Psikoloji

Adil Dünya İnancı: İnsanların Hak Ettiklerini Aldıklarına İnanırız

Kötü olaylar için kurbanları sorumlu tutmak, adil dünya inancı olarak bilinen ve sıklıkla karşılaşılan bir düşünce hatası yapmamıza neden olacaktır. İnsanlar dünyanın adil olduğuna inanmak istediklerinden, adaletsizliği açıklamanın veya rasyonelleştirmenin yollarını arayacaklar ve çoğu zaman gerçekte mağdur olan kişiyi suçlayacaklardır.

adil dünya

Bir Cuma akşamı en sevdiğiniz arkadaşınızla keyifli bir akşam yemeği yediğinizi düşünelim. Her şey yolunda ve ikinizin de morali çok yüksek. Ancak eve dönmek için sokağa park ettiğiniz arabanın yanına geldiğiniz zaman sizi kötü bir sürpriz bekliyor. Ne yazık ki arabanın yan camı kırılmış ve arka koltukta duran arkadaşınızın dizüstü bilgisayarı çalınmış.

Arkadaşınız çok üzgün. Bu durumda sizin de onu teselli etmeniz gerekiyor. Ancak ona “dalgınlığını, elektronik aletleri görünür biçimde açıkta bırakmaması gerektiğini, biraz kendini toparlamaya ihtiyacı olduğunu, bunun ona ders olmasını” söylemeye başladıysanız yazımızın konusu olan “adil dünya inancı yani eden bulur düşünce hatası” ile yüzleşiyorsunuz.

Adil Dünya İnancı Nedir?

“Adil dünya” olgusu, insanların dünyanın adil bir yer olduğu varsayımına dayanarak kurbanları suçlama eğilimine verilen bir addır. Arka plandaki hatalı akıl yürütme şu biçimdedir. Dünya adil bir yerdir. Ancak masum bir kişinin başına anlaşılmaz bir trajedi geldi. Bu nedenle, o kişinin bunu hak etmek için yaptığı bir şey olmalıdır. Bu inanç, “ne ekersen onu biçersin” ya da “layığını bulmak” gibi deyim ve atasözlerinde de kendisini gösterir.

Adil Dünya Hipotezi
Dünya her zaman umduğumuz kadar doğru değildir. Adaletsizlik karşısında adil dünya hipotezine sıkı sıkıya bağlı kalarak, çevremizdeki dünya hakkında yanlış sonuçlara ve yargılara varmaya yatkınız. 

Sizin de fark etmiş olacağınız gibi, adil bir dünyaya olan kesin inanç, bilişsel bir önyargıya yol açar. Bu fikir insanları nedenler aramaya yönlendirecektir. Bu hatalı düşünce bir taciz mağdurunun bunu zaten hak ettiği için yaşadığını düşünmemize neden olacaktır. Ayrıca araştırmaların gösterdiği sonuçta oldukça ilginçtir. İnsanların televizyon izleyerek harcadıkları zaman arttıkça, adil dünya önyargıları da artmaktadır.

Adil Dünya İnancı İle İlgili Örnekler

Bu bilişsel önyargıya sahip olan kişinin asgari ücretle çalışan birinin, daha fazla maaş kazanana göre daha az çalışkan olarak varsayması olasıdır. Yargılarımız neticesinde, bu kişinin karşılaşabileceği sosyoekonomik engelleri ve çalıştığı uzun, zor saatleri görmezden gelmemiz mümkündür. Dünyanın adaletsiz olabileceğini kabul etmek yerine birini tembel veya motivasyonsuz olarak etiketlemek daha kolaydır.

Adil Dünya Hipotezi
Adalet üzerine psikolojik çalışma­lar yapan ilk kişilerden biri olan Melvin Lerner New York Üniversitesi’nde sosyal psikoloji eğitimi görmüştür. 1957’de de doktorasını almıştır. Daha sonra California, Stanford Üniversitesi’ne geçmiş ve orada klinik psikoloji alanında doktora sonrası eğitimini almıştır.

Adil dünya inancının bilimsel olarak bilinirliği, 1960’larda Profesör Melvin J. Lerner’in yaptığı çalışmalar neticesinde olmuştur. Bir grup kadının önünde bir adama arka arkaya elektrik şokları veren Lerner, bu şokları durdurmak için yapacak hiçbir şeyleri olmayan bu kadınların bir süre sonra adamı suçlamaya başladıklarını görerek bunu kendi vicdan azaplarını hafifletmek için yaptıkları sonucuna varmıştı. O zamandan bu zamana başka araştırmacılar da adil dünya yanılgısının çeşitli örneklerini ortaya koydular.

Adil Dünya Yanılgısı Neden Ortaya Çıkıyor?

Adil Dünya İnancı: İnsanların Hak Ettiklerini Aldıklarına İnanırız
Hepimiz dünyanın daha adil bir yer olmasını isteriz.

Adil dünya yanılgısı bir amaca hizmet eder. Uğradığı şanssızlıktan dolayı kurbanı sorumlu tutarak, hareketlerimizin yaratacağı sonuçlar üzerinde kontrolümüz olduğu yanılsamasını sürdürmeye çalışırız. Nihayetinde, bir işe kalkıştığımızda sonucun aslında tamamıyla öngörülemez olduğunu düşünmek oldukça rahatsız edicidir

Dünyada, iyi insanların başına korkunç şeylerin de gelebileceği çok açıktır. Ancak insanlar şiddet içeren bir suçun mağduru olmayı düşünmekten hoşlanmazlar. Dolayısıyla saldırı, tecavüz gibi bir olayı duyduklarında olayın suçunu mağdurun davranışına yüklemek, onların kendilerini daha güvende hissetmelerine sebep olur. Bu sayede korkuyu kontrol altında tutarlar ve daha iyimser bir bakış açısına sahip olurlar. Bu durum sosyal psikolog Leon Festinger tarafından bilişsel uyumsuzluk olarak adlandırılmıştır.

bilişsel çelişki

Sonucunda hepimiz, küçüklükten itibaren iyiliğin her zaman ödüllendirildiğine ve kötünün cezalandırıldığına inanarak büyüdük. Okuduğumuz kitaplarda ve izlediğimiz filmlerde kötü adamlar öldürülür veya sürgün edilir. Bunun yanında günü kurtaran cesur ve iyi adamlar her zaman vardır. Bu hikayelerde karakterler her zaman ne ekerse onu biçerler. Bu da zaman içinde adil bir dünyanın var olduğuna dair inancımızı güçlendirecektir.

Empati Yardımı İle Kurbanı Suçlama Eğilimleriyle Savaşabiliriz

Adil dünya inancı tarafından bazen bilmeden kurbanlara yönelik olumsuz tutumlarla mücadele etmek için kullanabileceğimiz bir araç empatidir. Duke Üniversitesi’nden araştırmacılar bir deneyde, katılımcılardan bir öğrenme görevindeki performansına dayalı olarak elektrik şoku alan bir kadının videosunu izlemeleri istedi. Bu kaseti izlemeden önce, katılımcıların bir kısmından, kendilerini senaryoda hayal etmeleri istendi.

Adil Dünya İnancı: İnsanların Hak Ettiklerini Aldıklarına İnanırız
Eğer insanların kendi talihsizliklerinden sorumlu olduklarına inanıyorsanız, evsizlik de, pek çok diğer sosyal sorun gibi, göz yumulması ya da kayıtsız kalınması kolay bir hal alabilir.

Empati uyandıran grupta bulunanların kurbanı küçümseme olasılığı çok daha düşüktü.Dolayısıyla, içgüdüsel olarak değil de eleştirel düşünmeyi hatırlarsak ve kendimizi başkalarının yerine koyarsak, durumu daha doğru değerlendirebiliriz.

Adalet arzusu, dünyanın adil olduğu inancıyla aynı şey değildir. Sosyal değişim yaratmak için, bir durumun nerede adaletsiz olabileceğini görmek için netliğe sahip olmamız gereklidir. Ayrıca yargıda bulunmadan önce birinin koşullarını gerçekten anlamak için zaman ayırmamız da önemlidir.

Adil dünya inancı sosyal, politik ve yasal olarak ciddi sonuçları olan zararlı ve yanıltıcı düşünme biçimleri yaratacaktır. Adil dünya yanılgısından kaçınmak için yapabileceğiniz bir şey var mı? Sadece düşünüp
taşınmadan kurbanın sonucu hak ettiğini söylemeyin. Suçu işleyen kurban değildir.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir