Tarih

9’dan 5’e Günde 8 Saat Çalışma Fikrini Kim Buldu?

Görünürde “esnek çalışma” çağında yaşıyor olabiliriz. Ancak sabit çalışma saatleri dünya nüfusun büyük bir kısmı için hala hayatın bir gerçeği. Sonucunda sabah 9’dan akşam 5’e kadar sabit bir çalışma sisteminin herkes için işe yaramadığını da biliyoruz. Öyleyse bu sabah 9 akşam 5 mesaisi için kimi suçlamalıyız?

Aslında kimseyi suçlamamalıyız. Üstelik kendinizi şanslı bile saymalısınız. İşçileri haftada altı gün, günde 18 saate kadar mesaide tutmak 19. yüzyılın sonlarında yaygın bir uygulamaydı. Çok az sayıda kişi günde sadece 8 saat çalışırdı.

Bunun temel nedeni mesai saat ücretinin çok düşük olmasıydı. Neyse ki o zamanlarda da bu tip bir çalışmanın insan sağlığı ve psikolojisi için olumsuz sonuçlar doğuracağını düşünen kişiler vardı.

Sabah 9’dan Akşam 5’e Çalışma Sistemine Geçiş Kolay Olmadı

Herkes için sekiz saatlik bir iş günü öneren ilk kişi, aynı zamanda sosyalizmin kurucularından biri olan Robert Owen adlı bir İngiliz’di. Owen, iş gününün üçe bölünmesi gerektiğini, işçilerin iş için yaptıkları gibi kendilerine eşit zaman ayırmaları ve uyumaları gerektiğini düşünüyordu. Böylece, 1817’de, “Sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenme, sekiz saat dinlenme” ifadesini icat ederek, tüm işçiler için sekiz saatlik bir çalışma günü kampanyası başlattı. 

Kendisi de aynı zamanda bir dokuma fabrikasını yönetiyordu. Onun yönettiği fabrika kısa sürede Manchester’ın en büyük ve en başarılı fabrikası olmuştu. Owen’ın elde ettiği başarının sırrı teknolojide değil, çalışanlarına davranış şekli ve yönetim felsefesi ile alakalıydı. Sonrasında da bu felsefeyi yukarıda aktardığımız özgün modelde denemek istemişti.

İngiliz sosyalisti Robert Owen 1810’larda “8 saat çalışma, 8 saat eğlenme, 8 saat dinlenme” sloganını ortaya atmıştı.

Ne yazık ki, bu fikri kolayca kabul görmeyecekti. Bazı olumlu gelişmelerin yaşanması uzun zaman alacaktı. Nihayetinde 1847’de çıkarılan On Saat Yasası ile kadın ve genç işçilerin tekstil sektöründeki günlük çalışma süreleri on saat ile sınırlandırıldı.

Ancak bu yasa yetişkin erkek işçileri kapsamıyordu. 1850 de ise ABD ve İngiltere’de günlük çalışma süresini 10 saate indiren yasa kabul edilecekti. Sonrasında da ABD’de günlük çalışma süresini 8 saate indirmeyi amaçlayan örgütlenmeler ortaya çıkmaya başlayacaktı.

8 saatlik işgünü mücadelesi 1880’lerde ivme kazanmaya başladı. ABD Kongresi kamu sektöründe 8 saatlik iş gününü 1868’de benimsedi. 1884’te ABD’de örgütlü iki işçi sendikasından biri olan  Örgütlü Meslek ve İşçi Birlikleri Federasyonu (FOTLU) 8 saatlik işgünü talebiyle 1 Mayıs 1886 tarihinde ülke çapında grevler ve gösteriler düzenleme kararı aldı.

Haymarket Ayaklanması’nı betimleyen bir çizim

Bu karar 1 Mayıs İşçi Bayramının da başlangıcı olacaktı. İşçiler, on saatlik ücretlerinde bir indirim olmaksızın sekiz saatlik iş günü istiyordu. ABD tarihinin o güne değin en büyük işçi gösterisi  Chicago 1 Mayıs 1886 gösterisi olmuştu.

Sabah 9, Akşam 5 Çalışma Sistemine Henry Ford Katkısı

İşçiler adına önemli bir adımı da Henry Ford attı. Ford, çalışanlarına olan ilgisini göstermek için ortalama ücreti 1905’te iki katına yükseltti. Sonrasında da aynı yıl tüm fabrikalarında 8 saatlik iş günü uygulamasını başlattı. Çalışanlara haklarını vermek istemeyen muhalifler bunun imparatorluğunu yok edeceğini ileri süreceklerdi.

Ford, sonraki iki yıl içinde kazancının dört katına çıktığını kamuoyuna açıkladı. Sonuç olarak, diğer imalatçılardaki işçiler Ford’un çalışanlarıyla aynı sosyal hakları ve çalışma saatlerini talep ederek protesto gösterilerinde bulundular. Bu noktada sendikalar devreye girerek kısa süreli bir grevin bile bir şirketi dize getirebileceğini ve yönetimi çalışanların taleplerine boyun eğmeye zorlayabileceğini gösterdi.

8 saatlik işgününün kazanılmasında ve yaygınlaşmasında en önemli adımlardan biri Rusya’daki 1917 Ekim Devrimi oldu. Devrimin hemen ardından Sovyet hükümeti 8 saat iş günü kararnamesini yayımladı. 1919 Versailles Barış Antlaşması ile Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kurulması ve çalışma hayatına ilişkin bir dizi ilke kararlaştırıldı.  

Versailles ile benimsenen dokuz temel ilkenin arasında, “sekiz saatlik işgünü ve 48 saatlik çalışma ve  en az 24 saatlik haftalık tatilin uygulanması. Bu tatilin olabilen her yerde Pazar günü olması” hedefleri de yer aldı.

Amerikan hükümeti 1938 yılında Adil Çalışma Standartları Yasası kapsamında azami çalışma saatini haftada 56’dan 44 saate indirdi. Sonuç olarak, fazla mesai ücreti eşiği 40 saat olarak belirlendi. Bu eşiğin üzerinde çalışılan her saat için normal ücretin 1,5 katı tazminat ödenmesi kararlaştırıldı.

Günümüzde Neden Hala 8 Saat Çalışıyoruz?

Geçmişte, insanları kolayca birbirine bağlayan teknolojilere sahip değildik. Bu nedenle herkesi tek bir yerde bir araya toplamaya daha çok ihtiyaç vardı. Oysa ki pandemi sürecinde de deneyimlediğimiz gibi geçen yüzyılda yaptığımız şeyi yapmaya devam etmeye artık gerek yok. 

1940’larda iki çalışan ebeveyne sahip olmak nadirdi. Şimdi ise sıradan. Kariyer ve çocukların ikili zorunluluklarını dengelemek artık günlük bir mücadele. Ayrıca sekiz saatlik iş günü sekiz saat ile artık bitmiyor. Bir çoğumuz işyerinde tamamlayamadığımız işleri eve getirmek zorunda kalıyoruz. Bunlar bizim döngümüz ve bir çoğumuz da kaçamayacağız.

Ancak 9’dan 5’e değişim, öyle ya da böyle sonunda gerçekleşecek. Gen-Z ve Millennial nesiller, ebeveynlerinin tükenişini izledi. Bunu kendileri için istemiyorlar. Hayatları üzerinde esneklik ve kontrol istiyorlar. Bu konuda da haklılar.

Mesai saatlerinin azalması çalışma veriminin azalması değildir. Bunun tam tersi olduğu defalarca kanıtlanmıştır. 8 saatlik çalışma günü, bir yüzyıldan fazla bir süredir norm haline geldi. Ancak çalışan anketleri, çoğu insanın her gün yalnızca yaklaşık üç saat gerçekten üretken olduğunu gösteriyor. Geriye kalan zaman sosyal medya, iş dışı etkinlikler ve sohbet ile geçiyor.

Araştırmalar ise beş saatin çoğumuzun bir şeye sıkı sıkıya konsantre olabileceği maksimum süre olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak değişim er ya da geç kaçınılmaz olacak. Önemli olan bizim bu değişim esnasında nerede duracağımızdır. Bu yazıya da göz atmanızı öneririz: Teknoloji Nedeniyle Yakın Gelecekte Var Olmayacak Meslekler


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • Who Invented the 9 to 5 Workday? Yayınlanma tarihi: 27 Eylül 2022; Bağlantı: https://historyofyesterday.com/
  • Çölün Ortasında Bir Vaha. Lanarka; Yıldız Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2020, Cilt 04, Sayı 08, s. 193-199; https://ysbed.yildiz.edu.tr
  • Working 9-To-5 Is An Antiquated Relic From The Past And Should Be Stopped Right Now. Yayınlanma tarihi: 25 Temmuz 2021; Bağlantı: https://www.forbes.com/
  • 8+8+8=1 Mayıs, çalışarak ölmemek için; Yayınlanma tarihi: 1 Mayıs 2016; Bağlantı: https://t24.com.tr/

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Deniz Kartal

Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Mezunu, Uzun yıllar IT sektöründe çalıştı, GSM sektöründe teknoloji danışmanlığı, ulusal gazetelerde teknik yöneticilik yaptı. Dunyalilar.org kurucu editörlerinden biridir. Seyahat etmeyi, araştırmayı, yazmayı ve okumayı sever.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir