Birden çok alanda derinleşebilen insanlar, dikkatin dağınık, odaklanmanın ise gitgide zorlaştığı 21. yüzyılda özellikle dikkat çekici figürler hâline geliyor. Bu çok yönlülüğü başaran isimlerden biri de Alfred North Whitehead’tir.

Alfred North Whitehead (1861–1947), önemli bir matematikçi, mantıkçı, eğitim düşünürü ve filozoftur. Düşüncelerinin karmaşıklığı ile yazılarındaki edebi derinlik birleşince, Whitehead genellikle “en çok alıntılanan ama en az okunan” filozoflardan biri olarak anılmıştır. Bertrand Russell ile birlikte kaleme aldığı Principia Mathematica adlı kapsamlı çalışmayla tanınsa da, özellikle süreç metafiziği alanındaki yenilikçi felsefi katkıları onu düşünce tarihinde benzersiz bir yere taşımıştır.
Kısaca Alfred Whitehead Kimdir?
Alfred North Whitehead, 15 Şubat 1861’de İngiltere’nin Ramsgate kasabasında dünyaya geldi. Anne ve babası, onu İngiliz kamu okullarının sert yapısı için fazla narin bulduklarından, ilk eğitimini evde almasına karar verdiler. Whitehead, çocukluğunu her zaman huzurlu bir dönem olarak anmıştır. Evde aldığı eğitim, doğal düşünme alışkanlığıyla uyumluydu ve tarihî zenginliği olan kırsal İngiliz manzaralarında uzun yürüyüşler yapmasına imkân tanıyordu.

Klasiklere olan ilgisine rağmen, asıl yeteneği matematikteydi. Cambridge’deki Trinity College’ın sınavlarına bir yıl erken girme fırsatını yakalayan Whitehead, 1879’da bu sınavlara girdi. İlk sıralarda yer almamış olsa da sınav sonuçları, 1880 akademik yılı için kabul edilmesine ve £50 burs kazanmasına yetti. Bu burs yalnızca maddi anlamda değil, gelecekteki ödül ve akademik fırsatlar açısından da önemliydi ve onu Trinity College’ta araştırmacı üyelik yoluna soktu.
Whitehead, 1884 yılında lisans eğitimini tamamladı. Ardından, matematik final sınavlarındaki başarısıyla Trinity’nin öğretim kadrosuna kabul edildi. 1884’ten 1910’a kadar her dönem Trinity’de ders verdi. Bu süre zarfında Almanya’ya da bir seyahat gerçekleştirdi. Burada Felix Klein gibi önemli Alman matematikçilerin çalışmalarını daha yakından inceledi.
Cambridge’deki çeşitli entelektüel grupların da aktif bir üyesiydi. Ancak bu dönemde akademik yayın açısından çok az üretkenlik gösterdi. Öğrencileri ve meslektaşları tarafından çok iyi bir eğitmen olarak tanınmasına rağmen, genç Whitehead’in araştırmacı kimliği henüz kendini göstermemişti.
1891’de, otuz yaşındayken Evelyn Wade ile evlilik yaptı. Bu dönemde Whitehead ilk önemli kitabı olan Treatise on Universal Algebra üzerinde çalışmaya başladı. Ancak yazdığı bu kitap, matematik camiasında fazla ses getirmedi. Hatta günümüzde aynı ismi taşıyan matematiksel alan, Whitehead’in çalışmasından oldukça farklıdır. Yine de bu eser, onun ciddi bir akademisyen olarak tanınmasını sağladı. 1903 yılında Kraliyet Cemiyeti üyeliğine seçilmesinin önünü açtı.
Alfred Whitehead Ve Principia Mathematica

Bu kitaptan sonra, öğrencisi ve Trinity üyesi Bertrand Russell ile birlikte Principia Mathematica adlı dev eseri kaleme almaya başladı. Ancak bu uzun soluklu iş birliğinin son evreleri artık Cambridge dışında gerçekleşecekti.
Whitehead, 1910 yılına gelindiğinde Trinity College’da otuz yılı geride bırakmıştı ve yaratıcılığının bastırıldığını hissediyordu. Aynı yıl meslektaşı Andrew Forsyth’nin evli bir kadınla yaşadığı ilişkinin kamuoyuna yansımasıyla üniversite, Forsyth’nin sadece profesörlüğünü değil, Trinity üyeliğini de geri aldı. Whitehead, bu kararın aşırı olduğunu belirterek kendi görevinden de istifa etti. Gerçekte ise bu, hayatında bir değişiklik yapması için aradığı fırsattı.

Whitehead, 49 yaşında yeni bir işi olmadan ailesiyle birlikte Londra’ya taşındı. 1910–1911 öğretim yılında herhangi bir kuruma bağlı olmadan yaşadı. Bu zorlu dönemde eşi Evelyn, çevresinden borç alarak ya da destek isteyerek ailenin geçimini sağladı. Bir süre sonra Whitehead, University College’da okutmanlık pozisyonu buldu. Ancak bu görev, onun akademik gelişimi açısından ileriye dönük bir fırsat sunmuyordu. 1914’te Imperial College of Science and Technology’de uygulamalı matematik profesörlüğüne atandı.
Bu dönem, onun felsefi üretkenliğinin ilk kez belirginleştiği yıllardı. Mantık ve uzay kavramları üzerine uzun süredir sürdürdüğü araştırmalar, doğa, bilim ve Einstein’ın görelilik kuramı üzerine yazdığı üç özgün kitapla birleşti. Whitehead, aynı anda ders vermeyi sürdürdü ve önemli idari görevler de üstlendi. Tüm bu alanlardaki katkıları, hem akademik çevrelerde hem de öğrencileri arasında büyük takdir topladı.
Hayatının Son Süreci
1921’de Whitehead altmış yaşına geldiğinde, İngiltere’de akademik emeklilik yaşı da yaklaşıyordu. 1924’te Harvard Üniversitesi’nden gelen felsefe profesörlüğü teklifini kabul ederek Amerika’ya taşındı. Bu adım, onun düşünsel etkisini Avrupa sınırlarının ötesine taşıdı ve uluslararası bir figür hâline getirdi.
Imperial College’daki çalışmaları önemliydi, ancak Whitehead asıl yaratıcı atılımını Harvard yıllarında yaptı. Science and the Modern World, Process and Reality ve Adventures of Ideas gibi eserleri, hem süreç felsefesini geliştirdi hem de felsefe ile bilimi birleştiren disiplinler arası bir yaklaşım sundu. Bu kitaplar, onun düşünce dünyasına kalıcı katkılar sunduğu dönemin ürünüdür.
1937’ye kadar Harvard’da ders vermeye devam etti. 1931’de British Academy üyeliğine seçildi. 30 Aralık 1947’de, sessiz bir şekilde hayata veda etti.
Ölümünden sonra en çok tartışılan konu, vasiyetinde belirttiği bir isteğin yerine getirilmesiydi. Eşi Evelyn Whitehead, onun yayımlanmamış tüm notlarını yaktı. Akademik çevreler bu kararı büyük bir kayıp olarak değerlendirse de, Whitehead yalnızca yayımlanmış eserleriyle yargılanmak istemişti. Bu tercih, onun düşünsel disiplini ve bütünlüğe verdiği önemin bir yansımasıydı.
Alfred North Whitehead’in Eğitim ile İlgili Çalışmaları
Principia Mathematica yayımlandığında Alfred North Whitehead, Cambridge’ten ayrılmış ve Londra’daki University College’da okutman olarak görev almıştı. Bu dönemde eğitim üzerine çok sayıda deneme ve konuşma yayımladı. Ancak onun eğitime ilgisi bu yıllarla sınırlı değildi. Cambridge’teyken de öğrencileri onu etkileyici bir anlatıcı olarak görüyordu. Ayrıca, Girton ve Newnham gibi kadın kolejlerinde gönüllü olarak ders vererek, eğitimin herkese ulaşması gerektiğine inandığını göstermişti.
Whitehead’in fikirleri açıkça ilk eserlerinden itibaren eğitime dair ipuçları taşır. Universal Algebra’ın başında, düşünmeyi ilerletmenin yolu olarak simgelerin nasıl seçilmesi gerektiği üzerine durur. Axiom kitaplarının amacı da yeni araştırmalar yapmak değil, ulaşılan bilgileri açık bir biçimde paylaşmaktır. 1911’de yayımladığı An Introduction to Mathematics, öğrencilere matematiksel düşünme biçimini, soyutlamayı ve değişken kavramını tanıtmayı amaçlamıştı.
Whitehead, matematik öğretimini yeniden şekillendirmek gerektiğini savundu. Ancak sadece teknik beceriler kazandırmakla yetinilmemesi gerektiğini de vurguladı. Ona göre iyi bir eğitim, öğrencinin zihnini açmalı, düşünmesini ve üretmesini sağlamalıdır. Ezber bilgiyle yetinen ya da yalnızca mesleğe hazırlayan bir eğitim anlayışı yetersizdir. Öğrencinin insan olarak gelişmesi öncelikli olmalıdır. Bu yaklaşımıyla John Dewey’e yakın durur.
Whitehead bu düşüncelerini sistemli bir kuram hâline getirmedi. Ancak çeşitli makalelerinde ve özellikle The Aims of Education (1929) ile Essays in Science and Philosophy (1948) adlı eserlerinde bu görüşler açıkça yer alır. Whitehead’e göre eğitim, bilgi vermenin ötesinde, insanı hayata ve düşünceye hazırlayan bir süreçtir.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Alfred North Whitehead. Yayınlanma tarihi: 4 Temmuz 2018; Bağlantı: https://plato.stanford.edu/
- Karabacak, YunusEmre. Alfred North Whitehead (1861-1947).
Matematiksel