Yüzyıllar boyunca insanlar arıları pek önemsemedi. İlk doğa bilimcileri onları, çiçekten çiçeğe uçan basit varlıklar olarak görüyordu. Oysa son yıllarda yapılan çalışmalar, arıların şaşırtıcı derecede zeki canlılar olduğunu giderek daha açık biçimde gösteriyor.

Onlarca yıldır arıların olağanüstü bir zaman tutma becerisine sahip olduğunu biliyoruz. Ne zaman yiyecek aramaya çıkmaları gerektiğini belirleyen bir iç ritimleri var. Ünlü “sallanma dansı” ile, gövdelerini belli bir süre titreterek diğer işçilere bir çiçek alanının tam mesafesini bildiriyorlar. Ayrıca her çiçeğin ne kadar sürede nektarını yenilediğini hatırlayıp bu aralığı doğru biçimde zamanlayabiliyorlar.
Önceki çalışmalar, arıların küçük miktarları sayabildiğini de göstermişti. Genellikle dört ya da beş nesneye kadar doğru sayım yapabiliyorlar. Daha da ilginç olan şu ki, arılar “daha az olanı seçme” üzerine eğitildiklerinde sıfır kavramını da anlayabiliyor.
Yani hiçbir nesnenin bulunmadığı bir seçeneği, bir nesne bulunan seçeneğe göre “daha az” olarak doğru biçimde ayırt edebiliyorlar. Bu özellik, arıları sıfır kavramını kavrayabilen çok az sayıdaki hayvan arasına yerleştirdi.

Ama bütün bunlar, arıların doğal yaşamlarında yerine getirdikleri belirli görevler için evrimleşmiş özel beceriler. Ancak artık biliyoruz ki arılar tamamen yeni bir beceriyi baştan öğreniyor.
Yeni bir araştırmada yaban arılarına yanıp sönen ışıklardan oluşan bir “dili” okumayı öğretildi. Bilim insanları arılara elbette alfabeyi öğretmediler. Onlara daha temel bir şey, sembolik bir dilin yapı taşlarını nasıl okuyacaklarını, öğrettiler. Bu başarı, arıların düşündüğümüzden çok daha zeki olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor.
Arılar Nasıl Öğrenir?
Araştırmacılar önce arılar için özel bir “sınıf” hazırladı. Tek bir toplayıcı arıyı yuva kutusundan çıkardılar ve onu şeffaf bir tünelden geçirerek küçük bir “deney odasına” götürdüler. Burada arının karşısına, bilgisayar ekranında yanıp sönen iki sarı daire kondu.

Arılar iki gruba ayrıldı. İlk grupta kısa parlama “nokta” olarak tanımlandı ve şekerli ödülle eşleştirildi. Uzun parlama, yani “çizgi”, arıların sevmediği acı çözeltiyle bağlantılıydı. İkinci grupta bu ilişkiyi tersine çevirdiler. Böylece deneyde herhangi bir yanlılık oluşması engellendi.
Görev basitti: Arı, ışıkların zamanlama düzenini doğru yorumlayacak, doğru sinyali seçerek ödüle ulaşacaktı. Yanlış sinyal ise ceza demekti. Arılar bunu çok hızlı öğrendi. Doğru zamanlama desenini şekerle ilişkilendirdiler ve her seferinde doğru ışığa uçtular.
Ama araştırmacılar bir olasılığı daha devre dışı bırakmak zorundaydı. Arılar görevi çok daha basit bir kuralla çözmüş olabilirdi: “Daha fazla ışık varsa oraya git.” Araştırma ekibi bu ihtimali test etmek için ikinci bir deney tasarladı. Amaç, iki sinyalin de arıya ilettiği toplam ışık miktarını eşitlemekti.

Arı gözüne toplam ışık uyarımının beş katını iletir
Bunun için “çizgi” sinyalini tek bir uzun parlama olarak ayarladılar: 2,5 saniye açık, 2,5 saniye kapalı. “Nokta” sinyali ise peş peşe verilen beş kısa parlama oldu: 0,5 saniye açık, 0,5 saniye kapalı… bu döngü beş kez tekrar etti. Bu aşama arılar için adeta son sınavdı. Ve arılar bu sınavı da hiç zorlanmadan geçti.
Sonuç Olarak
Bu araştırma, “zeki hayvanlar” ile “basit hayvanlar” arasına çizdiğimiz yapay sınırı biraz daha siliyor. Arılar, doğada hiç karşılaşmadıkları yapay bir görevi çözebiliyor. Üstelik bunu rastlantısal ipuçlarıyla değil, zamanın akışını gerçekten ölçerek yapıyorlar. Yani kafalarında yalnızca nektar döngülerine ayarlı bir “doğal saat” yok. Yeni bir kavramı öğrenmek için kullanılabilen genel bir zaman işleme yetenekleri var.
“Pek çok karmaşık hayvan davranışı zaman işlemeye dayanır. Bu yeteneklerin nasıl evrimleştiğini anlamak için böcekler de dahil olmak üzere geniş bir tür karşılaştırması yapmak önemli. Böceklerde zaman sürelerini işlemek, çok az sinir hücresine rağmen karmaşık bir görevin çözülebileceğini gösteriyor.”
Ve son olarak şunu ekliyor: “Bu bulgular yapay sinir ağları için de önemli. Verimli yapılar kurmak için biyolojik zekânın bu yalın ama güçlü mekanizmalarından ilham almak gerekiyor.”
Kaynaklar ve ileri okumalar için:
- Bees Can Learn Symbolic Patterns Like Morse Code and Use It to Find Delicious Treats. Kaynak site: ZME Science. Yayınlanma tarihi: 12 Kasım 2025. Bağlantı: Bees Can Learn Symbolic Patterns Like Morse Code and Use It to Find Delicious Treats
- Pahl M, Si A, Zhang S. Numerical cognition in bees and other insects. Front Psychol. 2013 Apr 18;4:162. doi: 10.3389/fpsyg.2013.00162. PMID: 23616774; PMCID: PMC3629984.OI:10.1126/sciadv.aav0961
- Vasas V, Chittka L. Insect-Inspired Sequential Inspection Strategy Enables an Artificial Network of Four Neurons to Estimate Numerosity. iScience. 2019 Jan 25;11:85-92. doi: 10.1016/j.isci.2018.12.009. Epub 2018 Dec 14. PMID: 30590253; PMCID: PMC6308245.
- Davidson, Alexander & Nanda, Ishani & Mun, Anita & Chittka, Lars & Versace, Elisabetta. (2025). Duration discrimination in the bumblebee Bombus terrestris. 10.1101/2025.02.03.636111.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel





