Eğer bir aile üyenizin bilişsel gerilemeye yenik düştüğüne tanık olma talihsizliğini yaşadıysanız, o zaman Alzheimer hastalığının neden bu kadar korkutucu olduğunu biliyorsunuzdur. Başlangıçta anahtarının yerini ya da tanıdık birinin ismini hatırlayamama gibi basit semptomlar vardır. Ancak devamında hızla bir düşüş evresi başlar.
Hastalık ilerledikçe tüm entelektüel fonksiyonlarda yıkılma göze çarpar. Hasta kendisi ve yakınları ile ilgili soruları cevaplandıramaz. Çocuklarının adlarını ve sayısını unutur. Gün, ay ve yılını bilemez. Günlük yaşamın basit gereksinmeleri, örneğin giyinip soyunma, yemek yeme, banyo yapma gibi aktiviteler sürdürülemez olur.
Okuma, yazı yazma ve konuşma gibi dile ait yetenekler giderek bozulur. Bir süre sonra, hasta çevresindekilerin yardımı olmaksızın günlük yaşamını sürdüremez hale gelir. Davranış ve kişilik değişiklikleri bu sorunlara eşlik eder.
Bu üzücü bir hikaye ve endişe verici derecede yaygınlaşıyor. Şu anda 65 yaş üstü kişilerin %10’unda Alzheimer hastalığı bulunmaktadır. Ayrıca uzmanlar bu sayının daha da artacağından endişe etmektedir.
Alzheimer beyninizi nasıl değiştiriyor?
Neyse ki araştırmacılar, Alzheimer hastalığının beyni nasıl değiştirdiğini, Dr. Alois Alzheimer’ın 1906’daki otopside ilk kez anormal büyümeleri fark ettiği zamana göre çok daha iyi anlıyorlar. Auguste Deter, resmi olarak Alzheimer hastalığı teşhisi konan ilk kişiydi. 1850’de doğan Deter, hastalığın belirtilerini henüz 50’li yaşlarının başındayken göstermeye başlamıştı. Hafıza kaybı, uyku sorunu, dil ve yazma sorunlarının tümü bunama belirtileriydi, ancak bunları sergilemek için çok gençti.
25 Kasım 1901’de Auguste Deter doktor Alois Alzheimer tarafından muayene edildi. Dr. Alzheimer Auguste D’nin durumunu 1906’daki ölümüne kadar takip etmeye devam etti. Ölümünün ardından Dr. Alzheimer bir otopsi yaptı.
Bulduğu şey, daha önce gördüğü hiçbir beyine benzemiyordu. İlk olarak, doğal olmayan bir şekilde beyin daha küçüktü, açıkça çok fazla doku kaybetmişti. Beynindeki bulguları, genel olarak hafıza, dil, yargı ve düşünceden sorumlu olan dış tabaka olan kortekste anormallikler olduğunu da ortaya çıkardı.
Auguste D’nin yaşı ve diğer hastalar göz önüne alındığında, Alzheimer hastalığı ilk olarak “presenil demans” olarak adlandırılacaktı. Demans, entelektüel fonksiyonların günlük yaşam aktivitesini bozacak oranda kaybı olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu durumun sadece yaşlılıkta ortaya çıktığı düşünülmekteydi. Bu anlamda Auguste’un durumu bu anlayışı değiştirecekti. Auguste bugün yaşasaydı, erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı teşhisi konacaktı.
Alzheimer Hastalığı Nedir? Neden Kaynaklanır?
Bilim insanları on yıllardır demans ve Alzheimer hastalığının temel nedenlerini anlamak için çalışıyorlar. Ancak bu hastalığa henüz bir çare bulamamamızın nedenlerinden biri, hastalığın kendisinin karmaşıklığının yanı sıra insan beyninin karmaşıklığından kaynaklanıyor.
Alanında öne çıkan teorilerden biri, Alzheimer hastalığının, amiloid beta ve tau adı verilen iki proteinin beyinde anormal şekilde birikmesi sonucu plaklar ve düğümler oluşmasından kaynaklandığını öne sürüyor. Bilim insanları yıllardır bu proteinlerin birikiminin nasıl başladığını ve bunun beyin sağlığını nasıl etkileyerek hafıza kaybına yol açtığını anlamaya çalışıyor.
Normal bir beyinde mikroglial hücreler uyku sırasında metabolik atıkları temizler. Ancak Alzheimer hastalığının başlamasıyla birlikte bu hücreler görevlerini gerektiği gibi yerine getiremez hale gelir. Bu hücresel suçluluğun nedenleri hala bilinmiyor, ancak sonuçları ortada.
Atıklar biriktikçe iltihaplanma beyin boyunca yayılacaktır. Benzer şekilde, Alzheimer hastalığında damar sorunlarının rol oynadığı da açıktır, ancak bunun semptomların bir sonucu veya nedeni olduğu kısmı henüz belirsizdir. Aşağıdaki görselde yukarıdan aşağıya doğru hastalığın yayılma aşamalarını görebilirsiniz.
Alzheimer Kalıtımsal mı?
Araştırmacılar Alzheimer hastalığının beyni nasıl değiştirdiğini bilse de buna neyin sebep olduğunu hala bilmiyorlar. Genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin hangi birleşimi olayları başlatıyor? Semptomlar birbirini nasıl etkiliyor, tetikliyor ve şiddetlendiriyor?
Bu soruların cevaplarının bulunmaması, onlarca yıldır etkili bir tedaviye ulaşılamamasına neden oldu. Uzmanlar, büyük olasılıkla hastalığı farklı şekillerde ele alan birden fazla tedaviyi birleştirmemiz gerekeceğini düşünüyorlar. Etkili tedavilerin olmayışı endişe verici, ancak Alzheimer araştırması bazı umut verici keşiflere yol açtı. Yani sandığımız kadar güçsüz değiliz. İnsanların yalnızca %2’sinde %100 kalıtsal olan Alzheimer hastalığı vardır Ayrıca amiloid plaklarının birikmesi 15 ila 20 yıl sürer ve nasıl yaşadığımızdan etkilenir.
Alzheimer’a Dayanıklı Bir Beyin Nasıl Oluşturulur?
Kanıtlanmış bir Alzheimer önleme yöntemi olmasa da, belirli yaşam tarzı seçimleri ile hastalığa yakalanma riskinin azalması arasında güçlü bir bağlantı vardır. Öncelikle başta yeterli bir uyku gelir. Yeterli miktarda uyku alarak mikroglial hücrelerinize beyninizi düzgün bir şekilde temizlemeleri için ihtiyaç duydukları zamanı vermiş olursunuz.
Bu bir yetişkin için ortalama 7-9 saat uyku anlamına gelecektir. Bu uyku olmadan, temizlenmemiş metabolik atıklar yıllar içinde birikmeye devam eder. Bu süreçte elbette günlük yaşam kalitesi sorunlarıyla da karşılaşırsınız.
Uzmanlara göre, haftada dört ila beş kez 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş, amiloid plak seviyenizi azaltmak ve Alzheimer’a yakalanma riskinizi üçte bir ila yarı yarıya azaltmak için yeterlidir. Buna ek olarak elbette sağlıklı bir beslenme de beyin sağlığına katkı sağlayacaktır. Kesin bir öneri olmasa da, çalışmalar Akdeniz diyetinin daha düşük Alzheimer hastalığı riski ile ilişkili olduğunu göstermiştir.
Son olarak dikkat edilmesi gereken şeyler arasında stres seviyesini mümkün oldukça düşük tutmak ve bilişsel zindeliği korumak için sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye açık olmak gibi şeyler de vardır. Bilişsel gerilemeyi önleme şansınızı artırmak için yapabileceğiniz diğer şeyler arasında ölçülü içki içmek, sigarayı bırakmak ve sevdiklerinizle ve topluluğunuz içinde sosyal olarak aktif kalmak da yer alır.
Sonuç Olarak;
Yukarıda saydıklarımız size tanıdık geldiyse haklısınız. Temelinde Alzheimer’ı önlemek için verilen tavsiyeler ile kalp sorunlarını ya da başka herhangi bir sorunu önlemek için verilen tavsiyeler aynıdır. Ancak bunda da şaşırtıcı bir şey yoktur. Sonucunda vücudunuz ve beyniniz birbirine bağlı bir sistem oluşturur. Biri için geliştirdiğiniz sağlıklı alışkanlıklar diğerini destekleyecektir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- The world’s forgotten first Alzheimer’s patient; Yayınlanma tarihi: 13 Ocak 2016; Bağlantı: https://www.bbc.com/
- Bloom GS. Amyloid-β and tau: the trigger and bullet in Alzheimer disease pathogenesis. JAMA Neurol. 2014 Apr;71(4):505-8. doi: 10.1001/jamaneurol.2013.5847. PMID: 24493463.
- Hippius H, Neundörfer G. The discovery of Alzheimer’s disease. Dialogues Clin Neurosci. 2003 Mar;5(1):101-8. doi: 10.31887/DCNS.2003.5.1/hhippius. PMID: 22034141; PMCID: PMC3181715.
- Mayeux R, Stern Y. Epidemiology of Alzheimer disease. Cold Spring Harb Perspect Med. 2012 Aug 1;2(8):a006239. doi: 10.1101/cshperspect.a006239. PMID: 22908189; PMCID: PMC3405821.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel