Antik Yunan kozmolojisi, eski Yunanlıların evrenin yapısını ve kökenlerini anlamaya çalışmalarını ifade eden bir çalışma alanıdır. Yunanlılar, kozmos hakkında birçok farklı görüşe sahipti. Bunlardan bazıları mitlere, felsefeye, matematiğe ve gözlemlere dayanıyordu.
Kozmos kelimesinin kendisi de eski Yunancadan türetilmiştir. Kozmetik kelimesinin de kökü olan ve eşit düzen, güzellik anlamlarına gelen kozmos kelimesini ilk olarak ünlü filozof ve matematikçi Pisagor kullanmıştır.
Ancak evrene dair görüşlerimiz başlangıçta bambaşkaydı; evreni doğaüstü şeylerle açıklamaya çalışıyorduk. Daha sonra zaman geçtikçe evrenin kendisine dair yeni bakış açıları geliştirmeye başladık. Thales ve zamanının diğer filozofları, evreni fiziksel ve doğal özelliklere dayalı olarak düşünmeye başlamıştı.
Bu durum için felsefe ve bilim tarihinde bir dönüm noktası diyebiliriz. Çünkü böylece evreni ampirik olarak gözlemlemek ve matematiksel olarak analiz etmek için yola çıkmış olduk. Bu nedenle bu yazımızda Thales’ten başlayarak kısaca antik Yunan kozmolojine ve ünlü filozofların gözlerinden kozmosa bakacağız.
Miletli Thales’in Kozmosu
Birçoğumuzun matematik sayesinde adını duyduğu Thales için ilklerin filozofu desek sanıyorum yanlış olmaz. Çünkü Thales’ten önce evreni doğaüstü kavramlarla açıklamaya ve anlamaya çalışıyorduk. Thales ise evrendeki gözlemlenebilir olaylara natüralist bir bakış açısıyla bakan ilk filozoflardan biriydi. Bu nedenle de Thales evreni doğanın terimleriyle açıklamayı tercih ediyordu.
Thales’e göre su, her şeyin yapıtaşı yani arkhesiydi. Evreni oluşturan ve ondan türeyen her şeyin temelinde su vardı. Çünkü ona göre su, yaşamın kaynağıydı. Suyun halleri (katı, sıvı, gaz), maddelerin tüm varoluş biçimlerini ve dönüşümlerini açıklıyordu.
Hatta Thales, Dünya’nın düz bir disk şeklinde olup suyun üstünde yüzdüğüne inanıyordu. Aynı zamanda Thales, geometri ve astronomiden yararlanarak Güneş tutulmasını çok doğru bir şekilde tahmin edebilmişti. Ayrıca yerküreyi çevreleyen, sabit yıldızlardan ve gök cisimlerinden oluşan hayali bir küre olan gök küresi kavramını da ilk o ortaya atmıştır.
Thales’in düşüncelerinin birçoğunun günümüzde doğru olmadığını biliyoruz. Nitekim Thales, tespitlerinin doğruluğundan ötürü önemli değildir. Thales’i Thales yapan şey, kozmosa olan bakışımıza yeni bir perspektif getirmesidir. Bu perspektif sayesinde ondan sonraki filozoflar da natüralist bakış açısını benimsemiştir.
Anaksimandros ile Kozmosu Geometrik Olarak Düşünmeye Başladık
Thales’in öğrencisi olan Anaksimandros, Milet’te yaşamış İyonyalı bir filozoftur. Kendisi hem bir doğa filozofu hem de bir doğa araştırmacısıdır. Ve iki alanda da çığır açmıştır. Bilime önderlik yapan ve evrene farklı gözlerle bakıp inceleyen ilk kişilerdendir. Aynı zamanda birçok kişi tarafından astronominin kurucusu kabul edilir ve kozmoloji üzerine sistematik felsefe görüşü geliştiren ilk filozoftur.
Anaksimandros’un kozmoloji ve astronomi üzerine yazdıkları günümüze kadar gelemese de, onu bu konulardaki fikirlerini Aristoteles gibi filozoflardan öğreniyoruz. Anaksimandros, her şeyin kendisinden kaynaklandığı ve ona döneceği bir arkhe önermişti.
Fiziksel dünyayı aşan, ebedi ve sonsuz bir varlık olduğuna inandığı bu temel maddeye Aperion adını vermişti. Bir çeşit sonsuzluk olarak da düşünebileceğimiz Apeiron, tüm maddelerin içinde maddeyle kaynaşmış şekilde bulunan ve mekansal olarak sınırsız yani tükenmez bir kaynaktır.
Anaksimandros, evrenin planlı ve düzenli bir bütün olduğunu ifade eden ilk kişidir. Ona göre Dünya evrenin merkezindeydi. Diğer gök cisimleri eş merkezli halkalarla Dünya’nın çevresine dizilmişlerdi. Ayrıca Anaksimandros, gök sicimlerinin yoğunlaştırılmış havayla dolu ateşli halkalar olduğunu düşünüyordu. Gök cisimleri hava akımları sayesinde hareket ediyordu. Bunların yanı sıra ona göre Ay’ın evreleri Güneş’in Ay’ı aydınlatmasından kaynaklanıyordu.
Anaksimandros’un fikirlerindeki yenilik, yerkürenin şu ya da bu biçimde bir yerin üstünde durduğu gibi düşünceleri reddetmesidir. Örneğin hocası Thales, Dünya’nın suda yüzen bir disk olduğunu düşünüyordu. Anaksimandros’a göreyse yeryüzü silindir şeklinde ve evrenin merkezinde desteksiz bir biçimde durmaktadır. Çünkü ona göre yeryüzünün herhangi bir yöne hareket etmesi için bir neden yoktur ve de hareketsizdir.
Sisamlı Aristarkus ve Heliosentrik Modeli
Ege denizinde bir ada olan Sisam’da doğan Aristarkus, Yunan gökbilimci ve matematikçidir. Kozmosu rasyonel ve ampirik gözlem yöntemlerine göre modelleyeme çalışan Aristarkus, kendi dönemindekinden farklı bir düşünceyi savunuyordu. O dönemlerde Dünya evrenin merkezinde kabul ediliyordu. Ancak Aristarkus, Güneş’in evrenin merkezinde olduğu heliosentrik yaklaşımı benimsiyordu.
Aristarkus’a göre Dünya ve diğer gök cisimleri Güneş’in çevresinde dönüyordu. Ve bu sonucu da kendi yaptığı gözlemlerden çıkarmıştı. Ancak görüşleri çok uzun bir süre boyunca değer görmedi ve yok sayıldı. Ta ki Kopernik, Kepler ve Newton’un buluşlarına kadar.
Bunların yanı sıra Aristarkus Güneş, Dünya ve Ay’ın mesafeleri ile boyutlarını tahmin etmeye çalıştı. Bu gök cisimlerinin boyut ve mesafelerini hesaplamak için Ay tutulması esnasında açıların ölçülmesiyle çalışan bir yöntem önerdi. Hatta kendisi de Güneş ve Ay’ın Büyüklükleri Üzerine adlı eserinde bu gök cisimlerinin boyutlarını ve mesafelerini Dünya’nın boyutu cinsinden ifade etmiştir.
Aristakus‘a göre Güneş, Dünya’dan önemli ölçüde daha büyüktü ve çapı da Ay’ın çapının 6-7 katı kadardı. Ayrıca Güneş, Dünya’ya Ay’dan yaklaşık 19 kat daha uzaktı. Günümüzde bu bilgilerin yanlış olduğunu biliyoruz. Aristarkus yanılıyordu çünkü Dünya’nın atmosferinin kırılmasını göz önüne almamıştı. Bu nedenle de sadece gözlerini kullanarak yaptığı bu gözlemlerden yanlış sonuçlar elde etmişti.
Fakat Aristarkus’un hakkını yememek lazım. Elinde hiçbir alet olmadan ve evrene dair azıcık bir bilgiyle bu çalışmaları yapması takdir edilesidir. Ayrıca Aristarkus sadece gök cisimlerinin uzaklıkları ve boyutuyla ilgilenmemişti. Ay’ın uzanım açısını ölçmüş ve 87° 08′ bulmuştur. Gerçekte Ay’ın uzanım açısıysa 89° 50′ 30″dir. O tarihte sadece göz yardımıyla bu açıyı hesaplaması oldukça şaşırtıcıdır.
Hipparkos ve Göklerin Matematiği
Eski ismi Nikea olan İznik kentinde doğan Hipparkos astronom, coğrafyacı ve matematikçiydi. Yaşamının büyük çoğunluğunu Rodos’ta geçiren Hipparkos daha çok yıldızlarla ilgili çalışmalarından ötürü tanınır. Kendisi ilk kapsamlı yıldız kataloğunu derleyen kişidir. Hipparkos kataloğu olarak bilinen bu katalogda yaklaşık 850 yıldızın konumu ve büyüklüğü yer alır.
Ancak o sadece yıldızlarla çalışmamıştır. Ay’ın ve Güneş’in uzaklıklarını hesaplamaya yönelik çalışmalar da yapan Hipparkos, trigonometriyi bulmuştur. Bu sayede gök cisimlerinin mesafelerini ve boyutlarını hesaplamaya yönelik temel teknikleri geliştirmiştir.
Hipparkos, ekinoksların devinimi adı verilen bir fenomeni daha da ileri götüren çalışmalar yapmıştır. Çalışmalarında ekinoksların ve yıldızların konumunun zamanla değiştiğini göstermiştir. Bunun da Dünya’nın dönme ekseninin yavaş yavaş sallandığını gösterdiğini açıklamıştır. Bu ve bunun gibi birçok matematiksel çalışmasıyla Hipparkos, evreni matematik yoluyla açıklamaya düşünürlerin ilklerinden biriydi.
Batlamyus’un Jeosentrik Evren Modeli
Klaudyos Batlamyus İskenderiyeli Yunan matematikçi, coğrafyacı, astronom ve müzik teorisyenidir. Evrene dair geliştirdiği jeosentrik (Dünya merkezli) bakış açısı, yüzyıllar boyunca hem Doğu hem de Batı düşüncesini derinden etkilemiştir. Batlamyus’un felsefesi, başta Aristoteles ve Platon olmak üzere Yunan felsefi geleneklerinden oldukça etkilenmiştir. Kendinden önceki düşünürlerin bilimsel fikirlerinin üzerinden giden Batlamyus, matematiksel ilkelere ve ampirik verilere dayalı bir evren modeli geliştirmeye çalışmıştır.
Anaksimandros gibi Batlamyus da Dünya’yı evrenin merkezinde kabul ediyordu. Diğer gök cisimleri de yerkürenin çevresinde eş merkezli küreler halinde diziliydi. Fakat Batlamyus’un jeosentrik modeli Anaksimandros’unkiyle tamamen aynı değildi. Batlamyus’un modelinde Dünya sabitti ve diğer gök cisimleri Dünya etrafında dönüyordu. Batlamyus ayrıca gezegenlerin hareketlerinde gözlemlenen düzensizlikleri açıklamaya çalıştı. Bunun için de episiklik hareket kavramını ortaya attı.
Batlamyus, kendi kozmolojisini oluştururken trigonometri gibi matematiksel araçları sıklıkla kullanmıştır. Ayrıntılı tahminler ve ölçümler yapmak için geliştirdiği küresel geometri gibi alanlarda da ekstra çalışmalar yaparak bu alanların gelişmesini sağlamıştır.
Her ne kadar Batlamyus evrenin merkezinin Dünya olduğunu düşünerek yanılsa da bilim tarihinde oldukça önemli bir figürdür. Çünkü çalışmalarının her zaman titiz, gözlemsel ve matematiğe dayalı olması kendisinden sonraki bilim insanları için yol gösterici olmuştur. Onun bilim yaparken matematiğe ve geometriye bağlı kalışı Aydınlanma Dönemi’nin tetikleyicisi olmuştur.
Kaynaklar ve İleri Okumalar
- Ancient Greek Cosmology: How Did the Greeks See the Universe? ; Bağlantı: Ancient Greek Cosmology: How Did the Greeks See the Universe? (thecollector.com) ; Yayınlanma tarihi: 4 Ağustos 2023
Matematiksel