doğurabileceği tehlikelerden endişe ediyordu.

Bu endişe, yalnızca Antik Yunan filozoflarıyla sınırlı kalmadı. Modern çağda da Richard Dawkins gibi birçok düşünür, toplumların yanlış bilgiye, propagandaya ve popülizme karşı ne kadar savunmasız olduğunu sorgulamaya devam ediyor.

Bilginin, eleştirel düşüncenin ve siyasi farkındalığın eksik olduğu toplumlarda, demokrasinin kolayca manipüle edilebileceği ve halkın kendi aleyhine kararlar verebileceği düşüncesi, eski çağlardan günümüze kadar süregelen bir tartışma konusu olmayı sürdürüyor.

Sokrates’in demokrasi karşıtı görüşleri arasında yer alan şu sözü, bugüne kadar yankılanmaya devam ediyor. “Tek iyi şey bilgi, tek kötü şey cehalettir.” Eğitim, demokrasinin en büyük umududur. Liderde hangi nitelikleri araması gerektiğini bilen, sahtekâr ile gerçek lideri ayırt edebilen ve hangi yolu takip etmesi gerektiğini kavrayabilen bir toplum, etkili bir demokrasi ile Sokrates’in kabusu arasındaki farkı belirler.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • Lee, Trevor. “Why Aristotle Hated Athenian Democracy” TheCollector.com, August 16, 2022, https://www.thecollector.com/aristotle-philosophy-on-democracy/.
  • Aristotle’s thinking on democracy has more relevance than ever. Yayınlanma tarihi: 23 Ağustos 2018; Bağlantı: https://www.prospectmagazine.co.uk/
  • Why Socrates Hated Democracy, and What We Can Do about It. Yayınlanma tarihi: 7 Ekim 2017; Kaynak site: Big Think. Bağlantı: Why Socrates Hated Democracy, and What We Can Do about It/

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Aynen katılıyorum demokrasi olmasa da içimizdeki hain kanseri kessek bir gecede.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir