Biyoloji ve Coğrafya

1912 Tarihli Bir Makale Dünyayı İklim Değişikliği Konusunda Uyarmıştı

14 Ağustos 1912’de küçük bir Yeni Zelanda gazetesi, küresel kömür kullanımının gezegenimizin sıcaklığını etkilediğini duyuran kısa bir makale yayınladı. 1912 tarihli bu haber günümüzde iklim değişikliği ile ilgili ilk uyarı kabul ediliyor. Peki ama nasıl ortaya çıktı? Makaledeki uyarıların dikkate alınması ve harekete geçilmesi neden bu kadar uzun sürdü?

1912 iklim değişikliği
1912 tarihli bu kısa makale, kömür ile küresel sıcaklık değişiklikleri arasındaki doğrudan bağlantıyı ortaya koyuyordu

19. yüzyıl boyunca, kömürün artan kullanımını gözden kaçırmak zordu. Dünyanın dört bir yanındaki kasabalar ve şehirler, fabrikalar ve daha sonra buharlı trenler nedeniyle gözle görülür şekilde kirlenmekteydi. Bu açıdan bakıldığında, bir gazetenin giderek artan fosil yakıt kullanımının Dünya’nın iklimini nasıl değiştirebileceğine dair bir makale yayınlaması şaşırtıcı değil.

Aslında 1882’de Nature’da yayınlanan bir makale de, artan kirliliğin “dünyanın iklimi üzerinde belirgin bir etkisi olacağı” sonucuna varmıştı. 1912 tarihli iklim değişikliği ile ilk gazete haberi de Popular Mechanics dergisinden alınan bir yayına dayanıyordu. Peki ama her şey nasıl başladı?

1912 Tarihli Bir Makale Dünyayı İklim Değişikliği Konusunda Uyarmıştı
Popular Mechanics’teki 1912 tarihli makalede iklim değişikliği ilk defa yer almıştı.

İklim Değişikliği İle İlgili Endişeler Modern Zamana Ait Değildir

Günümüzde iklim değişikliği biliminin kurucu babası İrlandalı fizikçi John Tyndall olarak kabul edilmektedir. Kendisi bu övgüyü sera etkisini, yani atmosferden kaynaklanan küresel ısınmayı bizlere gösterdiği için kazanmıştır. Ancak karbondioksitle dolu bir atmosferin aşırı ölçüde ısınabileceğini ilk fark eden, Amerikalı aktivist, bilim insanı Eunice Newton Foote (17 Temmuz 1819 – 30 Eylül 1888) idi.

sera etkisi
Bilime meraklı bu genç kadın, bilim eğitimi almasına imkan tanımayan bir çağda doğmuştu. Bunun neticesinde de zamanının önemli bir kısmını evinde deneyler yaparak geçirmeye başlayacaktı.

Onun amatörce yaptığı çalışmalar karbondioksit ve su buharının ısıyı emebildiğini ve büyük ölçekte düşündüğümüzde, bu durumun dünyanın sıcaklığını etkileyebileceğini göstermişti. Kendisi bulgularını bilimsel bir dergide bir makale olarak da yayımlamıştı. Üstelik bu bulgular bir çok dönemin popüler bilim dergilerinde de yer almıştı.

Ancak deneyi ve ulaştığı bulgu bir süre gündemde kalsa da, ardından hızla unutulacaktı. Hatta öylesine unutuldu ki, İrlandalı fizikçi John Tyndall, 1859’da Londra Kraliyet Enstitüsü’ndeki kendi deneylerine dayanarak benzer bulgular ortaya koydu. Fakat Foote’tan alıntı yapmadı. Bunun sonucunda da Foote yerine Tyndall, modern iklim biliminin kurucusu olarak kutlanan isim oldu.

Fzikçi Tyndall sera etkisini gösterebilen ve ölçebilen aygıtlar tasarlamak oldu. Kendisi aslında sera etkisinin moleküler temelini keşfetmişti. 

Tyndall’ın ilk kez gösterdiği şey, atmosferdeki gazların ısıyı çok farklı derecelerde emmesiydi. Kendisi sera etkisinin moleküler temelini keşfetmişti. Atmosferdeki su buharı veya karbondioksit miktarındaki herhangi bir değişikliğin iklimi değiştirebileceğini fark etmişti. Bu nedenle çalışmaları iklim değişikliği ve meteoroloji anlayışımız için bir temel oluşturdu.

Kırk yıl sonra İsveçli bilim adamı Svente Arrhenius, atmosferdeki CO₂ miktarını iki katına çıkardığımız takdirde Dünya sıcaklığının ne kadar değişeceğini tahmin etmek için bazı temel hesaplamalar yaptı. 1896 yılında karbondioksit miktarının iki katına çıkmasının, 5-6 °C’lik bir küresel sıcaklık artışına neden olacağını hesapladı. Yaptığı hesaplamalar günümüzde yaptığımız hesaplamalarla da yakın bir sonucu bizlere göstermişti. Popular Mechanics tarafından haberleştirilen ve 1912 tarihli ilk iklim değişikliği haberinde yer alan bilgiler onun çalışmalarından alıntılanmıştı.

1912 İklim değişikliği haberini kimse ciddiye almayacaktı

Guy Stewart Callendar, 1934

Gördüğünüz gibi iklim değişikliği hakkındaki çalışmalar modern zamana özgü değildir. Ancak modern zamana özgü olmayan bir diğer şey ise insanların umursamazlığıdır. Araya bir de dünya savaşı girince kimsenin aklına iklim değişikliği ile ilgili endişe duymak gelmeyecekti. Bu nedenle iklim değişikliğinin yeniden su yüzüne çıkması 1930’lara kadar gerçekleşmedi. 

1938’de İngiliz mühendis ve amatör meteorolog Guy Callendar, iklim değişikliği konusunda şiddetli bir tartışmayı başlatan bir keşif yaptı. Bilim insanları onlarca yıldır karbondioksitin ısıyı hapsedip gezegeni ısıtabileceğini biliyorlardı. Ancak insan faaliyetlerini küresel ısınmaya bağlayan ilk kişi Guy Callendar’dı. Kendisi geçtiğimiz yarım yüzyılda toprak sıcaklıklarının arttığını gösterdi ve insanların fosil yakıtları yakarak farkında olmadan Dünya’nın sıcaklığını yükselttiklerini teorileştirdi.

1912 Tarihli Bir Makale Dünyayı İklim Değişikliği Konusunda Uyarmıştı
Callendar, karbondioksit seviyeleri ve sıcaklık da dahil olmak üzere ayrıntılı hava durumu verilerini içeren günlükler tuttu. 
1938’de yayınlanan yenilikçi bir makalesinde , “karbon dioksitin yapay üretimi nedeniyle ortalama sıcaklıkta bir artış” olduğunu iddia etti.

Teorisi yaygın olarak “Callendar Etkisi” olarak tanındı. Günümüzde ise buna küresel ısınma deniyor. Callendar, teorisini 1964’teki ölümüne kadar savundu. Ancak onu anlamayanların direnişiyle karşılaşması karşısında da giderek daha fazla şaşkınlığa uğradı.

Hawaii’deki Mauna Loa gözlemevi, 1958’den beri karbondioksit seviyelerini takip ediyor.

Tıpkı 1912 tarihli makale gibi Callendar da ilk sonuçlarından sonraki 80 yıl içinde göreceğimiz ısınma oranını hafife almıştı. Dünyanın 2000 yılına kadar gözlemlediğimiz 1°C yerine yalnızca 0,39°C daha sıcak olacağını öngördü. Ancak araştırmacıların dikkatini çekti ve yoğun bilimsel tartışmalara yol açtı. Ancak 1930’ların sonunda dünya bir kez daha savaşa girdi. Ve elbette konu bir kere daha unutuldu.

Sonuç Olarak;

Onlarca yıl süren aksiliklerin ardından, iklim bilimi ve toplumsal hareketler artık güçlü ve anlamlı eylem çağrısını her zamankinden daha yüksek sesle yapıyor. Belki de harekete geçmek için en iyi zaman insanların toplu halde iklim değişikliğinin farkına vardığı 1912 yılıydı. Ancak çıkan savaş ve ekonomik bunalımlar gezegenimiz adına duyulan endişeleri bastırdı. Bu nedenle harekete geçmek için ikinci en iyi zaman hemen bugün de olabilir.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir