Mars’ta yaşam arayışı devam ediyor. Bugüne kadar Mars’ta yaptığımız tüm araştırmalara rağmen, kesin olarak yaşam bulduğumuzu iddia edecek hiçbir kanıt bulunamadı. Öte yandan Mars’ta yaşam izlerini günümüzden 50 yıl önce bulmuş ancak istemeden yok etmiş de olmamız mümkün. Bu teori, 1970’lerin ortalarında NASA’nın Viking iniş araçları tarafından gerçekleştirilen yaşam tespit deneylerinin belirsiz sonuçlarından kaynaklanmaktadır.
Curiosity, NASA’nın Mars Bilim Laboratuvarı (MSL) misyonunun bir parçası olarak Mars’ta Gale kraterinde keşifte bulunan otomobil büyüklüğündeki bir keşif aracı ve gezgin bir robot. 26 Kasım 2011’de Atlas V roketiyle fırlatılan gezici, 5 Ağustos 2012’de Mars’a indi. Curiosity, Mars’ta geçirdiği süreçte sayısız zorlukla karşılaşsa da günümüzde hala Mars ortamını araştırmaya devam ediyor.
Ancak Curiosity gezgininden önce Mars yüzeyine iki araç daha iniş yapmıştı. Viking 1, 20 Ağustos 1975’te Mars’ı keşfetmek için 11 ay sürecek yolculuğuna çıktı. 4 tonluk uzay aracı 1976 yılının Haziran ayında Mars yörüngesine girdi. 9 Eylül 1975 yılında ise Viking 2 fırlatıldı. O da 3 Eylül 1976’da o da başarılı bir şekilde Mars’ın yüzeyine iniş yaptı.
Viking 1 ve Viking 2’ nin Mars’a gönderilmesinin amacı gezegenin atmosfer ve yüzey yapısını karakterize etmek ve gezegende yaşam kanıtı aramaktı. Aşağıda Mars gezegeninin yüzeyinde çekilen ilk fotoğrafı görüyorsunuz. Bu görüntü Viking 1’in Mars’a başarılı bir şekilde inmesinden sadece birkaç dakika sonra elde edildi.
Viking 1 Dünya’ya son iletimini 4 Kasım 1982’de, Viking 2 ise 11 Nisan 1980’de yaptı. Araçların gönderdiği fotoğraflar ve veriler bizim Kızıl Gezegen hakkında gelecek 10 yıl boyunca oluşacak görüşümüzü tanımlayacaktı.
Mars’ta Yaşam Arayışı Esnasında Nerede Hata Yapmış Olabiliriz?
Viking 1 ve Viking 2’ ayrıca yaşam belirtisi bulmak için deneyler de gerçekleştirdi. Deneylerin çoğu fazla da umut verici olmasa da bir tanesinde az miktarda klorlu organik madde izleri tespit etti. Ancak o zamanlar bunun Dünya’dan getirilen kirletici maddelerin bir sonucu olduğu kabul edilecekti.
Organik bileşikler olmadan Mars’ta yaşam olamazdı. Bunun sonucunda da araştırmacılar Viking projesi kapsamında elde edilen sonuçların herhangi bir yaşamın varlığı açısından olumsuz olduğu sonucuna vardı. Ancak o günden bu yana geçen yarım yüzyılda tablo çok değişti. Sonraki görevler, Mars yüzeyini daha ayrıntılı olarak keşfetti. Ayrıca daha sonraki keşiflerden sonra, bilim insanları bu klorlu organiklerin Mars’a özgü olduğunu anladı.
Şimdi, bir uzay gemisinin sizi çölde yarı ölü halde dolaşırken bulup kurtarmak için ‘İnsanların suya ihtiyacı var. Onu kurtarmak için okyanusun ortasına koyalım!’ dediğini düşünün. Sonuç tahmin ettiğiniz gibi ölüm olacaktır. Aslına bakarsanız aynı durum Mars koşullarında yaşamaya adapte olmuş mikroplar için de geçerli olabilir!
Mars’ta Yaşam Olasılığı Su İle İlişkili Olmak Zorunda Değil
NASA’nın eski araştırmacısı astrobiyolog Dirk Schulze-Makuch, yayınladığı bir makalesinde, kafa karıştırıcı teorisini ileri sürdü. Sonucunda Viking görevi esnasında bilim insanlarının Mars ortamı hakkında çok az bilgisi vardı. Viking deneylerinin birçoğu toprak örneklerine su uygulanmasını içeriyordu. Bilim insanları Mars’taki yaşamın, hayatta kalmak için suya ihtiyaç duyan Dünya’daki yaşama benzer olacağını varsaymaktaydı.
Ancak Şili’nin Atacama Çölü gibi Dünya üzerindeki son derece kuru yerlerde yapılan araştırmalar sonucunda öğrendiğimiz bir şeyler var. Habitat kuraklaştıkça yaşam formları değişkenlikler gösterecektir. Bu dayanıklı organizmalar higroskopiklik adını verdiğimiz bir süreçten yararlanır.
Belirli tuzlar, havanın bağıl neminden suyu çeker. (Bu, sofra tuzunu havaya maruz bıraktığınızda topaklaşan sürecin aynısıdır.) Bu nedenle Atacama’daki tuz kayalarının içinde yaşayan mikropların yağmura hiç ihtiyacı yoktur. Yalnızca atmosferde belli bir miktar neme ihtiyaç vardır.
Peki kuru ve çorak bir ortama adapte olmuş mikropların üzerine su dökerseniz ne olur? Tahmin edeceğiniz gibi bu mikropların da sonu okyanus ortasına bırakılan insanların sonuna benzeyecektir. Yani Mars’ta mikrobik yaşam formlarına dair kanıtlar bulmuş olsak bile, onları yanlışlıkla yok etmiş olmamız mümkündür.
Sonuç Olarak;
Vikingler Mars’ın topraktaki tuz içeriğinin oldukça düşük olduğu ekvator bölgesine indi. Ancak toprakta çok fazla hidrojen peroksit ve perklorat vardı ve bu bileşiklerin her ikisi de oldukça higroskopiktir. Ayrıca Viking, Mars’ta sis gözlemledi; bu da %100 nem anlamına geliyor. Bu nedenle hipotezin doğruluk olasılığı var gibi gözüküyor.
Schultz-Makuch 2007 yılında yayınladığı çalışmasında Marslı yaşamın hücrelerinde hidrojen peroksit olabileceğini öne sürmüştü. Eğer Marslı hücreler hidrojen peroksit içeriyorsa, bu hücreleri suya maruz bırakmak ölmeleri anlamına gelir.
Her ne kadar henüz bir varsayım olsa da, eğer bu doğruysa, bu yaklaşık 50 yıl önce Mars’ta yaşam bulduğumuz, sonra da tıpkı filmlerdeki kötü uzaylılar gibi onu öldürdüğümüz anlamına geliyor. Bu hipotezi ve diğerlerini test etmek için öncelikle yaşam tespitine adanmış yeni bir Mars misyonuna ihtiyacımız var gibi gözüküyor.
Yazının devamında göz atmanız için: Kızıl Gezegende Yaşam ve Ölüm: Mars’ta Nasıl Yaşayıp Nasıl Öleceğiz?
Kaynaklar ve ileri okumalar
- We might have accidentally killed the only life we ever found on. Mars nearly 50 years ago. Kaynak: Bigthink. Yayınlanma tarihi: 27 Haziran 2023. Bağlantı: We might have accidentally killed the only life we ever found on. Mars nearly 50 years ago
- We May Have Already Found Life on Mars, Astrobiologist Says – Then Accidentally Killed It. Kaynak: Sciencealert. Yayınlanma tarihi: 29 Ağustos 2023. Bağlantı: We May Have Already Found Life on Mars, Astrobiologist Says – Then Accidentally Killed It
- Houtkooper, J., & Schulze-Makuch, D. (2007). A possible biogenic origin for hydrogen peroxide on Mars: The Viking results reinterpreted. International Journal of Astrobiology, 6(2), 147-152. doi:10.1017/S1473550407003746
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel