Astronomi

Antik Astronomi Bilimi Mitolojiyle Nasıl Karıştırdı?

Yazılı kayıtlardan binlerce yıl önce, insanlar tıpkı bugün olduğu gibi Güneş, Ay, yıldızlar ve gezegenler hakkında merak duygusuyla doluydu. Atalarımız gece gökyüzüne hayranlıkla, saygıyla ve daha fazlasını bilmek için derin bir arzuyla baktılar. İlk yıldız gözlemcileri, yıldızların ve gezegenlerin hareketlerini izlediler. Onları hem pratik hem de sembolik olarak günlük yaşamlarına dahil etmenin yollarını düşündüler.

Evreni anlamlandırmaya yönelik bu temel ihtiyaç, atalarımızı hikayeler oluşturmaya yöneltti. Günümüzde “mit” kelimesi genellikle olumsuz anlamda kullanılsa da, tarihten önce yaşayan kültürler için mitoloji gözlemleri aktarmanın yegane yoluydu.

Astronomik Mitler ve Astronomi Bilimi

Antik Astronomi Bilimi Mitolojiyle Nasıl Karıştırdı?
Tarih öncesi devirlerdeki mitolojik faaliyetleri izlemek her ne kadar zor olsa da, günümüze ulaşan belge niteliğindeki unsurlar bunu kolaylaştırıyor. Mısırlıların evren hakkındaki ilk düşünceleri evrenin karanlık kaos sularıyla dolu olduğu inancıydı. Mısır mitolojisi incelendiğinde; ilk tanrı, Re-Atum’du ve sudan gelmişti. Atum yere tükürmesi ile Şu (hava tanrısı) ve Tefnut (nem tanrıçası) oluştu. Dünya yaratıldıktan sonra Şu ve Tefnut iki çocuk dünyaya getirmişti: bunlar Nut (gökyüzü tanrıçası) ve Geb (yeryüzü tanrısı) adlarında bir kız ve bir erkekti.

Astronomi ile antik mitolojiler arasındaki ilişki önemlidir. Mitlerde genellikle gökyüzüne özel bir anlam ve güç atanırdı. Hatta zamanla gökyüzünün kendisi doğrudan insan faaliyetleriyle ilgili hikayeler için bir sahne halini aldı. Takımyıldızlar, Dünya’daki yaşamın farklı yönlerini yöneten tanrılarla ilgili doğaüstü güçlere atfedildi.

Gökyüzünde savaş tanrıları ve aşk tanrıları vardı. Bereketi temsil eden boğa ve gücü temsil eden aslan vardı. Eksen sapmasının nedeni Güneş ve yıldızların savaşmasıydı. Kimileri de bir kaplumbağanın tepesinde yaşadığımızı ve kaplumbağanın hareketleri sonucunda depremlerin meydana geldiğini düşündü.

Megalitler ve Antik Astronomi

İlk kültürler mitolojik hikayeler anlatmanın yanı sıra gökyüzünü izliyor ve düşüncelerini somut veriler ile birleştiriyorlardı. Amerika, Mısır, Orta Doğu, Hindistan, Çin ve diğer bölgelerden elde edilen veriler, birçok eski halkın sistematik olarak astronomik gözlemler yaptığına dair bizlere kanıtlar sağlar.

Dünya genelinde, bazıları 5.000 yıl veya daha eski tarihli olan megalit adı verilen, muazzam çabalar sonucunda inşa edilmiş, yüzlerce dev taş anıt vardır. Bu tarih öncesi anıtların bazıları da göksel döngülerle uyumludur.

Antik Astronomi Bilimi Mitolojiyle Nasıl Karıştırdı?
Stonehenge dini amaçlara hizmet etti. Ancak aynı zamanda gökyüzü hareketleri için de bir rehber görevi gördü. Ekim ve hasat zamanlarını doğru biçimde belirlemek, tarım kültürleri için hayati önem taşıyordu.

İrlanda’daki devasa taş anıt Newgrange, kış gündönümü sırasında yükselen Güneş ile aynı hizaya gelir. Bununla birlikte, muhtemel en ünlü megalit, bir dizi içiçe çemberden oluşan İngiltere’deki Stonehenge’dir. Yaklaşık 40 km. uzaklıktan sürüklenerek getirildiği düşünülen bu taşlar, çemberlere rastgele yerleştirilmemiştir. Yerleşimleri Güneş’in hareketiyle ile uyumludur.

Örneğin anıtın ana ekseni, yılın en uzun günü olan yaz gündönümünde Güneş’in doğduğu ufka bakar. Stonehenge’i inşa edenler aslında, ekim zamanı, yağmur zamanı, hasat zamanı gibi kritik dönemleri anlamak için bir nevi saat yaratmışlardır. Ancak Stonehenge sadece bir saat değildir. Stonehenge bölgesinin etrafındaki mezar höyüklerinin konumu, sitenin dini amaçlar için de kullanıldığını açıkça ortaya koymaktadır.

Tarım Devrimi Astronomi Tarihini de Biçimlendirdi

70.000 ila 50.000 yıl önce, Paleolitik dönem olarak adlandırılan dönemin sonunda, bir bilinç patlaması meydana geldi. MÖ 10.000 civarında, Neolitik dönem olarak adlandırılan dönemin başlangıcında, buzul çağı sona erdi. İklim koşulları bugün yaşadığımız biçime yakın hale gelmeye başladı.

İnsanlar varoluşlarının başlangıcından beri göçebe avcı-toplayıcılardı. Ancak iklim değiştikçe kök salmaya ve tarım yapmaya başladılar. Tarım her şeyi değiştirdi. Kalıcı yerleşimler ortaya çıkmaya başladı. Türkiye’nin doğusunda Çatalhöyük (MÖ 7000) ve güney Irak’ta Sümerler (MÖ 5000) gibi ilk şehirler ortaya çıktı.

Zamanla çeşitli meslek grupları oluşmaya başladı. Bunlarda biri de rahiplerdi. Aslında o dönemde rahipler, ayın evreleri, ay ve güneş tutulmaları ve gezegen hareketlerinin uzun vadeli kayıtlarını tutmaya başladıkları için ilk gerçek gökbilimciler oldular. Yerleşik bir yaşama geçildiği için, tutulan kayıtlar bir nesilden diğerine aktarıldı. Bu, astronominin gelişiminde kritik bir adımdı.

Antik Astronomi Bilimi Mitolojiyle Nasıl Karıştırdı?

Astronomi açısından en önemli uygarlık ise, güney Irak’ta bulunan Babil İmparatorluğu oldu. Babil, MÖ 1700’de en az 1.000 yıl süren büyük bir uygarlığın merkezi oldu. Çivi yazılı tabletler olarak adlandırılan küçük taş levhalar üzerinde göksel hareketlerin ayrıntılı kayıtlarını ilk kez tutmaya başlayanlar Babillerdi.

Gözlemleri çoğunlukla astrolojik amaçlar için olsa da, günümüz bilim insanlarının ve astronomlarının öncüleri Babilli rahiplerdi. Mitler veya doğaüstü açıklamalardan ziyade rasyonel argümanların ortaya çıkması için ise yüzyıllar geçmesi ve Yunan şehir devletlerinin kurulması gerekecekti. Yazının devamı için bu yazımıza da göz atabilirsiniz: Antik Yunandan Şaşırtıcı 4 Astronomik Keşif


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • How ancient astronomy mixed science with mythology; Bağlantı: https://www.nationalgeographic.com/
  • Adam Frank; Astronomy At Play İn Cosmos; W. Norton, Inc.; ISBN 978-0-393-93522-6

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir